GÜLÜMSEYEN DEPRESYON
Son beş yılda gerek iç ve gerekse dış basında yayımlanan insanlığın yüz yüze yaşadığı karmaşa, gerilim, stress ve depresyon konulu çok sayıda inceleme, araştırma, makale ve haberler dikkati çekmektedir.
Bu bağlamda depresyona, “Gülümseyen Depresyon” adını vermişler.
*
Bilindiği üzere, dünyada her olgu neden-sonuç bağlantısıyla oluşur. Depresyon da öyle.
Karmaşa, gerilim, stres ve depresyon olarak tanımlanan fiziki ve ruhsal bozukluklar birtakım somut ya da soyut olayların zincirleme sonucudur.
Önemli olan, bu olayların nedenlerini bilimin desteğiyle belirlemek, ortaya koymak ve çözümlemeye çalışmaktır.
Ya da kabul etmektir. Kabul etmek de bir çözüm şeklidir.
*
Dünya milletlerinin tarihsel ve toplumsal gelişme süreci içinde kendilerine özgü sayısız karmaşa, gerilim, stres ve depresyonlar yaşanmıştır ve öyle anlaşılıyor ki yine yaşanacaktır.
*
Yeryüzünde her şeye çeşitlilik hakimdir. Buna göre milletlerin kadim kültürleri de birbirlerinden farklıdır. Ama uygarlık tektir.
Ancak, entelektüel toplumlardaki kültür, o toplumdaki yüksek gelilşme seviyesine koşut olarak özgün bir dünya uygarlığına dönüşebilmektedir. Bunun dünya tarihinde örnekleri vardır.
*
Dünya toplumlarının duraklama ve gerileme dönemlerinde kültür ve uygarlık zayıflar. Bu olgu da insanlar arasında karmaşa, gerilim, stres ve depresyonlara, başka bir deyişle mutsuzluklara yol açar.
Bilimsel platformlarda, her türlü ruhsal sarsıntıların; Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarından sonra, özellikle Soğuk Savaş’ın ardından, adabımuaşeret, diğer ifadesiyle etik görgü kuralları ile toplum kültüründeki eksiklerden ileri geldiği açıklanmaktadır.
Milletler, dolayısıyla insanlar arasında, refah ve mutluluğun ön şartı, uluslararası hukuk çerçevesinde “karşılıklı anlayış”tır.
Karşılıklı anlayış; karmaşa, gerilim, stres ve depresyonların, yan etkisi olmayan başlıca ilacı olarak kabul edilmektedir.
*
Ne var ki 21.yüzyılda, evrensel anlayışın gerek Batı ve gerekse Doğu bloklarında gösterilen çabalara karşın yeterince sağlanamadığı ve bu olgunun bazı dünya toplumlarında karmaşa, gerilim, stres ve depresyonlara kaynaklık ettiği, dünya basınında yer alan günlük haberlerde bütün yön ve boyutlarıyla altı çizilerek vurgulanmaktadır.
Dünya insanının bir zamanlar yüzünde hiç eksik olmayan tebessümün genellikle kaybolma eğilimine girdiği, buna karşılık tebessüm eden tarafın insanlığın sağlığını bozan depresyon olduğu bazı uluslararası basının tozlu sayfalarında belirtilmektedir.
*
Mutluluğun başlıca yolu, bilge kişilerin deyişiyle, “cesur ve tedbirli olmak, güzel düşünmek, güzel konuşmak ve yeri geldiğinde hayatı tebessümle süslemektir.” “Bunlar, yan etkisi bulunmayan ilaçlardır.”
Bir soru : Evrensel anlayış ve mutluluk, kalıcı insanlık yaşamına nasıl geçirilecektir?
Bu kronik sorunun değerlendirmelerini bilim insanlarına bırakmak doğru olur.
FACEBOOK YORUMLAR