BİR ZAMANLAR MAZİYE BAK NE KADAR ŞENDİK
Dün akşamüstü, Ankara’da, Çankaya’dan Kavaklıdere’ye doğru yürürken, Atakule’nin hemen altındaki Botanik Park’a bakan bir kır kahvesi gözüme ilişti. “Tamam,” dedim, “Bir akşam vakti kahvesi zamanı.”
Kahvemi yudumlarken, yanımdaki masada tek başına oturan yaşlı bir bayan - sanki bir yerden tanışıyormuşuz gibi - yorgun ve hüzün dolu gözleriyle bakarak “Sizinle sohbet edebilir miyim? Ne olacak bu dünyanın hali?” diye sordu.
Önce şaşırdım. Daha sonra kendimi toplayarak: “ Güzel gönlünüze göre, her şey iyi olacak!” dedim.
Yaşlı bayan, hafif ve tatlı bir tebessümle: “Ben de bu umutla yaşıyorum, “ diye karşılık verdi ve çayından bir yudum daha alarak kendi dünyasının derinliklerine daldı.
Tam o sırada hafiften tatlı bir yağmur başlamıştı. Sonbahar gecesi mi, yoksa kış gecesi mi anlaşılmaz bir gece her yeri sarıp sarmalıyordu ve gökyüzünde birdenbire parlayan ay ışığının altında, yavaş yavaş şehrin bir masal dünyasını andıran sisli yamaçlarına iniyordu.
Kahvenin eski zaman radyosundan da, Müzeyyen Senar’ın okuduğu Hüzzam, “ Bir zamanlar maziye bak ne kadar şendik,” şarkısı duyuluyordu.
*
İnsanlar, yıllar geçtikçe, yalnızlık duygu ve düşünce ikliminde acı bir tad hissederler. Hatıralar paylaşılmak ister. Anne, baba, büyük anne, kardeşler, öğretmenler, yakınlar, komşular, arkadaşlar özlenir. Bahçeli aile evi özlenir. Hatıralar; saklandıkları köşelerden, tanıdık bir sokağın içinden, odaların kimsesiz ve tozlu raflarında sessizce duran siyah beyaz fotoğraflardan, imzalanmış kitaplardan, saklanmış eski mektuplardan, solmuş güllere yazılmış isimlerden ve gizem dolu sözcüklerden ortaya çıkarlar ve kaybolup uzaklaşırlar. Nerelere giderler kim bilir?
*
Dünyada her şey anlamlı ve değerlidir. Çok değerli bir varlık olarak yaratılan insan, değerler bağlamında yaratılmıştır : İnsani değerler (vicdan vb.), etik değerler (ahlak, iyi niyet, dürüstlük vb.), hukuksal değerler (gelenekler ve yasalar), evrensel değerler (gerçeğe saygı, sevgi, anlayış, eşitlik, insan onuru, adalet vb.), kültürel değerler, sanatsal değerler, edebi ve felsefi değerler...
Bu değerler, gönül zenginliğidirler. Bu değerlerle güzel düşünülür, güzel konuşulur, güzel davranış sergilenir; bilgeliğe, huzur ve mutluluğa ulaşılır.
*
Bunları düşünürken, yanımdaki masada oturan yaşlı bayanın uzaklaştığını gördüm. Seslenemedim.
Onunla sohbet etmeyi isterdim. Ama hayat böyle bir şey. Her an, başka bir farklı ana dönüşüyor. Bir nehire benzeyen hayat, böylece evrenin sonsuzluğuna akıp gidiyor.
İşte bugün de sona erdi. Bir gün, o yaşlı bayanı tekrar görürüm. Kahve sohbeti iyi gelir. Hayatın yaşanacak günleri insanlar için çoktur. Tabii ki oturulacak bir kahve bulunabilirse...
*
Kahvenin eski zaman radyosunda, Müzeyyen Senar’ın okuduğu Hüzzam şarkı tekrar çalıyordu : “ Bir zamanlar maziye bak ne kadar şendik.”
FACEBOOK YORUMLAR