BİLGİ VE YÜKSEK TEKNOLOJİ ÇAĞI
Dünya Gezegeni, on bini aşkın tarihsel süreçte, bütün yön ve boyutları içinde “İlk Çağ,” “Orta Çağ,” ve “Yeni Çağ” dönemlerini yaşamış; bilimsel platformlarda vurgulandığı gibi 2000 yılı ile başlayan yeni bin yıllık “Milenyum”da Bilgi ve Yüksek Teknoloji Çağı’na ayak basmış bulunmaktadır. Ancak, bu çağı, “Refah ve Mutluluk Çağı” yanı sıra “Bunalım Çağı” olarak da tanımlayan toplum bilimciler var.
Yazıya; “Bilgi ve Yüksek Teknoloji Çağı” bağlamında devam edelim.
*
Bir fikir vermek üzere, dünyanın günlük hayatına dahil olan bilgi ve yüksek teknolojide bazı ilklere bakalım : İlk kağıt M.Ö. 3500, ilk para M.Ö. 118 ve 687, llk yazı ve rakamlar M.Ö. 3200, ilk hesap makinası 1957; ilk telefon 1877; ilk bilgisayar ve internet 1642, 1671, 1694 ve 1972; ilk elektrik 1752, 1807, 1808; ilk radyo 1895; ilk televizyon 1952; ilk fotokopi makinası 1967; ilk robot 1970; ilk daktilo 1808; ilk uçak 1900; ilk anten 1906; ilk atom bombası 1911; ilk nükleer santral 1954; aya ilk gidiş 1969; ilk bilgisayar virüsü 1971; ilk bilgisayar faresi 1984...
*
İnsanlık, hep yeni bilgiler peşinde koşmakta ve bilgilere ulaştıkça bilinmeyenler giderek çoğalmaktadır.
Öyle görünüyor ki şimdi sıra; evrenin DNA’sının keşfedilmesine; atom enerjisinin serbest bırakılmasına; ağır hastalıkların tedavi edilmesine; kara, deniz ve hava taşıtlarının güneş enerjisi ile çalıştırılmasına, Ay ve Mars’tan sonra evrendeki gezegenler arasında uzay yolculuklarının başlamasına ve sonsuzluğun keşfedilecek gizemli köşelerinde yeni koloniler ve yaşamlar kurulmasına gelmiştir.
*
Burada, yine bilgi ve yüksek teknoloji konusuna dönelim ve günümüze
yansımalarına bakalım...
*
Evrensel ve sosyo-kültürel gerçeklik olarak; bilgi ve yüksek teknolojinin giriş kapısı, “Yeterli Küresel Eğitim Düzeyi”dir. Bu kapıyı açmak için herhangi bir ülkede ekonominin, bilimin ve teknolojinin gelişmiş olması beklenir. Ne var ki, dünya ülkelerinde çok az sayıda bilinen birkaç ülke toplumu ekonomi, bilim ve teknoloji alanında gelişmiştir. Söz konusu toplumlar, uluslararası basında yayımlanan haberlere göre, uzay boşluğunda gizemli ve bilinmeyen bağlantılar ve koloniler kurmaya başlamışlardır.
*
Yüksek teknoloji, hiç kuşkusuz, dünya insanlığına olumlu yönlerden çeşitli yararlar ve katkılar sağlaması bakımından çok faydalıdır.
Ne var ki; bu büyük fotoğrafta; yeterli ekonomi, bilim ve teknoloji düzeyine sahip olmayan toplumlar; başlangıçta bilim insanlarınca iyi niyetle üretilen yüksek teknoloji ürünlerinin (Elektrik, bilgisayar, internet, cep telefonu, yapay zeka, robotik makanizasyonlar vd.) teknik usulüne, küresel iklime ve doğaya aykırı kullanımında, çok sayıda bilgi kirliliği, kritik ve stratejik sorun, sosyo-politik olumsuzluk, sosyo-psikolojik bozukluk, beklenmeyen kazalar gibi olaylarla karşılaşılaşılabilmektedir. Dünya basını, bu konuya ilişkin sıcak haberlerle doludur.
Bilimsel platformlarda belirtildiği üzere, yüksek teknoloji ürünlerinin (Robotik/ yapay zekalı makinalar, uçaklar, uzay gemileri, diğer araçlar ve yeni silahlar vd.) belirli bir disiplin ve denetim altında insanlığın kadim kültürel dokusuna zarar vermeyecek şekilde uygun ve doğru biçimde üretilmesi ve kullanılmasına yönelik olarak uluslararası hukukta gerekli yasal düzenlemeler yapılması, dünya barış ve güvenliğini korumak amacıyla faaliyete geçirilen ve bu yıl 79.kuruluş yılını kutlayan Birleşmiş Milletler Teşkilatı (BM) gündeminde henüz büyük ölçekte yer bulamamıştır.
Bu nedenlerle, yüksek teknoloji ürünlerinin; insanlık alemine yakışır şekilde insani ve evrensel değerlerin ışığı altında, yasal disiplin ve denetim içinde üretilmesi ve kullanılması amacıyla; küresel ABD, Çin, Rusya, NATO, Şanghay İş Birliği Örgütü, Avrupa Birliği (AB), Avrupa Konseyi, Türk Devletleri Teşkilatı (TDT), BRICS Ekonomik Birliği, Dünya Sağlık Örgütü, G-7, G-20, Orta Amerika Devletleri Örgütü, Arap Birliği, Afrika Birliği, İngiliz Uluslar Topluluğu (COMMONWEALTH), Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT), OECD, NORDİK Konseyi, Dünya Bankası, İMF ve diğer küresel aktörler ile bölgesel güçler tarafından sevgi, nezaket, saygı, birlik ve beraberlik anlayışı çerçevesinde girişimlerde bulunulmasının ve bu alanda etkin bir “Küresel Uygulamalı Eğitim” sürecinin başlatılmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
FACEBOOK YORUMLAR