ANKARA’ DAN UZAKTA BİR KAHVE SOHBETİ
“Bir fincan kahvesinin kırk yıllık hatırı vardır,” derler.
Geçenlerde İzmir’e gittim. Alsancak’ta bütün sahil kıyısını dolaştım. Vaktiyle buralar denizdi.
Pasaport’taki sabahçı kahvesinde simit eşliğinde güzel bir çay içtim.
İzmir Uluslararası Fuarı’ na uğradım.
Palmiyelerin yanından önce Basmane, daha sonra Konak Vapur İskelesi’ ne doğru yürüdüm.
Bir zamanların saat kulesi yerinde duruyordu.
Uzakta Eşrefpaşa görünüyordu. Sahil boyunca da Hatay...
Yolcu vapuruyla Karşıyaka İskelesi’ ne varınca içim şöyle okkalı acı bir kahve çekti.
Karşıdaki Öğretmenevi Lokali’ nde bir masaya oturdum.
Hava bozbulanıktı. Yağmur yağdı yağacak.
Denize baktım. Deniz, kıvırcık saçlı küçük bir deniz kızına İyonya masallarını anlatıyordu sanki.
Çocukluk günlerimde her yaz buraya gelir balık tutardım. Yandaki sokaktaki muhallebecide oturur limomata eşliğinde keşkül ısmarlardım.
O zamanı, bir de şu anda nehir gibi akıp giden zamanı düşündüm: Gün, hafta, ay ve yıl gibi zaman dilimleri olmasaydı, bu hayat acaba nasıl olurdu?
Böyle yapayalnız, akşam vakti, üstelik yağmur altında kahve içilir mi? Elbette içilir, dedim.
Garsona kahve söyledim. Ne var ki, bu kahvenin adı “sohbet kahvesi” değil, “yalnızlık kahvesi” oldu.
Gece Karşıyaka’yı bir masal dünyasına çekip örterken, kentin denize açılan sokaklarındaki bir kahveden Dario Moreno’nun "Canım Güzel Şehir İzmir" şarkısı duyuluyordu.
Tam o sırada İmbat Rüzgarı yükseldi. Bulutları dostça okşadı, yağmur dindi.
Karşıyaka’nın gizem dolu sokaklarının yakınlarımla dolu hatıraları, bana biraz sevinç biraz mutluluk biraz hüzün duyguları yükledi.
Bir taksi çevirdim.. Şoföre “Mavişehir, Ege Park” dedim.
Mavişehir ışıklar içindeydi. Havalanı otobüsü kalkmak üzereydi.
*
Ankara’da yaşayan bir insan hep denizi, dağları, vadileri, gölleri, ırmakları, ekili toprakları, ovaları, kırları, yağmurları, karları ve çocukluk dönemini özler.
Ama artık özlemin eski tadı kalmadı.
Otobüs hareket edince bunları düşündüm.
*
Ankara uçağına tam zamanında yetiştim.
Yıllar geçtikçe, kahve sohbetleri azalıyor. Kahve sohbeti yapacak temiz yürekli insanlar da azalıyor.
Günlük yaşamı, cep telefonları, yapay zeka ve robotik nesneler kaplıyor.
*
Bu sözcükler, yine de, bir bakıma bir kahve sohbeti oldu sayılır.
Ne yapalım, bu uzay çağında bizim kahve sohbeti anlayışımız artık böyle.
Önder Gürcan
FACEBOOK YORUMLAR