KÜRESEL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VE AŞIRI ISINMA
Bilim insanlarına göre Dünya Gezegeni yaklaşık 26,7 milyar yaşındadır. Dünya, gizem dolu kutsal evrende, 8 milyar nüfusu ve 208 ülke ile birlikte yörüngesindeki yoluna devam etmektedir.
Bilindiği üzere: Dünya tarihinde insanlık, iyi zamanların yanı sıra, dramatik ve trajik kaos ve savaşlarla dolu zamanlar da yaşamıştır. Bu bakımdan insanlığın sicil dosyası kabarıktır.
Öte yandan, Birleşmiş Milletler Teşkilatı (BM)’nın günümüz raporlarında : "Dünya İnsanlığının Ortalama İnsani Gelişme Endeksi” de iç açıcı değildir.
*
Gelelim konumuza:
Yeryüzünde ekolojik denge (Ekosistem); dünya hayatında insan, bitki ve hayvan gibi canlı organizmalar ve bunların çevreleri ile arasındaki dengeyi sağlamaktadır.
Ne var ki, son yüzyılda, çevreye uyum sağlayamayan yüksek teknoloji ile ilgili proje yatırımları - çarpık kentleşmeler – süper güçler arası nükleer kutuplaşma ve aşırı siahlanma yarışı – Ukrayna gibi bazı kıtalardaki sürekli iç savaşlar ve karmaşa - siyasi çalkantılar – sera gazlarının artması ve büyük sanayi kuruluşları atıkların nedeniyle ozon tabakası az da olsa delinmiş - kutuplardaki buzullar erimeye başlamış - doğal yapı bozulmuş - yeryüzü olumsuz yönde etkilenmiş ve bu gelişmelerle kronik küresel iklim değişikliği ve aşırı ısınma olgusu ortaya çıkmıştır.
*
Bu olgu nedeniyle: Bazı ırmakların ve göllerin kurumaya başlaması - orman yangınları - toprak kaymaları - sel felaketleri – tsunami, fırtına ve hortumlar - deniz seviyelerin yükselmesi - depremler - karalarda ve yerleşim bölgelerinde kayıplar – çarpık kentleşmeler - tarım arazileri ve ormanlarda azalma – genel üretim düşüklüğü - koronavirüs gibi salgın hastalıklar - eş zamanlı başkaca afetler - terör – sosyokültürel travmalar – Doğu ülkelerinde aşırı nüfus artışı - ülkeler arası dramatik ve trajik göçler, mülteciler, sığınmacılar ve ilticalar – küresel gelir dağılımındaki dengesizlikler - üretim düşüklüğüne paralel yüksek ürün maliyetleri, büyük finansman ve bütçe açıkları – gerekli yatırımların yapılamaması - resesyon, enflasyon, stagflasyon gibi büyük ekonomik sorunlar artarak dünya kamuoyunun sıcak gündemine yerleşmiştir.
Uluslararası platformlarda: “İnsani, manevi, hukuki ve evrensel değerlere yönelik olarak Birleşmiş Milletler Teşkilatı (BM) ve küresel aktörler tarafından gerekli tedbirlerin alınması ve bu tedbirlerin zorunlu olarak günlük hayata geçirilmesi; aksi takdirde atmosferin zehirlenebileceği; besin zincirinin çökebileceği; bütün canlı varlıkların hayatlarının tehlikeye girebileceği; insanlığı, derinleşen dünyasında yalnızlığa ve duyarsızlığa yönlendirebileceği; gelecek milyon yıllarda da insanlığın uzay yolculukları yerine taş devrine geri dönebileceği” altı çizilerek vurgulanmaktadır.
Burada iyi insan olmanın önemine de işaret edilmiş; “iyi insan olabilmenin başlıca yolunun maneviyat, akılcılık, doğaya saygı, vicdan, adalet, eğitim, kültür, empati, anlayış, nezaket ve bilimsel düşünmekten geçtiği; sanat ve edebiyata yakın olunması ve örneğin Bilge Türk halk ozanlarından Yunus Emre ve Aşık Veysel’in okunmasının uygun olacağı belirtilmiştir.
