HAYATIN DERTLERİ VE MUTLULUK
Etimolojiye göre dert, Farsça dilinden Türkçe’ ye geçen bir kelime…Üzüntü, hastalık, ağrı, sorun, kaygı, elem, gam, keder, tasa, acı ve hüzün anlamlarında kulanılıyor.
Ayrıca; dert babası, dert küpü, dert ortağı, dert sahibi, boğaz derdi, geçim derdi, başı dertte, derdine düşmek, dert çekene göredir, dert ağlatır, dert değil, dert etmek, dert yanmak gibi birleşik kelimeli atasözü ve deyimler içinde yer alıyor.
*
Öte yandan mutluluk; bütün özlemlere ulaşılmaktan duyulan kıvanç durumu, saadet, bahtiyarlık ve saadetlilik anlamlarını taşıyor.
Mutluluk çubuğu, mutluluk tablosu gibi mutluluk kelimesini kapsayan birleşik kelimeler var.
*
Bugün günlerden Pazar.
Evin penceresinden dışarıya bakıyorum:
Herkes evinde. Uzaktan Ege Denizi fırtınalı ve dalgalı görünüyor. Dünyanın her köşesinden gelen büyük yolcu gemileri limana demir atmış. Yolcular şehrin caddelerine dağılmış.
*
Sokaklardaki insanların günlük dertleri kaybolup gitmiş sanki.
İnsanlar ne kadar sevinçli ve mutlu…
Balkondaki saksı çiçeği, yapraklarına dolanmış salyangozla arkadaşlık kurmuş.
Bir yerlere bahar gelmiş, güller açılmış. Bülbül sesleri duyuluyor.
Bahçedeki incir ağacının serçe ve kumrularla dolu dalları ve yaprakları sevgi sözcükleriyle gülümsüyor.
Dışarda esen özgür rüzgar, bahçede oynayan çocukların saçlarını sevgi ile okşuyor. Bir şeyler anlatıyor.
Gökyüzünün maviliğinden sıyrılan ve kümelenen bulutlar yukarıda kümelenmiş. Yağmur yağacak gibi.
Yürüyüş yapmak ve ıslanmak isteği uyandırıyor.
Uzaklardaki kuşların kanar çırpışları buraya kadar uzanıyor.
Ağaçlar ve bitkiler çiçek açıyor, meyvelerini veriyor.
Ve Zaman, hiç geriye bakmadan sonsuz uzaydaki gizemli okyanuslara doğru akıp gidiyor.
*
Odamdaki kitaplara göz gezdiriyorum.
Mevlana’dan bir parça:
“Her şeye canını sıkma ey gönül
Ne bu dertler kalır ne ömür…”
*
Charles Baudelaire’in “İçe Kapanış“ şiirini okuyorum:
“Derdim: yeter, sakin ol, dinlen biraz artık;
Akşam olsa diyordun, işte oldu akşam,
Siyah örtülere sardı şehri karanlık;
Kimine huzur iner gökten, kimine gam.”
*
Evimde geçmiş yıllardan kalma radyomun düğmesini çeviriyorum.
Klasik Türk Sanat Müziği Programı’nı dinliyorum. Sadettin Kaynak’tan Nihavent Makamı’nda bir şarkı. Nurten Demirkol okuyor:
“Ne dert kalır ne hüzün
Bir sudur akar zaman..”
*
Dertlerin mutluluğa dönüşmüş güzel bir dünyada, böyle güzel bir şarkıyı dinlerken okkalı bir kahve içilir değil mi?
FACEBOOK YORUMLAR