İDEAL DEVLET ÜZERİNE BİR KAHVE SOHBETİ
Siyaset bilimi ve uygulamasında, terimler ve kavramlar büyük önem taşımaktadır.
*
Dünya insanlığına yakışır ideal devlet anlayışı nedir?
Bu soru, on bin yıldan bu yana araştırma konusu olmuş, izlemede bırakılmış, gündemden çıkmamış, bundan böyle de gündemde kalacağı anlaşılmıştır.
*
Devlet, toprak bütünlüğüne bağlı olarak siyasal örgütlü bir ulusun ya da uluslar topluluğunun oluşturduğu tüzel varlık olarak tanımlanmaktadır.
Yeryüzündeki devlet sistemleri; bilim insanları, felsefeciler, düşünürler, kanaat önderleri ve bilgeler yoluyla günümüze kadar uzanan tarihsel süreçte olağanüstü evrimsel değişimler geçirmiştir.
Bu süreçte devlet yönetim modelleri hakkında çok sayıda kitap kaleme alınmıştır: Devlet (Platon), Politika (Aristoteles), Kutadgu Bilig (Yusuf Has Hacib), Ütopya (Thomas Moore), Toplum Sözleşmesi (J.J. Rousseau), Milletler Neden Başarısız Olurlar (Daron Acemoğlu, James A.Robinson) gibi…
*
Antik Çağ felsefecilerine göre, her devletin siyasal yapısı, toplum kültürünün rengini alır; bu nedenle de siyasal yapı ile toplum kültürü arasında doğrusal bir bağlantı vardır.
Siyaset bilimi, sosyolojik olguların yanı sıra matematikseldir.
Buna göre devlet sistemleri; tarih boyunca toplumlarda, coğrafi konum ve geleneksel kültüre özgü iş bölümü, görev yetki ve sorumluluklar ve hiyerarşik düzen doğrultusunda kabile devlet, site devlet, ulus devlet, bölgesel devlet, imparatorluk devleti, yayılmacı devlet şeklindeki aşamalarla değişim göstermiş ve çeşitli biçimlerde yapılandırılmıştır.
Birleşmiş Milletler Teşkilatı (BM) kayıtlarına bakılırsa, bugün ülke sayısı 208’dir. Bu ülkelerin 117’si Asya ve Avrupa kıtalarındadır.
Demokratik parlamenter, başkanlık sistemi vb. devlet yönetim sistemleri hep hukuki açıdan ele alınmıştır. Oysa devlet yönetimlerinin önemli bir boyutu sosyolojiktir.
*
Dünyada demokratik parlamenter sistemle yönetilen ülkelerin dışında başkanlık sistemiyle yönetilen ülkelerin sayısı az değildir.
Başkanlık sistemi denilirken, toplum ve siyaset bilimcilerin üzerinde en çok durdukları ve benimsedikleri Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Federal Cumhuriyeti’dir. ABD başkanlık sisteminde devlet, üç ana kuvvete ( kuvvetler ayrımı/ayrılığı) bölünmüştür: Yasama Organı, Yürütme Organı ve Yargı Organı. Söz konusu üç ana organ bağımsız ve özerktir; her birinin görev, yetki ve sorumluluk alanları da kalın ve sert çizgilerle sınırlandırılmıştır.
Öte yandan; Çin, Rusya, Brezilya, Meksika, Güney Kore, Kuzey Kore, Nijerya gibi devletlerde farklı başkanlık sistemleri oluşturulmuştur.
Ayrıca Fransa ve Küba gibi devletlerde de demokratik parlamenter sisteme benzer yarı başkanlık sistemleri bulunmaktadır.
*
Dünya devletleri anayasalarının, evrensel hukuk açısından olması gereken uluslararası standartlara ulaştırılması ve çağımızın ideolojisine yakınlaştırılması amacıyla BM’ de herhangi bir çalışma yoktur.
BM’ nin küresel iş birliği ve koordinasyonu çerçevesinde, demokratik bir yaklaşımla, dünya uluslarının parlamentolarında kadınların devlet yönetimlerine etkin bir biçimde katılımlarının sağlanması, kadınlar için belirli bir sayıda kota ayrılması ve seçim barajlarının kaldırılması amacıyla herhangi bir çalışma da gündeme girmemiştir.
Oysa, dünya siyaset tarihinde, yaklaşık 80 kadın; devlet başkanı, başbakan, parti lideri ve bakan olarak önemli görevler üstlenmiştir.
*
Siyaset bilimi, siyaset sosyolojisi ve siyaset felsefesi, ideal devletin temellerini kesin ve tam olarak belirleyememiştir.
Bu yüzden dünya siyaset sahnesinden çok sayıda devlet gelip geçmiştir.
*
Platon, “Devlet yöneticileri, felsefe bilmelidir,” tezini ileri sürmüştür.
Charlie Chaplin ise, "Dünyayı; anneler, öğretmenler ve şairler yönetseydi, kimseler sızlanmazdı,” demiştir.
*
Sonuç olarak:
Dünya insanlığının güvenliği, huzuru, refah ve mutluluğu için; devletlere ait anayasaların ve anayasalar uyarınca yapılacak yasal düzenlemelerin; entelektüel derinlikte, kurumsal olarak, insani, manevi, etik, bilimsel ve evrensel değerleri de kapsamasının uygun olacağı düşünülmektedir.
Bununla birlikte, ideal devlet sisteminin nasıl kurulması gerektiği konusundaki nihai değerlendirmeyi; tarih, toplum ve siyaset bilimcilerine bırakalım.
FACEBOOK YORUMLAR