ASIRLAR ÖNCESİNDEN BİR MİRAS KEŞAN BEZİ
Geçtiğimiz hafta içinde İstanbul Yenikapı meydanında Trabzon rüzgârı esti. 2 yıllık pandemi sürecinin ardından yeniden başlayan il tanıtım günleri kapsamında bu hafta sırada Trabzon ilimiz vardı. Açılış günü iştirak ettiğim Trabzon günlerinde ilk defa tanıştığım Keşan Bezi hakkında sizleri de bilgilendirmek için bu yazıyı kaleme almayı düşündüm.
Geleneksel el sanatları içinde sayılan Keşan Bezini o esnada tanıtım amacıyla bir tezgâhın başında örmeye çalışan bir Karadeniz hanımefendisi Teslime Şahinoğlu Akpınar ile tanıştım. Teslime hanım kendisi Trabzon’un merkez ilçesi olan Ortahisar ilçesinin Halk Eğitim Merkezi’nde el sanatları dokuma öğretmeni olarak görev yapıyor. Bir süre Keşan Bezini nasıl dokuyor diye izledim. İzlerken de bu asırlık değer hakkında kısa bilgiler kendisinden öğrendim.
El sanatlarımız insanların duygu ve düşüncelerini, yaşam biçimleriyle birlikte yaşam şartlarını ortaya koyan, gelenek, örf ve adetlerinin izlerini taşıyan, geçmişten günümüze kadar gelerek günümüzü aydınlatan bununla beraber geleceğe yön veren gelecek kuşaklar içinde bir rehber niteliğinde olan nadide bir sanat dallarımızdandır. El sanatları yöresel farklılıkları da yansıtarak toplumun renkliliğine de şahit olmamızı sağlamaktadır. Bu yöresel farklılığı ortaya koyan neredeyse 500 yıl öncesinden günümüze taşınan ve geleceğe de taşınması için büyük emek verilen Keşan Bezi Karadeniz Bölgesi’nde kadınların günlük hayatta başörtüsü olarak kullandıkları geleneksel bir bezdir. Tahta tezgahlarda sarı, kırmızı, beyaz ve siyah renklerle dokunan Keşan Bezinin günlük kullanımını artırmayı amaçlayan Trabzon Olgunlaşma Enstitüsü atölyelerinde farklı modeller tasarlanmaktadır. El sanatları atölyelerinde, genellikle başörtüsü olarak kullanılan, son yıllarda çantadan fulara, yelekten masa örtüsüne kadar farklı ürünlerde değerlendirilen Keşan Bezi, takı olarak da dizayn edilmeye başlanmış.
Karadeniz bölgesi pamuklu dokumaları arasında en çok kullanılanlarından biri olan Keşan Bezi, yüzyıllardır Karadeniz kadınlarının günlük giyimlerinin bir parçası olmuştur. Keşan bezi 500 yıldır ilmek ilmek bölgede dokunmaya devam etmektedir. Geleneksel olarak Trabzon ve Rize civarında, pamuk iplikleri kullanılarak dokunan meşhur Çarşıbaşı Keşan’ı olarak da bilinen Keşan Bezi; çözgü ipliklerinin boyanmasında kullanılan ikat yöntemi ile de birçok geleneksel dokuma bezinden ayrılmaktadır. Bugün birçok geleneksel sanatımız yok olmakla karşı karşıya olmasına rağmen, ayakta kalmayı başaran ve üretimine devam edilen nadir geleneksel dokumalarımızdan olan Keşan Bezinin farklı renkleri olmakla birlikte daha çok siyah, bordo ve sarı renklerin hâkim olduğu baş ve omuz örtüsü olarak günümüzde de yaygın olarak kullanılmaya devam ettiğine şahit olmaktayız. Bugün hala dokunuyor ve kullanılıyor olması da sevindirici. Zira tarihin deriliklerinden gelip kaybolmamış bir el sanatı olması yönüyle tarihten bizlere bir miras niteliği taşımaktadır.
