İYİLİK OLGUSUNUN MATEMATİĞİ
“İyilik” olgusunun etimolojik açıdan tanımlanması; genetik, sosyoloji, tarih ve felsefe gibi bilim dalları açısından çağlar boyunca yapılagelmiştir.
Beş bin yıllık insanlık tarihinde bu kavramın gizemli, aynı zamanda kutsallık taşıyan öyküsü ortaya konulmuştur.
Bu öykünün izleri, günümüz dünya basınındaki haberlere bir şekilde yansıtılmaktadır.
Bu bağlamda iyilik eksenindeki deneyimsel düşünceye yeni bir anlam yüklemek, yeni bir yol göstermek, bu denklemin parametrelerine marjinal kazanım eklemek kolay değildir.
*
Hazreti Adem ile Havva’nın iki büyük oğlu Habil ile Kabil vakası bilinir.
Yeryüzünde ne kadar sayıda insan varsa o kadar sayıda da birbirinden farklı insan karekteri olduğu da bilinir.
Tarihsel süreçte; İyilik kavramı, yeryüzünün çeşitli toplumlarında oluşan kültürel birikim çerçevesinde hep güncel tutulmuş; somutla soyut arasındaki gel git ve ön yargılarla bir yerlere yerleştirilmiştir.
Kimi dünya düşünür ve yazarlarının iyilik öğretisine yönelik kişisel etik, alegorik ve paradigmatik anlatımlarına ilişkin simülasyon ve yanılsamaları kitaplarda yerini almıştır.
*
İyilik ve bu arada iyi insan tanımlaması; “güzel düşünce, güzel konuşma, güzel davranış ve güzel ahlak öğretisi” ile başlamıştır.
İyiliğin başlıca kaynağı: eğitim, akıl, saygı ve duyarlılıktır. Bu kaynak insanlar arası karşılıklı özveri ile beslenir.
İyiliğin evrensel bir yaklaşımla tanımlaması ve hayata geçirilmesinde; mitoloji, sanat, edebiyat, tiyatro, opera ve toplumsal kültür yoluyla katkı sağlanmaya çalışılmış; Birleşmiş Milletler Teşkilatı tarafından diplomatik faaliyetlerde bulunulmuş; insan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde ve uluslararası sivil toplum kuruluşlarının girişimlerinde önemli bir bulvar açılmış; iyilik ve iyi İnsanlık manifestoları yayımlanmıştır.
*
Eski insanlar, “İyilik insanın içinde olmalı,” derlerdi.
Doğan her insan saf ve temiz bir yapıda dünyaya gözlerini açar. Bu nedenle yeryüzü, iyi insanlarla ve iyiliklerle doludur.
Ne var ki hayattaki olumsuz olayların ve zorlu koşulların içindeki labirent ve kara deliklere sürüklenen ve yolunu kaybeden bazı insanlar gözler önündedir. Sonuçta, bu kimseler de neden oldukları olumsuzlukların ardından eski kimliğine dönerler.
Bununla birlikte insan; kendi mesleği dışında, imkanlar ölçüsünde, okumaya, kendisini yetiştirmeye ve düzeltmeye zaman ve fırsat ayırmalıdır.
Özellikle fizik, kimya, biyoloji, astronomi, matematik, tarih, coğrafya, sosyoloji, psikoloji, mantık ve felsefe konularında genel bilgi sahibi olunması; insani, ulusal ve evrensel değerlerle sanat ve edebiyata yakınlık duyulması; böylece hayata bilgece derin ve geniş bir bakış açısıyla kök salınması gerekmektedir.
Bu bakımdan insan ile iyilik arasında bir korelasyon vardır.
*
Antik Çağlı felsefeci Socrates, “Bildiğim tek şey, hiçbir şey bilmediğimdir,” demiş.
Bir yirmi birinci yüzyıl bilgesine sormuşlar: “İyilik nedir? İyi insan kimdir?” Bilge; kısaca, “Bir insan, bu hayatta her ne yapmışsa hem kendisine hem de başkalarına yapmış demektir,” yanıtını vermiş. Daha sonra da ilave etmiş: “Hayatımda tanıdığım en iyi insanlar da annem, babam ve eşimdir.”
Güzel cevap doğrusu.
*
İyilik denilince benim aklıma ilk olarak aile, öğretmenler, bilge insanlar ve doktorlar gelir.
Biz yine de “iyilik” olgusunun bütün boyutlarıyla analizini ve değerlendirilmesini; genetik, tarih, felsefe ve toplum bilimcilerine bırakalım.
*