GELECEĞİN DÜNYASI ÜZERİNE BİR SOSYAL MEDYA SOHBETİ
Hep kahvelerde, bahçelerde, balkonlarda kahve veya çay sohbeti yapılamıyor.
Sosyal medyadaki bazı arkadaşlarla, biz de bu defa zamana uyalım dedik ve bir sosyal medya sohbeti başlattık.
Dünyanın hallerini konuşuyoruz. Konular, başka konulara kapı ve pencerelerini açıyor.
*
İnsanlığın sicil dosyasındaki serüveni, insanın kendisiyle, insanın insanlarla ve insanın doğayla olan mücadelesi Adem ile Havva, Adem ile Havva’nın iki oğlu Habil ile Kabili ile başlamış; bu hiç bitmeyen mücadele günümüze kadar artarak devam etmiştir.
,
İnsanlık; tarihsel süreçte çok sayıda olağanüstü evrimlerle çeşitli uygarlıkları gerçekleştirmiş; buna göre adil, güvenli, huzurlu refah ve mutlu bir küresel yaşamın tohumlarını zorlukları cesurca göğüsleyerek ekmiş; kültürel zenginlik birikimlerini günümüze taşıma başarısını göstermiştir.
Ancak bu aşamaları gerçekleştirirken, yeryüzünde; kronikleşmiş uluslarararası karmaşa, kültür çatışması, yayılmacılık, eğitimsizlik, duyarsızlık, bencillik, aç gözlülük, acımasızlık, hırs, üstünlük kompleksi, terör, yoksulluk ve göç hareketlerinin neden olduüğu insan hakları ihlalleri; bu arada, doğa ve hayvan haklarının çiğnenmesi sonunda ortaya çıkan küresel ısınma, iklim değişiklikleri, kuraklık, çölleşme, tsunami, deprem, tayfun, sel baskını, heyelan, orman yangını, salgın gibi sıcak konu başlıkları da dünya kamuoyunun gündemine yerleşmiştir.
Söz konusu sıcak konu başlıklarına yol açan nedenler ve çözüm yolları ile ilgili sorular, sadece siyaset alanında değil, bilimsel platformlarda yanıtsız kalmış; tarihle yüzleşilememiş; hukuk felsefesi öğretisi uluslararası ilişkilerde beyaz bir sayfa açamamıştır.
Öte yandan Birleşmiş Milletler Teşkilatı’nın yasal görev, yetki ve sorumluluk gücü de sınırlı kalmış; gösterilen çabalara karşın dünyanın büyük fotoğrafına dahil edilememiştir.
Her bir olgu, belirli bir matematiksel neden-sonuç ilişkisinde odaklaşır.
Bu bağlamda tarih boyunca çizilen yol haritasında öne çıkan olayların kayıtları tam anlamıyla analiz edilememiş; gereken dersler çıkarılmamış; sonuçta oluışan ağır bilanço, tasfiyelik hesaplar şeklinde bütün yönleri ve boyutlarıyla günümüze yansımış; insanlık, bilim ve teknolojideki olağanüstü yükselişini; manevi, insani, kültürel, entelektüel, hukuksal ve evrensel değerlerde tam anlamıyla sağlayamamıştır.
,
Bu durum karşısında; insanlığının yaşama sevinci; günümüzün dijital görüntüsünde, gerçek ile geçmişte kalan sanat ve edebiyat kurguları arasında harmanlanmış; yorgun dünya insanı günlük hayatta giderek yalnızlaşmış, köşesine çekilmiş ve göçmen kuşlarına dönüşmüştür.
*
Çağdaş insanın takıntısı artık internet… İnsanlar, fırsat buldukça soluğu, zorunlu bir sığınak olarak internet ağlarında ve cep telefonlarında alıyor.
İnsanlar şimdi ikiye ayrılmış durumda : Eskiler ve yeniler. Eskiler ununu elemiş eleğini asmış. Yeniler ise, elenecek un ve asacak elek peşinde.
Bu arama ve bulmanın matematiği, bundan sonra uzayın boşluklarına kadar gidecek izlenimini uyandırıyor.
*
Sonuç olarak:
Bizim bu kahvesiz ve çaysız sohbet, sosyal medyatik oldu.
Denilebilir ki, elbette dünyada yeni bir gelecek mümkün.
Çünkü insanlık, yaşamakta olunan hayatın mimarıdır.
Ama insanlığın sahip olduğu akıl, bilim ve kültür yalnızca bu dünyaya mahsustur; uzayda geçerli değildir.
Dünya hayatı; Dede Korkut öykülerinde “Gelimli gidimli dünya;” Yunus Emre’nin dizelerinde “ Mal da yalan, mülk de yalan; var biraz da sen oyalan,” diye tanımlanıyor.
Bu oyalanmanın büyüsü; zaman denilen gizemli olgunun güzel yüzündeki hayatlar, karanlık yüzündeki acı hayatlarla birlikte evrenin sonsuzluğuna kadar insanı sarıp sarmalayarak sürecek.
Bu nedenlerle insanlığın yeni masallara da ihtiyacı var.
FACEBOOK YORUMLAR