GÜNÜMÜZ DÜNYASI
Günümüz dünyasında yaşanmakta olan küresel ısınma ve yoğun koronavirüs salgınının yanı sıra toplumsal karmaşa, anlaşmazlık, terör, iç savaş, göç, orman yangını, deprem, kasırga, sel baskını gibi dramatik ve trajik olaylar somut neden ve sonuçlarıyla insanlığın gündemindedir.
Bu durum karşısında, bazı insanların Orta Doğu ve Afganistan gibi yerlerde psikolojik baskı, travma ve tükenmişlik sendromu altında kaldığı, dünya basınında yer alan başlıca haberler arasındadır.
*
Dünyada küresel barış, güvenlik, refah ve mutluluk, Antik Çağ’dan bu yana insanlığa yaraşır bir şekilde sağlanamamıştır. Bu olgu, dünya kamuoyunun gündeminden hiç düşmemiş, giderek kronikleşmiş sorunlar yumağına dönüşmüştür.
*
ABD, Çin, Rusya, Fransa, Almanya ve İngiltere gibi küresel aktörlerin insanlık sorunlarının olumlu yönde çözümüne dayalı stratejileri – çeşitli kültürel, toplumsal ve ekonomik etkenler çerçevesinde - çok bilinmeyenli bir denklem biçiminde algınlanmıştır.
Oysa sorunlar, analiz ve sentez, fonksiyonel neden - sonuç ilişklileri bağlamında çözümlere kavuşturulabilir.
Çünkü siyaset bilimi, hem sosyolojik hem de fiziksel ve matematikseldir.
*
Yeryüzü; doğaya, hayvanlara ve küçük canlılara da aittir.
Bu açıdan bakıldığında: Bilim, inanç, tarih, adalet, gelenek, felsefe, hukuk, demokrasi, gerçek, anlayış, olgunluk, gönül temizliği, insan onuruna saygı, muhabbet, hakikatlilik, birlik, beraberlik, özgürlük, iyilik, dürüstlük, mertlik, bağışlama, ahde vefa, vicdan, hakkaniyet, etik, sempati, sanat, edebiyat, müzik, spor gibi insani ve evrensel değer ve kavramlarla birlikte doğa ve hayvan haklarının da günlük dünya hayatına geçirilmesi gerekmektedir.
Söz konusu değer, kavram ve hakların uluslararası platformlarda bir insanlık görevi kabul edilmesi büyük önem taşımaktadır.
Bunun gerçekleştirilmesi; ancak, Birleşmiş Milletler Teşkilatı (BM) tarafından uluslararası diplomasinin, uluslararası sorunlar ve çözüm önerileri başlığı altında etkin bir şekilde çalıştırılmasına bağlıdır.
Böylece; dünya kamuoyunda kültür farklılıklarının bir zenginlik şeklinde kabul edilmesi; geçmişle yüzleşilmesi; evrensel değer, kavram ve hakların ön plana çıkarılarak içselleştirilmesi; entelektüel kültürün, küresel söylem ve eylemde, kısa, orta ve uzun vadeli plan ve programlar çerçevesinde, aşama aşama yaygınlaştırılması mümkün olabilecektir.
*
Ne var ki; Birleşmiş Milletler teşkilatı (BM)’ nın dönemler itibariyle hazırladığı “Dünya insanının ortalama gelişmişlik endeksi” raporlarına bakılacak olursa, bu insanlık idealinin gerçekleştirilmesinin, çağın mevcut koşullarına göre biraz zaman alacağı anlaşılmaktadır.
Ama başka bir seçenek de henüz bulunmuş değildir.
Aksi takdirde, dünya sorunları, sürekli bir döngü halinde uzayın gizemli boşluğuna da yansıyacaktır.
*
İnsanlık sorunları, tarih süreçte hep var olmuştur; gelecek yüzyıllarda da var olacaktır.
Sorunlar, çözüm için vardır.
Çözümlerin başlıca yolu da dünyanın sahip olduğu olağanüstü bilim seviyesi; insani, evrensel ve tarihsel tecrübe ve entelektüel kültür birikimidir.
*
Sonuç olarak; gündemden bir türlü çıkmayan kronik insanlık sorunlarının; BM ve bilim insanları tarafından; tarihsel süreç içinde bütün yönleriyle ele alınması; araştırılması; masaya yatırılması; değerlendirilmesi; insanlığa yaraşır çözümlere kavuşturulması; alınacak tedbirlerin açıklık politikalarıyla uygulamaya konulması ve nihayet dünya kamuoyu ile paylaşılmasının yerinde bir küresel yaklaşım ve girişim olacağı düşünülmektedir.
Yazıyı, Mustafa Kemal Atatürk’ün bir söylemiyle bitirelim : “Yurtta barış, dünyada barış.”
FACEBOOK YORUMLAR