İNSANLIK, GÖRGÜ, TOPLUM KÜLTÜRÜ VE ÖTESİ
Bizim kuşağın çocukluk dönemi okullarında “Adabımuaşeret “ dersleri verilirdi. Yani “Görgü Kuralları…” Şimdi, bilmiyorum?
Bilindiği üzere, “görgü kuralları” ile “kültür” yan yana kavramlar olarak kabul görür.
Görgü kuralları; yazısız hukuk kuralları kapsamında insanlara çevre ve toplum içinde uyulması gereken kişisel incelik ve toplumsal görev, sorumluluk ve yaptırım yükler; bu bağlamda toplumların kültürünü geliştirir.
*
Genel kültür; ilk, orta ve liselerde verilir. Mesleki eğitim ise yüksek okul ve üniversitelerde…
Kültür kavramı; “toplumların ya da milletlerin, tarihsel ve toplumsal gelişme süreci içinde kendilerine özgü olan maddi ve manevi değerleri; gelecek nesillere aktardıkları her türü düşünce ve fikirler” olarak tanımlanır.
*
Görgü kuralları; insanlara, doğa’ya, hayvanlara, ormanlara, bitkilere, böceklere, doğadaki canlı ya da cansız her türlü varlığa saygı duymakla başlar. Görgü kuralları; güzel düşünmek, güzel davranmak ve güzel konuşmakla güçlenir.
*
Görgü kuralları ve kültür, insanları örnek ve saygın kılar; onlara özel bir konum kazandırır; manevi, etik, ahlaki ve mesleki değerleri yükseltir; bireyler, toplumlar ve milletler arasında insancıl köprüler kurar; yeryüzünde mutluluk, güven, barış ve refahı destekler; dünya hayatını olumlu yönde şekillendirir; insanı insan yapan değerleri içerir.
*
Dünya toplumları; töre, gelenek, görenek, adet, usul, teamül gibi kavramlarla kazanılmış kadim kültür birikimileri doğrultusunda kendilerine özgü görgü kuralları ve toplum kültürleri oluşturmuş; bu dünya zenginliği bilim, teknoloji ve bilişim çağında evrensel değerlere dönüşmüş; daha da önemlisi 1762'de Rousseau tarafından dile getirilen Toplumsal Sözleşme; 1945’de kurulan Birleşmiş Milletler Teşkilatı (BM) ve 1948’de yayımlanan İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ile uluslararası platformlara taşınmıştır.
*
Entelektüel kültürde dünya hayatı; ilim, bilim, irfan ile güzel ahlak, vicdan, adalet ve evrensel değerler üzerine kuruludur.
İnsanlık, Antik Çağ’ın site devletlerinde maneviyat, hitabet, tiyatro, müzik, spor, şiir, destan ve masallar ile birlikte siyaset bilimini günlük hayata geçirmek amacıyla keşfetmiştir.
Söz konusu toplum değerleri, dünya insanlığının “Ortalama İnsani Gelişmişlik Seviyesi” ni belirleyen başlıca etkenlerdir.
Ne var ki, bilge insanlar, “insanlığın mektebi yoktur;” “dünya okullarında ‘Nasıl iyi insan olunur?’ konulu dersler de verilmez,”derler ve şunu eklerler: “İnsanlık her çağda gülümseyen depresyon dönemleri geçirmiştir, bu nedenle insanlığın genellikle biraz terapiye ihtiyacı vardır.”
*
Yüksek teknolojiye gelince: Teknoloji; “insanlığın hayatını devam ettirebilmek için doğaya ve toplumun ürünlerine kattığı her tür maddi unsur; maddi çevresini denetlemek ve değiştirmek üzere geliştirdiği araç gereçlerle bunlara ilişkin bilgilerin tümü”nü ifade eder.
Ancak zamanın akışı içinde, proje yatırımlarındaki özgün ve yaratıcı fikirler inovasyon olgusu içinde giderek ticarileşmiş ve ekonomik metaya dönüşmeye başlamıştır.
Bu olumsuz gelişme, teknolojik yatırımların, doğayı tahrip eden değil, doğaya uyum sağlayan ve verimlilik analizi yapılmış projelerle desteklenmesini zorunlu kılmaktadır. Aksi takdirde, eş zamanlı afetlerle yüzleşilmektedir.
Dünya toplumlarına yansıyan bu kronik sorun; yeni ekonomik ve ticari yatırımlar ile yapay zekalı makinaların, doğaya uyum sağlayan verimli projeler anlamında yapılandırılması ve yönlendirilmesi gereğini uluslararası bilimsel platformların sıcak gündemine yerleştirmiş bulunmaktadır.
Sonuç olarak, dünya insanlığının kendisine yakışan refah ve mutluluğunun sağlanması amacıyla :
-Olağanüstü bir zenginlik olan görgü kuralları ile entelektüel kültürün, BM eşgüdümünde küresel aktörler yoluyla bütün ülkelerde yaygınlaştırılmaya çalışılması;
-Yüksek teknolojiye bağlı olan ekonomik ve ticari yatırımların, ön şart olarak; doğaya; insani, etik, hukuksal ve evrensel değerlere göre gerçekleştirilmesinin;
uygun olacağı düşünülmektedir.
FACEBOOK YORUMLAR