BOTANİK BİLGİNİ ECZACI İBN-İ BAYTAR
On üçüncü yüzyılda Endülüs’te yetişen Müslüman botanik âlimi ve eczacı Abdullah bin Ahmed el-Mâlik, bitkiler üzerinde yaptığı çalışmalar sebebiyle Botanik bilgini lakabıyla anılmış babası baytar, yani veteriner olduğu içinde İbn-i Baytar adıyla meşhur olmuştur. Endülüs’te bugünkü adıyla Malaga olarak anılan bir sahil şehrinde dünyaya gelmiştir. Doğum tarihi kesin belli olmamakla birlikte 1179-1200 tarihleri arasında doğduğu tahmin edilmektedir. Yaşadığı dönemin meşhur âlimi Ebü’l-Abbâs Ahmed bin Muhammed’den ilim öğrenmiş ve hocası ile birlikte Sevilla çevresinde bitki numuneleri toplayarak onlardan ilaç yapımını bölgede dolaştığı esnada tanıştığı tıp bilimcilerinden öğrenmiştir. Küçük yaşlardan itibaren aldığı dersler ve hocası ile birlikte dolaşmış olduğu Yunan, Rum ve İslam şehirlerinde tecrübe sahibi olan Müslüman ve gayrimüslim bilginlerle görüş alışverişinde bulunmuştur. Gezip gördüğü yerlerde incelediği bitkiler üzerine yoğun çalışmalar yapmış olan alim, bu bitkilerin yetiştiği beldeyi ve toprağı, o bitkinin büyümesinde tesiri olan diğer durumlarını tetkik etmiştir. Bu bitkilerden çeşitli karışımlar hazırlayarak birçok hastalığa çare bulmayı başarmıştır.
İbn-i Baytar botanik alanında kendini geliştirmek için çeşitli seyahatler yapmıştır. Bu seyahatlerine Kuzey Afrika’dan başlamış sırasıyla Fas, Tunus, Cezayir, Trablus civarında araştırmalar yaptıktan sonra deniz yoluyla Antalya’ya kadar gelmiştir. Daha sonra İtalya ve Yunanistan taraflarına giderek araştırmalarına buralarda da devam ettirmiştir. 1223 yıllının sonlarına doğru Anadolu topraklarına ulaşan İbn-i Baytar burada Selçuklu ve Bizans hakimiyetindeki bölgeleri gezerek tıp, eczacılık ve botanik alanında çalıma yapan alimler ile tanışma fırsatı bulmuş, onların bilgi ve tecrübelerinden istifade etmiştir. Bu seyahatleri sırasında Limni Adasına uğrayan İbn-i Baytar burada bir cins topraktan teke kanıyla yoğrularak “tin’ül-mahtûm” yapıldığını ve oradaki Artemis tapınağının bakımını üstlenen bir kadının bu ilaç tabletlerini yapışına bizzat şahit olduğu da ifade edilmektedir. Akdeniz kıyılarında sürdürdüğü seyahatlerinin sonunda Mısır’a kadar ulaşan İbn-i Baytar Mısır’da o dönemde yönetimde bulunan Eyyûbi meliklerinden Melik Kâmil Muhammed İbn-i Behr’in hizmetine girmiş ve ondan iltifat ve ikram görmüştür. Gösterdiği başarılı çalışmalar sonunda melik tarafından Mısır’daki botanik âlimlerinin başına getirilmiştir.
İbn-i Baytar Kahire ve Dımaşk’ta bulunduğu sırada ders verdiği birçok öğrencisi olmuştur. Doğu ve batı Orta Çağ’ında bilgi, görgü ve tecrübesini arttırmak ve yazacağı eserlere malzeme toplamak için üç kıtayı gezen ender müelliflerden birisidir. Topladığı tabâbette kullanılan bitki türlerinden ve besin maddelerinden oluşan malzemeleri bütün özellikleri ile tanıtmış, her birisinin isimlerini Latince, Grekçe, Farsça, Berberice ve Arapça olarak yazarak herhangi bir karışıklığa yer vermemek adına harekelemiştir. Öğrencisi İbn-i Ebu Usaybia’nın anlattıklarından yola çıkarak İbn-i Baytar’ın çağının en büyük alimi olduğunun kabul edildiğini görmekteyiz.
Mısır’da bulunduğu dönemlerde zaman zaman Şam taraflarına gidip, oralarda da araştırmalar yapan İbn-i Baytar, bitkiler üzerindeki araştırmalarına Suriye ve Anadolu’da devam ederken, 1248 yılında Şam’da vefat etmiştir.
Kendisinden önce yaşamış, Dioskorides, Galen (Calinus), Hippokrat, İbn-i Sina, Gâfikî gibi ünlü tıp bilginleri tarafından yazılan eserleri yakından inceleyip bu bilginlerin sunmuş olukları bazı bilgilere şerh yazan İbn-i Baytar, tetkik ettiği hususlarda o konu ile alâkalı bilgilerin doğruluğu ve güvenilirliğini iyice araştırdıktan sonra doğruluğunu ispatladığı bilgileri eserlerinde kaleme almıştır. Böylece botanik ilminin gelişmesine ciddi katkı sunmuştur. Eserlerini yazarken incelemiş olduğu 1400 farklı bitki hakkında geniş bilgiler sunan İbn-i Baytar bu bitkiler ile hangi yolla hangi ilaçların elde edileceğine dair geniş bilgiler sunmuştur. Botanik biliminin geliştiricilerinden sayılan İbn-i Baytar’ın eserleri halen günümüzde Botanik ile ilgilenen bilim adamları tarafından incelenmektedir. Ayrıca tarlada biten ve mahsullere zarar veren otları da tespit eden İbn-i Baytar, muhtelif bitki çeşitlerine ait koleksiyonlar ortaya koymuştur. İbn-i Baytâr’ın yaptığı çalışmalar eczacılık ilmine çok büyük katkı sağlamıştır. Bu alanda yazdığı eserler asırlarca alanında çalışma yapanların müracaat kaynağı olmuştur.
Tıp, eczacılık ve botanik alanında kaleme aldığı eserleri, çağında olduğu gibi günümüzde hala ışık olmaya devam etmektedir. Özellikle dört bölümden oluşan 1875 yılında Kahire’de basılan ve 16. asrın ortalarına kadar yazılan en önemli ilâç kitabı niteliğinde olan Kitâb-ül-Câmî fî Edviyet-il-Müfrede isimli eserinde, bitkiler, madenler ve hayvanlardan elde edilen ilâçları alfabetik sırayla anlatmıştır. Bu eserin dışında, Kitâb-ül-Muğnî fî Edviyet-il-Müfrede, El-İbâne vel-İ’lâm bimâ fil-Minhâc min-el-Halel vel-Evhâm, Şerhu Edviyet-i İoskorides, Ef’âl-ül-Garîbe vel-Havâs-ül-Acîbe ve Mîzân-üt-Tabîb isimli eserleri kaleme almıştır.
Hayatı boyunca bitkiler üzerine çalışma ve araştırmalar yapan İbn-i Baytar “A’sâb” yani botanik bilgini olarak anıla gelmiştir. Özellikle yazdığı Kitâb-ül-Câmî adlı eseri dört yüz yıl boyunca Avrupa üniversitelerinde önemli bir kaynak olarak değerlendirilmiştir. On altıncı asırda yetişen Andrea Alpago isimli İtalyan doktor araştırmalarında İbn-i Baytar’ın eserlerinden faydalanmıştır.
FACEBOOK YORUMLAR