Önder GÜRCAN

Önder GÜRCAN

[email protected]

İNSANLIK, TARİH VE POSTMODERN  DÜNYA DÜZENİ

05 Mart 2022 - 14:42

İNSANLIK, TARİH VE POSTMODERN  DÜNYA DÜZENİ
İnsanlık, tarihin başlangıcından günümüze kadar uzanan süreçlerde, kendisine yakışır olarak, bilim ve teknolojide olağanüstü gelişmeler göstermiştir. Ama, insani ve evrensel değerlere yönelik beklenen birlik, dayanışma ile kolektif bir dünya kültürü henüz tam anlamıyla oluşturulmuş mudur?
*
Başlangıçta Adem ile Havva ve iki oğlu Kabil ile Habil ile başlayan insanlığın  kaderi - iyi ve zor zamanlar bugün de devam etmektedir.
Son yüzyıllarda: Kırım Savaşı, Birinci Dünya Savaşı, Balkan Savaşı, Çanakkale Savaşı, İkinci Dünya Savaşı, Hiroşima ve Nagazaki'ye atom bombası saldırısı,  Kore Savaşı, Vietnam Savaşı, Küba Füze Krizi, Soğuk Savaş Dönemi ve Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin Dağılması ile birlikte Irak, Libya, Suriye, Filistin, Bosna, Doğu Türkistan, Çeçenistan, Hocalı ve Myanmar’de yaşanmış olan olaylar insanlığın sicil dosyasındadır.
Peki, ya tarih ve tarih öncesindeki gizemli günlük hayatlardaki bilinmeyen  olaylar?
Bütün bu sosyolojik olgular; insanlık ve evrensellik değerleri açısıdan,  bütün yönleriyle araştırılmış, incelenmiş, analiz edilmiş, yarınlara aktarılmış, önemli öğretiler not edilmiş ve gerekli dersler çıkarılmış mıdır?
*
Günümüzde de çok sayıda soru işaretleri ve psikolojik bozukluklarla  dolu çeşitli dramatik ve trajik olaylar yaşanmaktadır: Bir tarafta insanlığı iki yıldır tehdit eden, maddi ve manevi zararlara yol açan  “Küresel koronavirüs salgını”, öte tarafta da bu hafta başlayan yine bir küresel   tehdit haline gelen “Ukrayna Savaşı (NATO-Rusya Savaşı)”.
Ukrayna Savaşı’nın; 2014 yılında Ukrayna'nın Donbass bölgesindeki savaşı durdurmak için Ukrayna, Rusya Federasyonu, Donetsk Halk Cumhuriyeti, Luhansk Halk Cumhuriyeti ve Avrupa Güvenlik ve İş Birliği Teşkilatı (AGİT) temsilcileri tarafından imzalanan “Minsk Protokolü”nün ihlal edilmesiyle birlikte ortaya çıktığı ifade edilmektedir.
*
Dünyanın, tarihsel süreçlerin uzantısı bağlamında talihsiz bir imaj olarak, sonsuz uzay boşluğunun sessizliği ve yalnızlığı içinde, pek masum olmayan, kendisine yakışmayan olumsuzlukların  rüzgarında, çok kutuplu - beş merkezli ( ABD, Avrupa Birliği,  Çin, Rusya ve Hindistan)  bir gezegen haline dönüştüğü görülmektedir.
Burada; 30 üyeli NATO askeri ittifakı, 28 üyeli siyasi ve ekonomik Avrupa Birliği, ekonomik BRICS protokolu   (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika Cumhuriyeti),  Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği - Türk Devletleri Teşkilatı - (Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti) ile çok sayıdaki ülkeler arası ikili sözleşmeler için özel bir parentez açalım.
*

Sırası gelmişken altı çizilerek vurgulanması gereken şudur : Ülkeler arasındaki savaşlar, terör ve kötülükler uluslararası hukukta insanlık suçları olarak kabul edilmektedir.
Uluslararası kronikleşmiş sorunların çözümlenmesi ve barış dolu bir dünyanın inşa edilebilmesi için ön koşul, çok kutupluluktan uzak, karşılıklı anlayıştır. Bu anlayış da karşılıklı güven ortamı içinde uluslararası hukuk, diplomasi ve diyalog yolları ile sağlanır. Uluslararası hukuk kurallarına uyulmaması halinde, kaosa neden olunur.
Bu nedenlerle; dünya ülkeleri arasında, insanlık ve evrensellik değerlerini öne alan, tarih, toplum ve siyaset bilimcilerinin katılımıyla bir “uluslararası toplum sözleşmesi”ne  ihtiyaç duyulmaktadır.
Böyle bir sözleşmenin, Birleşmiş Milletler Teşkilatı (BM) tarafından hayata geçirilmesi büyük önem taşımaktadır.
*
Bilindiği gibi:
BM; dünya barışını, güvenliğini korumak ve uluslararasında ekonomik, toplumsal ve kültürel bir iş birliği oluşturmak için 1945'te kurulan uluslararası bir örgüttür.
BM, "adalet ve güvenliği, ekonomik kalkınma ve sosyal eşitliği uluslararasında tüm ülkelere sağlamayı amaç edinmiş küresel bir kuruluş" olarak tanımlamaktadır.
Uluslararası ilişkilerde kuvvet kullanılmasını evrensel düzeyde yasaklayan antlaşma, 193 üyeli   Birleşmiş Milletler Antlaşması'dır.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK), Birleşmiş Milletler'in üye ülkeler arasında güvenlik ve barışı korumakla yükümlü 15 üyeli en güçlü organıdır.
Ne var ki BMGK kararlarını veto etme hakkı yalnızca beş daimi üye ülkeye (Amerika Birleşik Devletleri, Birleşik Krallık, Fransa, Çin Halk Cumhuriyeti ve Rusya) verilmiş bulunmaktadır.
Birleşmiş Milletler’in diğer organları sadece tavsiye kararı alabilirken, BM’nin yargı organı Uluslararası Adalet Divanı bağlayıcı karar alma yetkisine sahiptir.
*
Sonuç olarak:
-Birleşmiş Milletler Teşkilatı (BM)’nın statüsünün değiştirilerek, yeni dünya düzeninde günün koşullarına göre yeniden yapılandırılması;
-Alınacak her türlü bağlayıcı kararlarda BM yetkilerinin ve yaptırım gücünün artırılması;
-Uluslararası hukuk gereğince; tek taraflı veto hakkının kaldırılması ve 193 dünya ülkesine  eşit olarak oy kullanma hakkı verilmesi;
-BM’nin başlıca yargı organı Lahey Uluslararası Adalet  Divanı’na daha çok yasal etkinlik, yetki ve yaptırım gücü alanı sağlanması;  
-Bu arada; üye ülke yönetimlerinde yapılacak her türlü stratejik yasal düzenlemelerde ve alınacak kritik kararlarda tarih, toplum ve siyaset  bilimcilerinin görüşlerinin alınmasının usul haline getirilmesinin uygun  olacağı düşünülmektedir.

 

Reklam

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum