DÜNYANIN KAOTİK GÜNDEMİ
Evrenin durgun, fırtınalı ve gizemli okyanuslarında milyarlarca yıldan beri bir ücra köşede ve kendi yörüngesinde sessiz sedasız yol almakta olan dünya gemisi, rotasını hangi yöne kıracaktır?
Günümüzün başlıca sorunu...
Uluslararası yazılı, görsel ve sözlü basında bu konuda sürekli olarak çeşitli haber, yorum, deneme ve makaleler yayımlanmaktadır.
2010 yılından bu yana; küresel iklim değişikliği ve kuraklıkların yaygınlaşması; salgın hastalıkların devam etmesi; kutuplardaki buzulların erimesi; bazı kara parçalarının giderek deniz altında kalması; toprak kayması, depremler ve sel felaketleriyle karşılaşılması; şiddetli fırtına ve tayfunların başgöstermesi; bazı ırmak ve göllerin kuruması; çevre ve bilgi kirliliğinin artması; çoğu ülkede ekonomik krizin başlaması, bütçe açıkları ve açık finansmanla enflasyonist baskılar altında kalınması; ekonomik yatırımların azalmasıyla işsizlik ve yoksulluğun artış eğilimine girmesi; dijitaleşmiş dünyada yüksek teknoloji ürünlerinin olumsuz amaçlarla kullanılmaya başlanması; ülkelerde yeterli eğitim ve kültür olanaklarının sağlanamaması; okur sayılarının düşmesi; entelektüel kültürün layık olduğu ilgiyi görememesi gibi kronikleşen sorunlar dünya gezegeninin sıcak gündemine yerleşmiş bulunmaktadır.
Öte yandan; dünya gezegeni; Doğu Avrupa ve Orta Doğu’da devam eden bölgesel savaşların (Rusya-Ukrayna ve İsrail-Filistin) sonlandırılamaması; yaşanmakta olan savaşların yol açtığı ülkeler arası trajik ve dramatik göçmen, mülteci kaçak ve sığınmacı akınlarının çoğalması; bazı şehirlerin tahrip olması ve binlerce insanın hayatını kaybetmesi; bölgesel terör olaylarının önlenememesi; bazı küresel aktörler tarafından nükleer silah ve füzelerinin kullanılması aşamasının oluşması; jeopolitik risklerin yaygınlaşması; küresel siyasette karmaşa ortamlarının yükselişe geçmesi; insanlığın uğradığı maddi ve manevi zararların telafisi mümkün olmayan boyutlara ulaşması; insani, manevi, etik ve evrensel değerlerin olumsuz etkilenmesi; küresel eğitim ve kültürün düşüş trendinde seyretmesi; sanat, edebiyat, müzik ve diğer güzel sanatların durgunluk dönemine girmesi; sporun, “Spor ruhu”ndan uzaklaşılarak ticarileşmesi; geçen hafta Bakü’de (Azerbaycan) gerçekleştirilen “Dünya İklim Zirvesi” nden beklenen olumlu sonuçların alınamaması; küresel sağlık konusunda birtakım belirsizliklerin ve yetersizliklerin doğması; kıtalar arası diyalog noksanlığından kaynaklanan toplumsal duyarsızlıkların genişlemesi; çürümüşlük sendromundan kurtulup, Batı ve Doğu Blokları arasında beklenen uzlaşma ve yeniden yapılanmanın gerçekleştirilememesi ve nihayet Birleşmiş Milletler Teşkilatı ve Uluslararası Ceza mahkemesi’nin görev, yetki ve sorumluluklarındaki etkin disiplin ve denetim mekanizmalarının tam olarak kurulamamasının getirebileceği küresel tehlike ihtimalleri ile karşı karşıya bulunmaktadır.
*
Bazı emperyal güçlerin ve küresel liderlerin, “Savaş artık bölgesel oldu,” bağlamında demeçlerinin yanı sıra, uluslararası basında kimi yazarların, “Alarm zilleri çalıyor?”, “Çanlar kimin için çalıyor?, “Adım adım nükleer savaşa doğru mu?” açıklamaları uluslararası kamuoyunun dikkatini çekmektedir.
.
Birinci ve İkinci dünya savaşlarınının bıraktığı izleri henüz silemeyen, çok gün yüzü görmüş ve bu nedenle yorgun düşmüş olan kutsal dünya gezegeni; muhtemel yeni bir büyük savaşta, bazı küresel güçler tarafından nükleer, kimyasal veya biyolojik başlık taşıyan balistik füzelerin kullanımını kaldırabilecek güçte bir kapasiteye sahip değildir. Bu gerçeklik küresel aktörler tarafından da bilinmektedir.
*
Toplum bilimciler, ”Bu dünya hayatında insanın üç çeşit mücadelesi vardır: İnsanın doğa ile mücadele, insanın toplumla mücadelesi ve insanın kendisiyle mücadelesi;” tarih bilimciler ise “Dünya tarihi, tekerrürden ibarettir;” derler.
Ne var ki dünya insanlığa yakışan “İnsani, manevi, etik, kültürel ve evrensel değerlerdir.” Bu bağlamda toplumlar arası anlayış, sevgi, nezaket, saygı ve tebessüm; barış, güvenlik ve huzur dolu yeni bir dünya düzeninin ön koşuludur.
*
Sonuç olarak; yeryüzünde; barış, güvenlik ve huzurun sağlanması amacıyla, Birleşmiş Milletler Teşkilatı ve Uluslararası Ceza Mahkemesi eşgüdümünde gerekli eğitim ve kültür faaliyetleri ile birlikte barış, güvenlik ve huzurun yerleştirilmesine yönelik olarak 208 ülke bazında gerekli “Disiplin, denetim ve hukuki düzenlemeler” ile “Yaptırım mekanizmaları” nın etkin yaklaşımlarla küresel hayata geçirilmesi büyük önem taşımaktadır.
*
Dünya sorunları; sosyokültürel, sosyopolitik ve sosyopsikolojik eksenlerde yoğunlaşan ekonomi, bilim ve teknoloji sarmalında somut ve soyut çözümlere kavuşturuldukça geometrik olarak giderek artmaktadır.
Ne var ki, sorunlar, çözüm için vardır.
Bir bilgenin dediği gibi, “Bir çocuk, bir öğretmen, bir kitap ve bir kalem dünyayı değiştirebilir.”
FACEBOOK YORUMLAR