Geleneksel el dokumacılığı birçok farklı yörede, yüzyıllar boyunca sürdürülerek günümüze aktarılmış bir el sanatıdır. Kimi yörelerimiz kilim ve halı dokurken Karadeniz yöremiz özellikle de Trabzon bölgesine has dokunan Keşan Bezi tarihten gelen mirasın bugün yaşayan yönüdür. Osmanlı dönemine ait bazı yazılı kaynaklar incelendiğinde Trabzon Bölgesi’nde dokumacılığın yapıldığını görmekteyiz. Bazı kaynaklarda Padişahın giydiği gömlek ve içlikler bu yörede dokunulduğunu bize haber vermektedir. Yine bu kaynaklarda bölgede dokumacılıkta keten ve kenevir kullanıldığından bahsedilmektedir. Hatta kendir ipliği ile üretilen feretikonun ilk olarak M.Ö. ki dönemlerde yöreye hâkim olup, bölgede yaşayan İskitler tarafından da kullanıldığı zannedilmektedir. Tarihin akışı esnasında Trabzon bölgesinde el tezgahların da yine el eğirmesi yöntemiyle elde edilen kendir ipliği ve ipek ipliği ile yapılan dokumalar zamanla yerini pamuk ipliğine bırakmıştır.
Batik tekniğine benzeyen İkat tekniği Keşan Bezine dalgalı görünüm özelliğini kazandıran tekniktir. Keşan Bezine bu ismin verilmesi yönünde kaynaklarda ifade edilen ilginç hikayesi vardır. Yazımızın bu bölümünde bu ismin veriliş hikayesine de yer verelim. Keşan adının nereden geldiğine dair anlatıla gelen iki ayrı söylem vardır. Bunlardan birincisi; İpekli dokumaları ile ünlü İran’ın Keşan kentinden getirtilen ve Keşani denilen peştamallara teknik yönden benzerliğinden dolayı bu ismin verilmiş olabileceği yönündedir. Bir diğeri ise; “Keşan” kelimesi Farsça “çekmek” kökünden türemiş bir kelimedir. Keşan Bezi üzerindeki açık renkli bölümler, çözgü ipliklerinin çekilmesi ile Keşan’a karakteristik bir görünüm kazandırdığı için bu isimle anılmış olabileceği şeklindedir. Her ne yönle bu ismi almış olursa olsun Keşan Bezi Üretimi Keşan Bezi dokuma tekniği açısından ilginç ve çok farklı özellikler gösteren pamuklu bir dokumadır.
Keşan Bezi dokuma, genel olarak 6 mihrabın sağlı sollu kenarda dizilmesi ve iç kısımda çözgü ipliklerinin renk özelliğine göre motif oluşturulması şeklinde dokunmaktadır. Keşan dokumalarında çözgü sıklığı kullanılan tarağa göre ayarlanır ve genel olarak 12 cm taraktan 24 iplik geçirilmektedir. Atkı sıklığı ise 12–16 adet arasında olabilmektedir.
Geleneksel el dokuma sanatlarımız ülkemizin birçok bölgesinde yaşatılmaya gayret ediliyor. Özellikle böyle anlamlı el sanatlarının yaşatılması için Kamu Kurumları’nın da içinde olması sevindirici bir durum. Zaten kamu bu noktada öncülük yapmasa bu tarz sanatlar bugün yaşam bulamaz ve devam ettirilmesi oldukça zor olur. Karadenizli kardeşlerimizi özellikle de Trabzonluları böyle anlamlı, tarihin derinliklerinden gelen bir el sanatını yaşattıkları için teşekkür ediyorum. Trabzon tanıtım günlerinde tanıdığım ve bu el sanatının gelecek kuşaklara aktarımı noktasında gayretli çalışmalarına yakinen şahit olduğum Ortahisar Halk Eğitim Merkezi El Sanatları eğitmeni Teslime Şahinoğlu Akpınar hanımefendiye de ayrıca teşekkür ediyorum.
Son cümle olarak şunu ifade etmeliyim. Genellikle kadın emeğiyle yapılan dokumalarda Anadolu kadını büyük bir özveri göstermektedir. Sosyo-ekonomik ve geleneksel yapıya uygun olarak çok küçük yaşlardan itibaren Anadolu kadınları bütün duygu ve isteklerini, inançlarını, kendi zevk ve anlayışıyla değerlendirerek dokumaya çalıştıkları ürünlerin üzerine aksettirmektedirler. Bu yönüyle Anadolu kadınlarımızı yürekten kutluyorum. İyi ki varlar. İyi ki tarihi yaşatmaya çalışıyorlar.
FACEBOOK YORUMLAR