EL-KİNDİ
İslam toplumunun altın çağı olarak geçen zaman diliminin ilk çeyreğinde doğan ve bu çağın ilk önderlerinden olarak kabul edilen El-Kindi miladi 801 tarihinde Kûfe’de dünyaya gelmiştir. Asıl adı Ebu Yusuf Yakup İshak El-Kindi’dir. Dedesi Eş'as, Güney Arabistan'ın en büyük kabilelerinden biri olan Kinde'nin hükümdarıydı. Müslüman olduktan sonra kabilesinin ileri gelenleriyle Kûfe'ye yerleşmiştir. Babası İshak b. es-Sabah yıllarca Kûfe valiliği yapmıştır. Soylu bir aileden gelmesine rağmen hükümdar torunuyum diye hiçbir zaman kasılmamış, yan gelip yatmamış, aksine sürekli ilmî çalışmalarda bulunmuştur. İlk olarak Kûfe ve Basra’da dil ve edebiyat alanında eğitim görmüş olan El-Kindi, El-Me’mun, El-Mu’tasım ve El-Mütevekkil ile aynı dönemde yaşamış ve büyük ölçüde Bağdat'ta yetişmiştir. Abbasi Halifesi Me’mun’un 830 yılında kurduğu Beytü’l-Hikme’ye girerek, burada tercüme heyetinde yer alan El-Kindi, Yunan ve Hint kültüründen, özellikle felsefe alanındaki eserleri Arapçaya tercüme etmiştir. Yaptığı tercümelere kendi fikirlerini de ekleyerek, kendine ait eserler de ortaya koymaya başlamıştır. Özellikle gençlik yıllarını yaşadığı Basra şehrinde kelam ilmini Mutezile bakış açısıyla yorumlayan büyük bir ekolün tesirinde kalmış böylece diyalektik konusunda ilk zihin disiplinini bu ekol sayesinde kazanmıştır.
İslam dünyasının en büyük filozoflarından biri olan ve Orta Çağ Avrupa’sının, kendisini ‘Alchindus’ olarak tanıdığı El Kindi; Platon, Aristo ve Plotinus gibi felsefenin dev isimlerinin çalışmalarını bir sentez haline getirmiştir. Bilginin ilk basamağının ‘’akıl yürütme’’ olduğunu savunan Kindi, felsefenin yöntemini ispat etme, ispatın hedefini maddeyi şekillendiren ve anlamlandırılan özleri anlama, felsefenin amacını ise Tanrı’ya ulaşma olarak açıklamıştır. İzafiyet Teorisini ilk bulan kişi olan El-Kindi, akla büyük bir önem veren Meşşai felsefe akımını başlatmıştır.
El-Kindi, bir filozof olmanın yanı sıra bir matematikçi, fizikçi, astronom, doktor ve coğrafyacıydı. Felsefeden tıbba, matematikten astronomiye, ilahiyattan siyasete, psikolojiden diyalektiğe, astrolojiden kehanete ve optikten kimyaya kadar yirmi ayrı dalda olmak üzere tam 277 eser kaleme almıştır. Kaleme aldığı bu eserlerinden dolayı Arapların filozofu olarak anılan, El-Kindi’nin yazdığı eserler, Mc. Carthy’nin tespitlerine göre 17’si Latinceye, 4’ü İbrânice’ye, modern dönemde ise 5’i Almanca’ya, 4’ü İtalyanca’ya, ikişer tanesi de İngilizce ve Fransızca’ya tercüme edilmiştir. Böylelikle hem Ortaçağ hem de modern dönem Avrupası’nda tanınmış ve etkili olmuştur. Sayı sistemi üzerine yazdığı 4 kitapla modern aritmetiğin temelini atmış, astronomi ile ilgili yaptığı çalışmalar ile de küresel geometriye de katkıda bulunmuştur. Açıların pergelle ölçülmesi fikrini de ilk defa o ortaya atan bizzat El-Kindi’nin kendisidir.
Fizik ve Kimya alanında yaptığı çalışmalar ile de ses getiren El-Kindi bazı metallerin değerli metallere dönüştürülebileceği fikrine karşı, kimyasal reaksiyonların elementlerde transformasyona yol açamayacağını savunmuş, yine ışığın yayılmasının zamanla sınırlı olmadığını keşfetmiştir. Bununla birlikte görme olayının, gözden koniksel olarak dağılıp genişleyen ve eşyayı saran ışık demeti sayesinde meydana geldiğini bulmuştur.
İzafiyet teorisini ilk kez ortaya atan El-Kindi, bu teorisiyle mekân ve hareketin izafi olduğunu, zamanın cisim ve hareketten ayrı olarak düşünülemeyeceğini söylemiştir. “Yavaş dediğimiz şey, uzun zaman içinde belli bir mesafenin kat edilmesidir. Hızlılık ise kısa zaman içinde yine aynı mesafenin kat edilmesidir.” diyerek hızlılık ve yavaşlığı hareketin özel halleri olarak ortaya koymuştur.
İslam’da felsefenin, onunla birlikte başladığı kabul edilmektedir. Kendisinden bir asır sonra gelerek düşüncelerini geliştirecek olan Farabi ve İbn-i Sina ile birlikte İslam dünyasında felsefe kültürünü kuran kişiler olarak kabul edilmiştir.
Akılcılığın, asla din ile çatışma halinde olmadığını, aksine uyumlu olduğuna dile getirmiş, din ile akılın çatıştığı yerlerde dini tercih etmiştir. Buna gerekçe olarak da, hikmetini akıl anlamasa bile ilahi kaynaklı olan dinin her zaman doğru olması gerektiğini göstermiş, akıl insan kaynaklı olduğundan yanılmaya ve hata yapmaya her zaman müsait olduğunu kaydetmiştir. Bilgi teorisinde Aristocu fikre yakın olan El-Kindi, hislerin ancak cüz’i ve maddi suretler idrak edebileceğini; aklın ise makul alemi kavrayarak külli suretleri anlayabileceğini savunmuş, ruhu ve nefsi, cismi olmayan bir cevher olarak tarif ederek, ahlak sahasında İslam ahlakıyla Eflatun ve Stoacı ahlakı uzaklaştırmaya çabalamıştır.
El-Kindi birçok ilmi tartışma ve oturumlarda ön plana çıkmış, Dokuz Abbasi halifesi görmüştür. Özellikle halife Mu’tasım’ın oğlu veliahd Ahmed’in eğitimiyle yakından ilgilenmiştir. Öyle ki, aralarında talebe öğretmen ilişkisinin ötesinde dostluk kurulmuştur. Ebu Ma’şer Ca’fer bin Muhammed Belhi, Hasneveyh, Naftuye gibi bilim adamlarını yetişmesini sağlayan El-Kindi Mutezile mezhebi mensupları tarafından her zaman desteklenmiş ancak halife Mütevekkil’in iktidarında saraydan ve Beyt’ül Hikme’den uzaklaştırılmış ve kitaplarına el konulmuştur. Halife El-Mutamid’in hükümdarlığı döneminde 873 yılında vefat etmiştir.
Birçok konuda eser bırakan El-Kindi’nin kitaplarının büyük çoğunluğu Moğol istilaları ve daha birçok savaş sonucunda yıkılıp, yakılan kütüphanelerde kaybolup gitmiştir.
FACEBOOK YORUMLAR