İNSAN HAKLARI VE BAZI DÜŞÜNCELER
“İnsan Hakları” son aylarda dünya basınının sıcak gündeminde yer alan önemli konulardan biri...
Bilindiği üzere: İnsan haklarının uluslararası düzeyde korunması ve uluslararası barış ve güvenliğin sağlanması amacıyla kurulmuş olan Birleşmiş Milletler Teşkilatı (BM) bünyesinde yer alan BM İnsan Hakları Komisyonu tarafından hazırlanan “İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi,” 75 yıl önce, 10 Aralık 1948'de BM Genel Kurulu’nun Paris'te yapılan oturumunda kabul edilerek yürürlüğe girmiştir.
İnsan haklarının altyapısını: İnsani değerler (akıl, vicdan, merhamet, özgürlük, anlayış, sevgi); etik değerler (ahlak, dürüstlük, samimiyet); hukuksal değerler (gelenekler ve yasalar); evrensel değerler (gerçeğe saygı, eşitlik, insan onuruna saygı, adalet, uzlaşma); kültürel ve felsefi değerler oluşturur.
İnsan hakları, bu bütünlük kapsamında insanlığın günlük yaşamına geçirilir.
*
Dünya toplumlarında insan hakları ile toplum kültürleri arasında matematiksel ve felsefi bir bağımlılık (korelasyon) vardır.
Dünya tarihinde insan hakları, ne ölçüde küresel sisteme tam olarak yansımıştır?
Bu bütün yön ve boyutları içinde ele alınıp değerlendirilecek bilimsel bir araştırma konusudur.
Ancak, yapılan araştırmalara göre dünya toplumlarındaki insanlar çoğunlukla temel eğitim imkanlarına sahip değildir. Bu nedenle de okuma ve yazma bilmeyen insanların sayısı az değildir. Bu gerçeklik, BM tarafından dönemsel olarak hazırlanan “Dünya insanlığının ortalama insani gelişmişlik endeksi” raporlarından açıkça görülmektedir.
*
Bazı uluslararası bilimsel platformlarda “Dünyada, kötü insan yoktur; küresel uygulamalı eğitim ve öğretim ile kültür yetersizdir; mevcut 208 ülkede yaşamakta olan insanlar çoğunlukla temel eğitim olanaklarından yoksun bulunmaktadır ve kitap okuma oranları giderek düşmektedir. Bu tablo uluslararası barış, güvenlik ve mutluluğu olumsuz yönde etkilemekte, sonuçta suç oranları artış kaydetmektedir,” şeklinde yorumlar yapılmaktadır.
Konuyu biraz açalım:
Batı kültüründe, İnsanların fıtrat bakımından bir kurda benzer şekilde davrandıklarını belirten Latince bir atasözü: “Homo homini lupus.”
Bir Afrika atasözü : “Aslanlar kendi hükayelerini yazmadıkça, avcıların hikayelerini dinlemek zorundayız.”
Yunus Emre’den (1240-1320) evrensel bir özdeyiş “Derdi dünya olanın, dünya kadar derdi olur.”
Bazı bilge kişiler: “İnsanlığın mektebi yoktur.”
Evrensel bir atasözü: “Hatasız kul olmaz.“ (Nobody’s perfect.)
Bir Türk atasözü: “Dervişin fikri ne ise zikri de odur.”
Bu düşünceler bağlamında kendisine özgü kısa ya da uzun hikayesi olmayan insan yoktur.
*
Dünya yaşamı ve insan genetiğine ilişkin gerçekler bilim insanlarınca açıklanmıştır.
Bu gerçeklerin tanımlanması ve kavramlaştırılması çoğu zaman oldukça karmaşık, zor, içinden kolay çıkılamayan, çok bilinmeyenli soyut bir denklemdir.
Ne var ki dünyanın değerli bir öznesi olan insan, aklını kullanarak ve işleterek doğru yolu bulacak yeteneğe sahiptir. Buna göre insan; günlük hayatın akışında kötü niyete dayanmayan bütün hata ve yanlışlıkları görebilecek, anlayabilecek ve düzeltebilecek yapıda yaratılmıştır.
Hata ve yanlışlıklar, yapılagelen tenkit ve getirilebilen eleştirilerle, hukuk içinde uygun çözüm yollarına kavuşturulur.
Bugün insanlığın karşı karşıya bulunduğu sorunlar, bütün ayrıntıları ve çözüm önerileri ile birlikte dünya kamuoyunun sıcak gündemindedir.
*
Yüksek teknoloji olanakları, insani ve evrensel değerler ile ilgili eğitim, öğretim ve kültür vermez.
Teknolojinin, insani ve evrensel değerler ile görgü kurallarının (Adabımuaşeret) ışığı altında günlük hayata yansıtılması uygun olur.
Aksi takdirde: Küresel sistemde yeni kuşağın akademik çalışmalara yönlendirilmesi, her yönden güzel ahlak sahibi insan yetiştirilmesi güçleşir. Temel hak ve özgürlükler buruk olarak kutlanır. Nihayet farkındalık oluşturan kadim toplum kültürleri aşınmaya başlar.
Bilge kişiler şöyle derler: “İnsanlar sadece yorum yaparlar, gerçekleri söyleyemezler; gözler de sadece yanılsamaları görürler, gerçekleri değil.”
*
Sonuç olarak:
Dünya ülkelerinde toplum kültürleri çeşit çeşittir; ama uygarlık tektir. Uygarlık, insan hakları, maneviyat, bilim, sanat, müzik, edebiyat ve güzel ahlak; güzel ahlak, güzel ve doğru düşünme, konuşma ve davranma demektir.
Dünyanın sürdürülebilir stratejisi, algoritma ve yeni yol haritası, gelecek yüzyıllarda nasıl şekillenecek ve yapılanacaktır? Küresel aktörler ne gibi roller üstlenip uluslararası ilişkilerde yeni bir sayfa açılacaktır?
Öte yandan günümüzün post-modern - genç yeni kuşağı, geleceğin dünyası hakkında neler düşünmektedir?
Sorular, sorular...
FACEBOOK YORUMLAR