DÜNYA NEREYE GİDİYOR?
Uluslararası basında, bilimsel ve akademik platformlarda, toplum ve siyaset bilimcilerinin araştırma, inceleme ve değerlendirmelerinde dünyanın öteki yüzü olarak gündeme gelen Orta Doğu ve Suriye vd. başlıca stratejik ve sıcak konu başlıkları dikkati çekmektedir.
Uluslararası siyaset denklemine giren, zengin enerji kaynaklarına sahip olan Orta Doğu Bölgesi, Suriye ve bu bağlamda dünyadaki 208 ülkenin kısa, orta ve uzun vadeli geleceğinde neler olacak?
*
Dünyanın son yarım yüzyıllık döneminde küresel hayata; drama, snlaşmazlık/karmaşa/çatışma ve gerginlik (stress) gibi etkenlerin yol açtığı olumsuz sonuçlar egemen olmuştur.
Bu nedenle bilge kişiler; siyaset biliminin temelini; öncelikle aile ve toplumdaki güzel ahlak, maneviyat, dürüstlük, samimiyet, adalet, vicdan ve vefa olarak tanımlamışlar ve kavramsallaştırmışlardır.
Ne var ki bu tanımlama ve kavramlaştırma, dünya tarihine ne ölçüde yansımıştır?
Burada ilk akla gelen Thomas More’un bir Ütopyası mı ( Utopia)?...
Bunun yanıtlarını, neden - sonuç ilişkileri içinde, tarih, toplum ve siyaset bilimcilerine bırakalım.
*
Bazı istatistiki verilere göre; dünyanın yedi kıtasında 8,4 milyara ulaşan toplam nüfusun yaklaşık % 95’inin(?) yeterli temel eğitim imkanlarından yoksun bulunmaktadır.
Düşük orandaki küresel eğitim, insanlığın başlıca kronik sorunlarında biri olarak gösterilmektedir.
*
Öte yandan yönetilemeyen yüksek teknoloji nedeniyle ortaya çıkan kutuplarda buzulların erimesi; iklim değişikliği ve küresel ısınma; kuraklık; Coronavirüs gibi salgın hastalıklarda yaygınlaşma; Uzak Doğu ülkelerindeki aşırı nüfus; çarpık ve dikey kentleşme; doğa tahribatı; atmosferde kirlenme; depremler; orman yangınları; sel baskınları; bazı göl ve ırmakların kuruması enerji sektörlerindeki sorunlar; su ve gıda sıkıntısı; ekili arazilerindeki daralma; üretim, iletim, dağıtım ve depolama maliyetlerinde artışlar; ithalat ve ihracat dengesizlikleri; askeri harcamalarda yükseliş; enflasyonist baskılar; bütçe açıkları; bazı ekonomilerde negatif büyüme oranları; ekonomik kriz; geciken toplumsal barış; küresel yoksulluk; suç oranlarında artış; bölgesel savaşlar; ülkeler arası trajik göçmen, mülteci ve sığınmacı hareketleri; uluslararası terörizm; küresel basın ve sosyal medyadaki dezenformasyon ekseninde demagojik ve manipülatif haberler dünya kamuoyu gündemine yerleşmiştir.
*
Bu tablo karşısında küresel ve bölgesel güçler, dünyanın şekillendirilmesine yönelik olarak, nasıl bir yol izleyecekler? Kutuplaşmış dünya düzeninde yeni planları ne olacak?
*
Bilindiği üzere, siyaset biliminde, sorunlar, çözüm için vardır. Ama önemli olan, teorilerin yanı sıra uygulamadır.
Bu nedenle, her biri farklı kültürlere sahip olan ülkelerde; küresel ve ideal bir kültür oluşturabilme hedefi doğrultusunda, tarihten gelen kronikleşmiş kültür çatışmalarını sonlandıp, yeterli ölçüde bilgelik ve tecrübeye dayalı geniş görüşlü (Vizyon sahibi) entelektüel görüşlere ihtiyaç olduğu bilimsel platformlarda vurgulanmaktadır.
Bu durumda yeni dünya düzeninin çok kutuplu sosyolojik, psikolojik ve siyaset sisteminin yeniden şekillendirilmesine yönelik olarak küresel ve bölgesel aktörler (BM, NATO, Şanghay İş Birliği Örgütü, Avrupa Birliği, Avrupa Konseyi, Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) , G-7, G-20, Orta Amerika Devletleri Örgütü, Arap Birliği, Afrika Birliği, İngiliz Uluslar Topluluğu (COMMONWEALTH), Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT). OECD, NORDİK Konseyi, ABD, Çin, Rusya, Hindistan, İran ve diğerleri) nasıl bir yol izleyecekler? Yeni planları neler olacak? Nasıl bir rol alacaklar?
İnsanlık; siyasetin çok dalgalı ve sonsuza giden okyanuslarında; soğuk veya sıcak savaş değil, yumuşama politikaları çerçevesinde güvenli bir liman keşfedebilecek midir?
Günümüzde yüksek teknoloji araştırmaları ile internet, robotik nesneler ve yapay zeka gibi teknoloji ürünlerinin gizemli sarmalına giren insanlık alemi ve küresel siyaset olgusu, yeni dünya düzeninin kod ve şifrelerini belirleyip uygulamaya yansıtacak mıdır?
Dünya kamuoyunun gündemindeki gerçekler nelerin habercisidir?
Sonuç olarak: Batı ve Doğu blokları arasında büyük savaş tehlikesini ortadan kaldırmak; mevcut bölgesel savaşları durdurmak; yönetim boşluklarına ve kaotik ortamlara neden olmamak; siyasi, ekonomik, kültürel ve teknolojik anlaşmalar ile birlikte yeni bir “Yumuşama politikası” nı hayata geçirmek amacıyla; Birleşmiş Milletler’in (BM) eşgüdümünde, uluslararası siyasetteki usul ve esasların etkin bir diplomasi yoluyla belirlenmesi ve etkin bir şekilde uygulamaya konulması gerekmektedir.
FACEBOOK YORUMLAR