YENİ YIL
Evrende yapayalnız duran dünya planetini paylaşan Insanlık yaşamında günler, haftalar, aylar, mevsimler ve yıllar bir ırmak gibi kendi yörüngesinde bir yerlere gizlenmiş hatıralar okyanusuna akıp gider.
*
Bu ay sonu yeni bir yıla ayak basılıyor. Dünyanın yedi kıtasında (Avrupa, Afrika, Antarktika, Asya, Kuzey Amerika, Güney Amerika, Avustralya) mevcut yaklaşık sekiz milyar insan kendi kültürüne göre farklı yılbaşı kutlar.
Bu bağlamda her ülke ve insanın biraz tatlı biraz hüzünlü bir hayat hikayesi vardır.
Yılbaşlarında İnsanlar, farklı duygu ve düşünceleri altında, kendi derin iç dünyalarına çekilirler; evlerinin pencerelerinden sokaklara bakarak ve insanları izleyerek mutlu olmaya çalışırlar.
Ama bu arada çevrelerinde azalan yakınlarının hatıralarına gözyaşı dökerler.
*
Bizim kuşağın çocukluk döneminde, yılbaşılar, aile bütünlüğü içinde kutlanırdı.
Bir zamanlar dağ yamaçlarında, pançurları şehre bakan, verandası hanımelilerle sarılı, bahçesi dut, ayva hurma, incir, nar ve erik ağaçlarıyla dolu, su kuyulu, mavi badanalı, iki katlı, kerpiç ve ahşaptan yapılma evlerde akşamları, Evin odun ve kömür ile yanan sobasında çeşitli yemekler pişirilir, mısır ve kestane patlatılır, çaydanlık ve kahve cezvesi hazır halde bekletilirdi.
Bu arada coşkulu televizyon programlarında, Müzeyyen Senar, Safiye Ayla, Perihan Altındağ, Hamiyet Yüceses, Zeki Müren, Mediha Şen, Ahmet Üstün gibi ünlü sanatçıların katılımıyla Türk Sanat Müziği konserleri verilirdi. Türk Halk Müziği ve Klasik Batı Müziği parçaları dinlenirdi.
Hicaz Makamı’nda, Güfte ve bestesi Bimen Şen’e ait hüzün dolu “Yıllar ne çabuk geçti o günler arasından- Bir tel saç onun kaldı bütün hâtırâsından,” şarkısı çok sevilirdi.
Okul günlerinde hatıra defterleri vardı. O defterlere ne güzel sözler yazılırdı.
Hatıralar artık kâğıtlara dökülmüyor : “Bu sana bir hatıram olsun - beni unutma” diye bir cümle de kayboldu.
Şimdi internet sitelerinde, sosyal medyada ve akılı cep telefonlarında hatıralar yok. O güzel mahalleler, sokaklar, bakkallar, fırınlar, kahveler, evler ve temiz yürekli komşular bulunmuyor.
İnsanlar hatıralarıyla yaşamayı unutmuş görünüyor.
Bir fincan kahve ve kahve falı bile unutuldu.
Oysa yeni yıl yeni umutlar, yeni düşler, yeni beklentiler, yeni hayatlar, yeni umutları, yeni yaşama sevinçleri demektir.
*
Dünyada her şey anlamlı, değerli ve ama geçicidir. Geleceğe aydınlık ve refah dolu kalıcı bir dünya bırakılması amacıyla Birleşmiş Milletler Teşkilatı eşgüdümünde, bütün ülkelere yönelik, insani, manevi, etik, hukuksal, kültürel ve evrensel değerleri kapsayacı, tanımlayıcı ve öğretici bir temel eğitim sisteminin hazırlanması ve etkin olarak günlük yaşama geçirilmesi büyük önem taşımaktadır.
*
2024 yılına girerken, günümüz insanlığı, tarihteki süreçleri, Birinci ve İkinci Dünya Savaşları ile Soğuk Savaş dönemlerini unutmuş görünüyor.
