EDEBİYAT DÜNYAMIZIN PARLAYAN GÜNEŞİ: MEHMET AKİF İNAN
Edebiyat dünyamızın son dönemde yetiştirdiği ve 7 Güzel Adam ile kendisini daha yakından tanıma fırsatı bulduğumuz Mehmet Akif İnan duruşuyla, yazılarıyla, fikirleri ve idealleriyle örnek alınacak bir şahsiyet. Her doğum ve ölüm yıl dönümünde rahmetle andığımız Mehmet Akif İnan İslami çizgideki düşünce yapısıyla, gelecek kuşakların ideolü, rol modeli olmuştur.
Aslen Urfalı olan ve 12 Temmuz 1940’da Şanlıurfa’da dünyaya gelen Mehmet Akif İnan lise son sınıfta Kahramanmaraş Lisesi’nde okumasıyla ve o dönemde Maraş Lisesi’nde öğrenim gören Rasim Özdenören, Cahit Zarifoğlu, Erdem Bayazıt ve Alaeddin Özdenören gibi isimlerle aynı dönemi paylaşmasıyla 7 Güzel insandan biri sayılarak sanki Kahramanmaraşlı gibi anılmıştır. Mehmet Akif İnan’ın babası, Mirzaali aşiretinden gümrük memuru Hacı Müslim İnan’dır. Öğrenim hayatına doğduğu şehir olan Şanlıurfa’da başlamış ve ilkokul ile ortaokulu burada tamamlamıştır. Lise eğitiminin, son sınıfında iken Kahramanmaraş lisesine nakli yapılmış ve liseyi de burada tamamlamıştır. Lise’den sonra Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’ne girmiş ve buradan mezun olmuştur.
1958’de Maraş Lisesi’nde iken bir grup arkadaşıyla birlikte “Derya” adlı bir gazete çıkaran Mehmet Akif İnan ilk yazı ve şiirlerini 1957 yılında yayınlamaya başlamıştır. Daha çok Edebiyat dergisinde çıkan yazıları ile tanınmaya başlamış, Divan şiiri geleneği ve halk şiiri geleneğinden faydalanarak kaleme aldığı şiirleriyle 1960 yılından sonra “Yeni İslamcı Akım”ın önde gelen şairleri arasında yer almıştır. Şiir yazmaya Urfa’da bulunduğu yıllarda başlayan Mehmet Akif İnan, doğup büyüdüğü çevrenin kültürel dokusundan etkilenmiştir. Özellikle Nuri Pakdil, Necip Fazıl Kısakürek ve Sezai Karakoç gibi edebiyatçıların etkisiyle yaşadığı gelişim süreci 1969’a kadar devam etmiştir. 1961-1964 yılları arasında Hilâl dergisi ve yayınlarında müessese müdürlüğü,1964-1969 yıllarında da Türk Ocakları’nda önce müze ve kütüphane, ardından merkez müdürlüğü, 1969-1972 yılları arasında ise Türk Taşıt İşverenleri Sendikası’nda eğitim uzmanlığı görevlerinde bulunduğu için üniversite öğrenimi uzun sürmüş nihayet 1972 yılında üniversiteden mezun olmuştur.
1969 yılında Nuri Pakdil, Rasim Özdenören ve Erdem Bayazıt'la birlikte Edebiyat dergisinin, 1976'da Cahit Zarifoğlu, Rasim Özdenören, Erdem Bayazıt, Alaeddin Özdenören ve Ersin Gürdoğan grubu ile Mavera dergisinin kurucuları arasında yer almıştır. Daha çok Edebiyat dergisinde çıkan yazıları ile, ayrıca 1977 yılında Yeni Devir gazetesinde Akif Reha imzası ve kendi adıyla yazdığı köşe yazılarıyla tanınmıştır. 1972 yılında fakülteyi bitirdikten sonra Uşak İmam-Hatip Lisesi, Gazi Eğitim Enstitüsü ve Ankara Fen Lisesi’nde edebiyat öğretmeni olarak çalışmıştır. 1992’de kurulan Eğitimciler Birliği Sendikası’nın ve hemen ardından 1995’te kurulan Memur–Sen’in genel başkanlığını yürütmüştür.
