TÜRKLER ve DÜNYA ÜLKELERİNE TOPLU BAKIŞ
Tarihçiler, on bin yıllık dünya tarihini yazmışlardır. 22. yüzyılda da 21. yüzyılın tarihi gerçekçi ve doğru bir yaklaşımla yazılacaktır.
*
Türk, Çin, Rus, İran, Macar ve diğer Batılı ülkeler tarafından yapılan bilimsel temeldeki araştırmalara göre Türkler; milattan önce ve sonra Orta Asya’dan; bir taraftan Bering Boğazı’nı geçerek Amerika Kıtası’na göç ederlerken; diğer taraftan da İç Asya, Hindistan, Karadeniz, Anadolu, Orta Doğu, Balkanlar, Avrupa, Afrika vb. yerlere uzanarak imparatorluk, hakanlık, kağanlık, sultanlık, beylik vb. adlar altında çok sayıda ( bu sayı bazı tarihçilerce 137’dir) devlet kurmuşlardır.
Türk devletleri; Antik Çağ’dan günümüze kadar tarih sahnesinde daima süreklilik kazanmışlar; bilimsel platformlarda, on bin yıllık zengin kültürleriyle yeryüzü coğrafyasında varlıklarını sürdüren birkaç devletten biri olarak kabul edilmişlerdir.
*
Bir fikir vermek üzere bazı Türk devletleri, kronolojik olarak aşağıda gösterilmiştir:
Orta Asya Türk Kabileleri (boylar), İskitler (Sakalar), Asya Hun İmparatorluğu, Avrupa Hun İmparatorluğu, Göktürk Devleti, Kutluk Kağanlığı, Uygur Devleti, Avarlar, Hazarlar, Kıpçaklar, Bulgarlar, Macarlar, Türgişler, Kırgızlar, Karluklar, Peçenekler, Başkurtlar, Kimmerler, Akhunlar, Suvarlar, Oğuzlar, Tolunoğulları, Akşitler, Karahanlılar (İlk Türk-İslam devleti), Gazneliler, Delhi Sultanlığı (Hindistan), Timur İmparatorluğu, Babür İmparatorluğu (Hindistan), Güneykaradeniz Kağanlığı, Altın Ordu Devleti, Büyük Selçuklu İmparatorluğu, Kırım Kağanlığı, Tatar Hanedanlığı, Kasım Hanedanlığı, Yakut Hanedanlığı, Harzemşahlar, İlhanlılar, Eyyübiler, Memluklar, Akkoyunlular, Karakoyunlular, Safavi Hanedanlığı, İlk Türk Beylikleri (Saltuklular, Danişmentliler, Mengücekliler, Artuklular, Çaka Beyliği), Anadolu/Türkiye Selçuklu İmparatorluğu, İkinci Türk Beylikleri ( Karamanoğulları, Karesioğulları, Sökmenliler, Dilmaçoğulları, İnaloğulları, Çubukoğulları, Tanrıvermişoğulları, İnançoğulları, Osmanoğulları, Germiyanoğulları, Hamitoğulları, Aydınoğulları, Menteşoğulları, Saruhanoğulları, Candaroğulları, Eratna Beyliği, Dulkadiroğulları, Kadı Burhanettin Beyliği, Ramazanoğulları), Osmanlı İmparatorluğu ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti.
*
Orta Asya Türkleri; binlerce yıl önce yeryüzünün dört bir yanına göç ederek, Türk uygarlığını yaymışlardır.
Türklerin M.Ö.3500’lerde Türkiye’nin doğu bölgesinde bulunduğu, bilim insanlarınca tespit edilmiştir.
Araştırmacılar; Selçukluların, “Türk” adı altında Anadolu’ya girdiklerini ve “Türk” adını Anadolu’dan Batı’ya, Latin Amerika’ya kadar götürdüklerini açıklamışlardır.
*
Türk devletlerinin kuruluşu, belli bir etnik temele dayalı şekilde gerçekleşmemiştir. Türkler; kurdukları devletlerde, diğer etnik kökenler, kimlikler, dinler ve dillerle birleşerek ve kaynaşarak, bu değerleri kendi ulusal zenginliklerine katarak, tek bir çatı altında geleneksel Türk Milleti kültürünü oluşturmuşlardır.
“Türklük” kavramı ve söylemi, ulusal ve siyasal ortak bir üst kimlik olarak kabul edilmiştir. Bu yüzden Türklerin tarihinde soykırım ve katliam gibi insanlık dışı ve savaş suçları yoktur.
Tarihsel süreç içinde “Türk” adını taşıyan ilk Türk devleti Göktürkler; ikincisi ise Türkiye Cumhuriyeti Devleti’dir.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, dünya tarihindeki Türk devletlerinin bir bakıma sentezi niteliğini taşımaktadır.