*
BM, gösterdiği bütün çabalara karşın görev, yetki ve sorumluluğunu güçlü ve tarafsız bir şekilde yeterince yerine getiremediği; uluslararası kamuoyu oluşturamadığı şeklinde bir görüntü verdiği dünya basınında açıklanmaktadır.
Oysa : Batı ve Doğu olarak bölünen iki dünya bloğu, ben-merkezcilikten uzak, BM’nin eşgüdümünde, evrensel değerler ve uluslararası hukuk çerçevesinde işbirliği ve birliktelik içinde olmalıydı.
Ayrıca; insanlığın huzur ve mutluluk içinde yaşaması amacıyla uluslararası siyasetin görevi, insanlığa hizmet etmek, bu amaçla olumlu projeler hazırlamak ve uygulamak olarak tanımlansaydı.
*
Burada bir parentez açalım: Küresel iklim değişikliği, aşırı ısınma ve kuraklık olgusunu stratejik sektörlerde dolaylı olarak etkileyen, gelişmiş ülkelerdeki “Yapay Zeka Destekli” dijital eğitim, hafıza, hayal kurma, iletişim ve proje platformlarında yürütülen yoğun bilimsel çalışmalar da eklenmiştir.
Söz konusu risk taşıyan çalışmaların gelecek yıllarda dünya insanlığı ve uygarlığı için tehlikeli yön ve boyutlar kazanabileceği konusunda, teknoloji dünyasının önde gelen isimleri tarafından geçenlerde “yapay zekanın olası tehlikeleri” ile ilgili olarak ABD Kongresi’ne bilgilendirme ve uyarıda bulunulmuş ve “yapay zeka teknolojisi”nin güvenli ve kontrol altında kullanımının sağlanmasına yönelik yasal düzenlemeler yapılmasının gerektiği altı çizilerek ifade edilmiştir.
*
Dünya ülkelerinde yaşanmakta olan iklim krizi, aşırı ısınma ve kuraklık kendiliğinden oluşmamıştır. Bu tehlikeli olgunun ortaya çıkmasında, doğa ve çevre üzerindeki olumsuz etkileri nedeniyle bütün insanlığın sorumluluk taşıdığı bilinmektedir.
İnsanlığın yol açtığı küresel sorunlar için, labirentte de olsa, yine insanlık tarafından çözüm ve çıkış yolu bulunabilecektir.
*
Sonuç olarak; yeryüzünde küresel iklim değişikliği ve aşırı ısınma olgusunu ortadan kaldırmak ve kalıcı ekolojik dengeyi sağlamak için:
-Kutuplaşan iki dünya bloğunu oluşturan NATO, Avrupa Birliği, Şanghay İşbirliği Örgütü, G-8, G-20 gibi uluslararası kuruluşlar ve bağımsız devletler topluluğu arasında (başka bir çıkış yolu bulunmadığından), geç kalınmadan, BM eşgüdümünde etik, hukuksal ve evrensel değerler doğrultusunda etkin bir küresel siyaset oluşturularak stratejik birlik ve beraberlik sağlanması;
-Stratejik sektörlerde yapılagelen matematiksel modellemeler bağlamındaki yapay zeka proje ve bilgi yükleme felsefesi ve çalışmalarında insani ve evrensel değerlerin de temel prensip olarak dikkate alınması ve bu konuda uluslararası hukukta yasal düzenlemeler yapılması;
-Yeni dünya düzeninin büyük fotoğrafında, nihai yol haritası ve rotanın, BM bünyesinde merkezi bir planlama dahilinde belirlenmesi;
-Yeni teknolojik yatırımların, doğaya uyum sağlayan projelerle yönlendirilmesi;
büyük önem taşımaktadır.
FACEBOOK YORUMLAR