MASALLAR
Dünya edebiyatındaki yazı türleri arasında yer alan masallar; yeryüzündeki toplumların geleneksel kültürleri bağlamında; insanlar, hayvanlar, periler, cinler, cadılar, devler, ejderhalar gibi varlıklıkların başlarından geçen, bir bakıma inandırıcı olmayan olayları anlatır. Hayallere dayalı olan masallar, bir gün gelir, mutlaka gerçekliğe dönüşür. Çünkü masallar; yalnızca insani, etik ve evrensel değerlerle örülmüş bir dünyayı kabul eder. Eğitici, öğretici, yol gösterici bir görev ve sorumluluk üstlenir. Bu yüzden “masallar alemi” deyip geçilmemesi gerekmektedir.
*
Tarihsel gelişimi içinde çocuklara söylenegelen masallar; “Bir varmış bir yokmuş…”, “Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde…”, “Bir zamanlar çok uzaklarda, ummanların öbür ucunda, bir deniz ülkesinde…” şeklinde gizemli sözcüklerle başlar; “Onlar da muradına ermişler…” diye mutlu bir sonla, bir şölenle biter.
*
Geçmiş yıllarda; şehirlerin tek katlı bahçeli evlerinde, temiz yürekli komşular arasında, dut ve incir ağaçlarından, kiremitleri yosun tutmuş avlu duvarlarındaki koruklu asmalardan ve hanımelilerden yayılan kokular içinde; gökyüzünde ışıl ışıl parlayan yıldızların altında; gümüş tepsiler üstünde sunulan çay, kahve, şerbet, limonata ve gazozlarının eşliğinde; çocuklara “ Binbir Gece Masalları” anlatılırdı.
Çocukların rüyalarını süsleyen, Orta Asya Türk Masalları, Andersan Masalları, Kül Kedisi Sindiralle, Uyuyan Güzel, Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler, Don Kişot, Pİnokyo, Yoksul Oduncu, Güzel ve Çirkin, Sihirli Fasulye, Fareli Köyün Kavalcısı, Kırmızı Başlıklı Kız, Çirkin Ördek, Alaaddin’in Sihirli Lambası, Bremen Mızıkacıları, Peri Kızı, Kurbağa Prens, Parmak Çocuk, Deniz Kızı, Çizmeli Kedi, Polyanna, Dağların Kızı Heidi, Kar Tanesi masalları okunurdu.
*
Günümüzde, dünya insanı, içinde bulunulan gelişim ve uzay çağında masallardan uzaklaşmaktadır sanki…
Dünya toplumlarının insani gelişmişlik endeksi ile masallar arasında pozitif bir korelasyon vardır: Birleşmiş Milletler Teşkilatı tarafından hazırlanan dünya insanlığının ortalama gelişmişlik endeksi rakamları pek iç açıcı yönde algılanmamaktadır.
Ayrıca; onbinyıllık tarihte ve özellikle son yüzyılda yüz yüze gelinen kötülükler ve çekilen acılara bakılacak olursa dünya insanlığının henüz yeterince kemale ermediği anlaşılmaktadır.
Öte yandan; internet, sosyal medya, yapay zeka ve robotik nesnelerin hüküm sürdüğü günümüz dünyasında da masallardan uzaklaşıldığı görülmektedir.
Bugün kadim dünya gezegeni, iyi kötü bunca yaşanmışlıktan sonra küreselleşmektedir.
Bu süreçte, çeşitli düşüncelerin yanı sıra, insanların duygularına da özen gösterilmesi değerli bir yaklaşım olarak büyük önem taşımaktadır.
*
Ne var ki dünyada yeni masallar yazılmamaktadır artık…
İnsanların hayalleri de son mu bulmaktadır?
Masalların çağı da her şey gibi geçer mi olmaktadır?
Bilinmez?
Kim bilir?