*
Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ’nin kuruluşunda; dünyanın en eski ve büyük imparatorlukları sayılan Roma İmparatorluğu ile Osmanlı İmparatorluğu yönetim sistemlerinden bir devlet modeli olarak yararlanıldığı siyaset bilimcilerince ifade edilmektedir.
*
Günümüzde Türklük, dünyada Türkçe konuşan yedi bağımsız devlet tarafından temsil edilmektedir: Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Azerbaycan, Kazakistan, Türkmenistan, Özbekistan, Kırgızistan.
Öte yandan; Almanya, Amerika, Avustralya, Kanada, İran, Irak, Bulgaristan, Yunanistan, Makedonya, Kosova, Romanya, Moldova, Kuzey Osetya, Dağıstan, Gagavuzya, Karakalpakistan, Kalmukya gibi ülkelerde yoğunlaşmış Türk toplulukları yaşamaktadır.
Bunların dışında; Türklerle yakın akrabalığı bulunan ve Türkçeye yakın bir dille konuşan on bir özerk cumhuriyet vardır: Başkurdistan, Çuvaşistan, Karaçay-Çerkes, Kabardin, Kabardin-Balkar, Tataristan, Tuva, Altay, Hakas, Saha-Yakutistan, Doğu Türkistan.
“Türkçe”nin, dünya dilleri arasında 5.500 yıllık geçmişiyle en eski bir insanlık dili olduğu; Türk kültürünü konsolide ettiği; dünya milletleri içinde yaklaşık üç yüz milyonluk nüfusun Türkçe konuştuğu, dilbilimcilerce belirtilmektedir.
*
On bin yıllık soylu ve kadim bir kültürden gelen Türkiye Cumhuriyeti Devleti; Birleşmiş Milletler, NATO, OECD ve G-20’ nin saygın bir üyesidir ve iki bin yıllık devlet geleneğine sahiptir.
Türkiye ile Orta Asya, Kafkasya, Orta Doğu, Kuzey Afrika, Doğu Avrupa, Avrupa Birliği, ABD, Rusya ve Çin arasında tarihi ve toplumsal bağlar bulunmaktadır.
Türkiye, Avrupa’dan Asya ve Afrika kıtalarına açılan stratejik bir kapı konumundadır.
*
ABD’li siyaset bilimci George Friedman’ın 2010’da yayımlanan “Gelecek 100 Yıl” adlı araştırma kitabında ve belli başlı siyaset bilimcilerinin makalelelerinde; Türkiye’nin, tarihi köklerinden gelen jeopolitik, jeokültürel ve jeoekonomik paradigmasıyla gelecek yüzyıl içinde bölgesel/küresel bir güç haline geleceği vurgulanmaktadır.
21. yüzyılda; küresel odaklar tarafından, özellikle yazılı basın, sözlü basın, televizyon, sinema filmleri, diziler ve sosyal medya aracılığı ile insanlığın sanki köleleştirildiği; tarih ile bağlarının koparıldığı; kültür, sanat, edebiyat ve felsefe birikimlerinin silinmeye çalışıldığı; birtakım siyasi ve ekonomik ittifaklar kurulduğu, iç savaşların son bulmadığı, terörizmin tırmandığı, Doğu Türkistan gibi bölgelerde insan hakları ihlallerinin devam ettiği, göçler ve mülteci akınlarının arttığı ve kültürler arası çatışmaların kaydedildiği; ayrıca bazı küresel güçlerce dünya dışı bağlantıların belirlendiği yolunda izlenimler edinildiği, gözlemci çevrelerce dile getirilmektedir.
*
Dünya, tarih boyunca çok güvenli bir yer olmamıştır.
Bu durum karşısında; dünyada mevcut 208 ülke tarafından; yeryüzü barışına ve güvenliğine; Birleşmiş Milletler Teşkilatı’nın eşgüdümünde, yalnızca beş ülkenin güdümünde değil, eşit statüde somut katkılar sağlanması beklenmektedir.
Dünya insanlığı; dünya tarihinde, yeni bir beyaz sayfa açılmasına ve insanlığa yaraşır yeni bir yol haritası çizilmesine ihtiyaç duymaktadır.
*
Sonuç olarak:
Çok kutupluluk, karmaşa, savaş ve belirsizllğin hakim olduğu bugünkü dünya düzeninde; Türk tarihinin boyutları ve potansiyeli ile birlikte muhteşem kültür zenginliği göz önünde bulundurularak, Türkiye’nin öncülüğünde; uluslararası hukuk kurallarına uygun olarak, “ TDT- Türk Devletleri Teşkilatı” tarafından, kültürel ve Ekonomik İş Birliği bağlamında, bilimsel, teknik, idari, mali ve sosyal yönlerden kısa, orta ve uzun vadeli projeler hazırlanmasının ve uluslararası platformda daha etkin stratejik ve diplomatik adımlar atılmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
FACEBOOK YORUMLAR