DİJİTALLEŞEN DÜNYADA PARENTEZE ALINMIŞ ULUSLARARASI PARADİGMA
Bilim insanları ve bilgeler, dünya insanlığının; tarihsel süreçlerdeki ruhani yön ve boyutlar ekseninde yaşanan çıkışlı ve inişli bütün olaylarda kendisine yakışanları gerçekleştirdiğini; hayallerinden asla vazgeçmeyerek yeryüzünde varolma ve egemenlik kurma mücadelelerinin yanı sıra uzaya uzanan bilim ve teknolojide olağanüstü gelişmeler kaydettiğini belirtirler.
Bununla birlikte, dünya insanlığının; “İnsani gelişmişlik süreci”ni henüz tamamlayamadığı da ayrıca altı çizilerek vurgulanıyor.
Bu değerlendirme; Birleşmiş Milletler Teşkilatı (BM)-(United Nations-UN) tarafından dönemsel olarak yayımlanan “Dünya İnsanlığının Ortalama İnsani Gelişmişlik Endeks” raporlarında da açıkca görülmektedir.
*
Bilindiği üzere, dünyanın yedi kıtasında 208 devlet vardır. Dünya hayatındaki her şeyde olduğu gibi devlet yönetimlerinde de çeşitlilik hakimdir.
Çok kutuplu dünya düzeninde her ülke; küreselleşme akımına karşın, tarihsel alt yapı, coğrafi konum, geleneksel kültür ve sosyolojik olgudan gelen farklı bir yönetim biçimine sahiptir.
İlk Çağ’dan günümüze kadar geçen zamanda devlet yönetim modelleri hakkında Platon, Aristoteles, Montesquieu, Yusuf Has Hacib, Niccolò Machiavelli, Thomas Moore, Henry Kissinger, Daron Acemoğlu gibi toplum ve siyaset bilimi araştırmacılarınca çok sayıda bilimsel araştırma yapılmış ve devlet yönetimlerine ilişkin çok sayıda modeller kaleme alınmıştır.
Ne var ki ülkelerin tarihsel dönemleriyle sınırlı muhasebe kayıtları ve bilançoları, gözlerden uzak kütüphanelerin tozlu raflarında kalmıştır.
*
Bilindiği gibi: Dünya insanlığının öyküsü, başlangıcından beri hep dramatik ve trajik anlaşmazlıklar ve mücadeleler içinde geçmiştir.
Bu nedenle, on bin yıl içinde sayısız dünya devleti; büyük ölçüde ilim ve bilim, güzel ve doğru düşünme, konuşma ve davranma ile evrensel değerlerden yoksunluğun labirentindeki iyi ve kötü gün kareleriyle birlikte tasfiye olan hesaplara dönüşmüştür.
Bu konuda Arap kültüründe dünya hayatını özetleyen bir atasözü dikkat çekicidir : "La rahate fid dünya illâ fil âhire."
*
Son yüzyılda insanlık: Birinci ve İkinci Dünya Savaşı ile Soğuk Savaş’ın ardından; küresel salgınlar, bölgesel ve iç savaşlar, terör, ülkeler arası göçler, kronik hastalıklar, karmaşa, tarım arazilerinde azalma, çarpık kentleşme, ürkütücü kuraklık, deprem gibi doğal afetler, su ve gıda sıkıntısı, ekonomik kriz gibi olumsuzlukların yol açtığı stres, depresyon, melankoli ve travmaların etkisinde yıllarını geçirmiştir.
Günümüz insanlığı ise; ”Bilgi Çağı” ya da “Uzay Çağı” denkleminde dijitalleşme iklimi; bilinen ve bilinmeyen keskin yüksek teknolojiye bağımlı olarak internet, yapay zeka, robotik nesneler, basın, sosyal medya ve cep telefonlarının yönetimi altına girmiştir.
Daha da ötesi, sanat, edebiyat, müzik, felsefe, tiyatro ve opera gibi entelektüel kültür alanından uzaklaşmaya başlanmıştır.
Dünya insanlığı; bitmeyen toplumsal, ekonomik, fizyolojik ve psikolojik rahatsızlıklar bağlamından henüz kurtulmuş değildir.
*
Toplum ve siyaset bilimciler tarafından günümüze kadar birtakım devlet yönetim modelleri ortaya konulmuştur. Ancak bu sistemlerin çoğu tam anlamıyla hayata geçirilememiştir.
Öte yandan (BM-UN); tüm devlet yönetimlerine yönelik, insan hakları, demokrasi, hukukun üstünlüğü, özgürlükler, manevi, etik, vicdani ve evrensel değerleri kapsayan geniş tabanlı devlet modeline ilişkin standart bir ön çalışma da yapamamıştır.
Yeni dünya düzeninde insanlığın barış, huzur ve güvenliği başlıca stratejik gündem konusu hallne gelmiş bulunmaktadır.
Sonuç olarak: Bu konuda sosyolojik ve matematiksel sebep- netice ilişkilerine ilişkin somut verilere dayalı nihai görüş, yorum ve önerileri; uluslararası kamuoyuna dönük platformlardaki tarih, toplum ve siyaset bilimcilerine bırakmak yerinde olur.
FACEBOOK YORUMLAR