‘KAHVE’ ÜZERİNE BİR SOHBET
Kahvenin dünya öyküsünü bilirsiniz : Bu içeceğin anavatanı, Etiyopya (Habeşistan) olarak kabul ediliyor.
Kahve, doğal ve aşılanmamış doğal halleriyle yetişen kahve ağaçlarının çiçek çekirdeğinden üretiliyor. Kahve, ilk defa bir keçi çobanı tarafından keşfedilmiş.
Kahve üretimi ve ticareti 575 ile 850 yılları arasında bütün dünya ülkelerine yayılmış.
15. yüzyılda Arabistan'ın Yemen bölgesinde, 16. Yüzyılda İran, Mısır, Suriye ve Türkiye'de de yetiştirilmeye başlanmış.
Başlangıçta evlerde içilen kahve, daha sonra Orta Doğu şehirlerinde ortaya çıkan "kahvehane"lerde yaygınlaşmış.
Tarihçilere göre kahveyi, Avrupa’ya ilk defa götüren ve tanıtan Türklerdir.
Osmanlıların 1683 Viyana Kuşatması’nda terk ettikleri kahve çuvalları üzerine, Avrupa'da ilk kahvenin Viyana'da açıldığı söylenir.
Türk kahvesinin beş yüzyıllık yolculuğu devam ediyor.
*
Bugün en çok kahve üreten ülkeler arasında Brezilya, Vietnam, Kolombiya, Endonezya, Hindistan, Etiyopya, Honduras, Peru, Guetemale, Meksika yer alıyor ve bu üretici ülkelerin adıyla kahve çeşitleniyor.
*
Yazıya devam edelim:
Şimdi yaşanan “Uzay Çağı”. Bu süreçte şehirler, mahalleler, evler, insanlar ve değer ölçüleri ile birlikte “kahvehane”ler de sürekli olarak değişiyor.
Günümüzde eski zaman kahvehaneleri yerini, “café” ve “coffee” gibi yabancı isimler altında birçok dükkanlar zincirine bırakıyor.
Ne var ki kahveler bu defa sohbetlerin değil, artık kalabalıklar içinde sıkışmış gizemli yalnızlıkların kapılarını aralıyor.
*
Hatırlıyorum : Bizim kuşağın çocukluk döneminde mahallelerdeki komşular, birbirlerini her fırsatta halhatır sormaya ve kahve sohbetlerine davet ederlerdi.
Bu sohbetlerde, karşılıklı saygı ve sevgi içinde “ferah kahveleri” içilir; yanında lokum ikram edilir, kolanyalı ipek mendil uzatılırdı. Saygı da kusur edilmezdi.
*
Bir de eski zamanda kalmış mahalle kahvelerini hatırlıyorum: O kahvelerde, ilim, bilim, Irfan, tarih, edebiyat ve felsefe konulu kahve sohbetleri yapılırdı.
Bu sohbetleri, Klasik Türk ve Halk Müziği’nden sevilen ve topluca söylenen eserler takip ederdi.
Mahalleyi ziyarete gelmiş olan kimseler için :” Misafirimizi içeri alın ve kendisine okkalı bir kahve ikram edin,” denirdi.
*
Günümüzde o kadim eski zaman kahveleri hayatı terkediyorlar ve birer düşler kahvelerine dönüşerek hatıralarda kalıyorlar.
*
Sizler yine de “kahve” deyip geçmeyin.
Bir gün, bir arkadaşınızı bir yerde görürseniz yanından yabancıymış gibi geçip gitmeyin, onu “kahve sohbeti” ne davet edin.
İnsanın tatlı dilinden başka güzel nesi var ki?
Kahve sohbeti güzel bir şeydir: Çünkü insan ruhuna iyi gelir.
*
Kahve sohbetini birkaç sözle bitirelim:
“GönüI ne kahve ister, ne kahvehane; gönüI sohbet ister, kahve bahane.”
“Bir fincan kahvenin kırk yıI hatırı vardır.”
*Kahve yemenden gelir, bülbül çimenden gelir.“
“Hayat bir kahve fincan gibidir, bazen acı bazen tatIı oIur.önemIi oIan kahvenin tadı değiI, onu kiminIe içtiğinizdir.”
“Kahve hatır işidir, herkesle içilmez, hatır bilenle içilir.”