Bilindiği gibi insanlık yeni yıla : Kutuplarda eriyen buzullar, iklim krizi, küresel ısınma, kuraklık, doğal kaynakların orantısız kullanımı, bölgesel savaşlar, terör, salgın hastalıklar, bazı ülkelerdeki aşırı nüfus artışı, çarpık kentleşmeler, depremler, dramatik ve trajik bölgesel savaşlar (Rusya-Ukrayna ve Filistin-İsrail), küresel eğitim ve öğretimdeki darboğazlar, psikolojik sıkıntılar, suç oranlarında artış, yüksek teknolojinin yol açtığı sanat, edebiyat ve entelektüel kültürde düşüş, insanlığın ortalama insani gelişmişlik endeksi raporlarındaki dikkati çeken olumsuz tablo gibi kronikleşen sorunlarla girmektedir.
Bu sorunlar, bazı bilimsel platformlarda ele alınıp bir gündem maddesi olarak irdelenmekte; dünya insanlığının kutsal inançların ve bilgelerin öğretileri çerçevesinde yeni bir yol haritasındaki rotasının, hayat denilen gizemli sarmalın hangi yönüne doğru kırılacağına dair kodlar, siyaset üstü entelektürel birikimle post-modern demokrasi, uluslararası ilişkiler, diplomasi ve diyalog ekseninin sıcak gündeminde yer almaktadır.
*
21.yüzyılın küresel sisteminde, ülke toplumlarında arasında yüksek teknoloji - özellikle internet ve akıllı cep telefonu gibi yapay zekalı nesnelerin kullanımı giderek büyük artış göstermektedir. Bu gelişme, dünya ülkelerindeki entelektüel kadim kültürü ne yönde etkilemektedir?
Bu sorunlar, bazı bilimsel platformlarda ele alınıp irdelenmekte; dünya insanlığının kutsal inançların ve bilgelerin öğretileri çerçevesinde, insani duygu ve evrensel düşüncelerle dolu yeni bir yol haritasındaki rotasının, hayat denilen gizemli sarmalın hangi yönüne doğru kırılacağına dair kodlar, siyaset üstü entelektürel birikimle post-modern demokrasi, uluslararası diplomasi ve diyalog ekseninde yer almaktadır.
*
Sanal bir dünyanın büyüyen yalnızlık sendromu içine giren, evrende ayni kaderi paylaşan dünya insanlığının, çok bilinmeyenli tsunami denkleminde stratejik yeni algoritmalara olan gereksinimi bugün her zamankinden fazladır.
Ancak dünya insanlığı, tarihsel süreçlerden anlaşılacağı üzere, huzur, iyilik, mutluluk ve refah dolu bir dünya düzeninin somut ve soyut kodlarını bir türlü keşfedememiştir? Bu olgu, Arap kültüründe bir özdeyişi akla getirmektedir: “la rahate fid dünya.”
*
Bir gazeteci bir bilim insanına sormuş: “Hocam ne olacak bu dünyanın hali?” Bilim insanı bu soruyu güşümseyerek şöyle yanıtlamış:”Bunu biz çok düşündük ve söyledik. Biraz da sizler düşünün!”
Tarih, sosyoloji, felsefe ve siyaset oldukça karmaşık, zor, içinden kolay çıkılamayan bilim dallarıdır. Bu nedenle insanlığının yol haritasına ilişkin analiz ve değerlendirmeleri, tarih, toplum, felsefe ve siyaset bilimcileri ile bilge kişilere bırakmak yerinde olacaktır.
*
Sonuç olarak: Dijitalleşmiş dünyanın içinde bulunduğu bu zorlu dönem, geçmişte karşılaşılan her dönem gibi geçicidir. Hiç kuşkusuz, yaşanmakta olan bu dönem de, bir çıkış yolu bulunup kaybolacak, bir şekilde süresini tamamlayacak; yeryüzünde yine yeni umutlar yeşerecek; yeni güzellikler ve mutluluklar insanlığı sarıp sevgiyle sarmalayacak; yarınlar harikulade olacaktır.
FACEBOOK YORUMLAR