1982 yılında KASD Deneme Ödülü’ne kayık görülmüş, 1995 yılında da Türkmenistan’ın başkenti Aşkabat’ta yapılan Türkçe’nin Üçüncü Uluslarası Şiir Şöleni’nde kendisine Türkmenistan’ın ünlü şairi Mahdum Kulu Şiir Ödülü takdim edilmiştir. 1998 yılında Divan ve halk şiiri geleneğinden yararlandığı şiirleriyle kendi kuşağının usta şairleri arasında gösterilmiştir. 1999 yılının Haziran ayında kanser hastalığına yakalanması üzerine tedavi edilmek üzere Ankara'da hastaneye yatırılmış ancak tedavilerden ümit kesilince kendi isteği üzerine Aralık ayında memleketi Şanlıurfa’ya götürülmüş, 2000 yılının ilk günlerinde bir Ramazan gecesi 6 Ocak’ta vefat ederek hayata veda etmiştir. Mehmet Akif İnan’ın ölümünden sonra Şanlıurfa Belediyesi tarafından aynı yıl vefa gösterisi olarak adına bir şiir yarışması düzenlenmiştir.
Bugün hala birçok okul ve müesseye onun adını vererek adını yaşatmaya çalışıyoruz. Mehmet Akif İnan modern Türk şiirine yeni açılımlar kazandırılabilmesi için öncelikle eski edebiyatımızın dayandığı medeniyet dünyasıyla yeniden bağlar kurulması gerektiğini savunarak, bu yönü eksik olanların eserlerinde o dünyadan faydalanmanın yüzeysel ve yapay kaldığını ileri sürmüş, kendisi de savunduğu bu doğrultuda ürün vermeye çalışmıştır.
Ali Fuat Birkan’da Mehmet Akif İnan’ı şu şekilde anlatmaya çalışmıştır.
“Divan şiiri nazım biçimini, hece veznini ve halk şiirini bir arada kullanma başarısını göstermiştir. Onun şiiri, bu yönüyle klasik şiirin üslup hususiyetini ve ifade kudretini modern zamana taşıyan bir şiir özelliği taşımaktadır. Divan şiiri ile günümüz arasında bir köprü kurmuş ve Türk şiirine yeni bir duyarlılık kazandırmıştır. O, şiirlerinde, sosyal konuları, aşkı, tabiatı, sade bir ifade biçimiyle yansıtabilme başarısını göstermiştir. O’nun şiiri, ‘yerli düşüncenin ürünleri’dir. Zamanı aşıp çağı yenileyen şiirlerdir. Akif İnan, modern çağda millî ve geleneksel bir ses olarak Türk şiirinde kendine has bir yer edinmiştir.
Asıl kimliği, 1969 yılında kurucuları arasında yer aldığı Edebiyat dergisindeki çalışmalarıyla ortaya çıkan Mehmet Akif İnan edebiyat dünyamıza, Hicret ve Tenha Sözler isimli şiir, Din ve Uygarlık ile Edebiyat ve Medeniyet Üzerine isimli deneme eserlerini bırakmıştır. Bunların dışında eğitim enstitüleri için ders kitabı olmak üzere Yeni Türk Edebiyatı isimli eseri mevcuttur. Meşhur şiirleri arasında Mescid-i Aksa, El Gazeli, Terci-i Bend ve Doğ Ey Güneş bulunmaktadır. Bu şiirleri arasından "Doğ ey güneş erit taştan adamı" isimli şiiri sevilen sanatçı Ömer Karaoğlu tarafından bestelenmiştir.
Geçtiğimiz 12 Temmuzda doğum yıldönümü olan Mehmet Akif İnan’ı rahmet ve minnetle anıyorum. Kendisini örnek alan nesiller yetişmesini de Rabbim den niyaz ediyorum.
FACEBOOK YORUMLAR