Ama dünya insanlığının, masallara da büyük ihtiyacı vardır…
Dünya edebiyatındaki yazı türleri arasında yer alan masallar; yeryüzündeki toplumların geleneksel kültürleri bağlamında; insanlar, hayvanlar, periler, cinler, cadılar, devler, ejderhalar gibi varlıklıkların başlarından geçen, bir bakıma inandırıcı olmayan olayları anlatır. Hayallere dayalı olan masallar, bir gün gelir, mutlaka gerçekliğe dönüşür. Çünkü masallar; yalnızca insani, etik ve evrensel değerlerle örülmüş bir dünyayı kabul eder. Eğitici, öğretici, yol gösterici bir görev ve sorumluluk üstlenir. Bu yüzden “masallar alemi” deyip geçilmemesi gerekmektedir.
*
Tarihsel gelişimi içinde çocuklara söylenegelen masallar; “Bir varmış bir yokmuş…”, “Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde…”, “Bir zamanlar çok uzaklarda, ummanların öbür ucunda, bir deniz ülkesinde…” şeklinde gizemli sözcüklerle başlar; “Onlar da muradına ermişler…” diye mutlu bir sonla, bir şölenle biter.
*
Geçmiş yıllarda; şehirlerin tek katlı bahçeli evlerinde, temiz yürekli komşular arasında, dut ve incir ağaçlarından, kiremitleri yosun tutmuş avlu duvarlarındaki koruklu asmalardan ve hanımelilerden yayılan kokular içinde; gökyüzünde ışıl ışıl parlayan yıldızların altında; gümüş tepsiler üstünde sunulan çay, kahve, şerbet, limonata ve gazozlarının eşliğinde; çocuklara “ Binbir Gece Masalları” anlatılırdı.
Çocukların rüyalarını süsleyen, Orta Asya Türk Masalları, Andersan Masalları, Kül Kedisi Sindiralle, Uyuyan Güzel, Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler, Don Kişot, Pİnokyo, Yoksul Oduncu, Güzel ve Çirkin, Sihirli Fasulye, Fareli Köyün Kavalcısı, Kırmızı Başlıklı Kız, Çirkin Ördek, Alaaddin’in Sihirli Lambası, Bremen Mızıkacıları, Peri Kızı, Kurbağa Prens, Parmak Çocuk, Deniz Kızı, Çizmeli Kedi, Polyanna, Dağların Kızı Heidi, Kar Tanesi masalları okunurdu.
*
Günümüzde, dünya insanı, içinde bulunulan gelişim ve uzay çağında masallardan uzaklaşmaktadır sanki…
Dünya toplumlarının insani gelişmişlik endeksi ile masallar arasında pozitif bir korelasyon vardır: Birleşmiş Milletler Teşkilatı tarafından hazırlanan dünya insanlığının ortalama gelişmişlik endeksi rakamları pek iç açıcı yönde algılanmamaktadır.
Ayrıca; onbinyıllık tarihte ve özellikle son yüzyılda yüz yüze gelinen kötülükler ve çekilen acılara bakılacak olursa dünya insanlığının henüz yeterince kemale ermediği anlaşılmaktadır.
Öte yandan; internet, sosyal medya, yapay zeka ve robotik nesnelerin hüküm sürdüğü günümüz dünyasında da masallardan uzaklaşıldığı görülmektedir.
Bugün kadim dünya gezegeni, iyi kötü bunca yaşanmışlıktan sonra küreselleşmektedir.
Bu süreçte, çeşitli düşüncelerin yanı sıra, insanların duygularına da özen gösterilmesi değerli bir yaklaşım olarak büyük önem taşımaktadır.
*
Ne var ki dünyada yeni masallar yazılmamaktadır artık…
İnsanların hayalleri de son mu bulmaktadır?
Masalların çağı da her şey gibi geçer mi olmaktadır?
Bilinmez?
Kim bilir?
Ama dünya insanlığının, masallara da büyük ihtiyacı vardır…
FACEBOOK YORUMLAR