ANKARA’DA BİR AKŞAM ÇAYI SOHBETİ
Ankara’da bir Kış günü.
Bugün “Akşam Çayı” na davetliyim. Manisa Lisesi’nden arkadaşım olan bir akademisyenden mesaj aldım: “Bu akşam ailece çaya bekliyoruz.”
İlk önce Ankara’nın kalbi olan Kızılay’a indim. Geçmişteki günler gibi içimden yağmur altında uzaklara yürümek geldi: Kavaklıdere, Gaziosmanpaşa, Kırkkonaklar ve Ankara’nın sisli yamaçları. Fakat bu defa yağmur yok.
Vaktiyle buralarda üzüm bağları varmış. Her yıl “Bağbozumu Şenlikleri” yapılırmış. “Ankara’nın bağları da büklüm büklüm yolları” türküsü çalınırmış.
*
Yolda yürürken, Ankara hatıraları, gizlendikleri beyaz fotoğraflardan çıkarak garip bir labirentin girdaplarında kareler oluşturuyordu.
Eski bakkal - eski fırın - eski kasap - eski kahve - eski kunduracı - eski berber kaybolup bir yerlere gitmişti.
Geçmişin kökleri kalmamıştı. Zamanın rüzgarları, izleri bile silmişti.
Caddelerde tanıdık bir yüz bile göremedim.
Mahalle girişindeki Osmanlı yadigarı dost çeşmeye baktım. Sonra yüzümü yıkayarak çevreyi ve şehrin yukarısını seyrettim. Elmadağ ve Gölbaşı’nı görünce, Manisa’nın Spil Dağı ile Marmara Gölü’nü düşündüm.
*
Arkadaşım ve ailesi ile birlikte “Akşam Çayı” masasına oturunca, kendimi, yine Manisa’da, çocukluk mahallem Ulucami’deki güleryüzlü hatırnaz komşularımın yanında hissettim.
Sohbet etmek güzel şeydir. Söz sözü açar. Duygu ve düşünceler de, duygu ve düşünceleri davet eder....
*
Evin, yüzlerce kitap ile süslenmiş yemek odasının verandasından, birkaç ağaç, bitki ve çiçekle kaplı bahçesine bakıp çaylarımızı yudumlarken, bilge arkadaşım sohbeti açtı:
-“Dünyanın geleceğini nasıl görüyorsun?”
“Bu soruyu yanıtlamak için ilk önce dünya tarihini bilmek ve analiz etmek gerekir. Günümüz dünyasının kıtalarındaki güncel olaylar, bütün yönleriyle basında açıkca yer alıyor. Ben tarih bilimci, toplum bilimci veya siyaset bilimci değilim. Kahin de değiliz. Değerlendirmeleri, onlar yeri geldikçe yaparlar. Bilim insanlarının araştırmalarını ve makalelerini okuyorum. Ne diyebilirim ki?”
“Dünya tarihi konusunda yeterli bilgi edinilmeden bir fikir oluşmaz. Bir felsefi görüş de ortaya konulamaz.”
“Adem ile Havva ve ilk oğulları olan Habil ile Kabil ile başlayan dünya hayatı, günümüze kadar inişli ve çıkışlı sayısız olaylara sahne oldu. Dünyanın yedi kıtasındaki kültürler ve uygarlıklar geçici hayatlar içinden geldi geçti. Şimdi dünya, henüz adı konulmamış bir bilgi ve yüksek teknoloji çağına ayak bastı. Buna ‘Uzay Çağı’ diyenler çok. İnsanoğlu artık uzayda koloniler kurmaya başladı.”
-“Dünyada uygarlık tektir. Kültürler ise çeşitlidir. İnsanlar, bu dünyaya her defasında sıfır bilgi ile geliyorlar. Yedi kıtada yaşayan insanların duyguları, düşünceleri, alışkanlıkları, davranışları, söyledikleri ve değerleri, o insanların bulundukları ülkelerin, diğer ülkelerden farklı olan geleneksel kültürlerini oluşturuyor. Ancak insanlar, genetik ve eğitim yapılarına göre de kendilerini, zamanın değişen ve gelişen koşullarına göre yeniden yapılandırarak belirli bir bilgi yapısına sahip oluyorlar. Dünyadaki bütün olaylar da, yazboz şekil ve konum değiştirerek bir bakıma aynı doğrultuda devam ediyor. Tarihçiler, “Tarih tekerrürden ibarettir,” derler. Bu söz, bir bakıma dünyanın değişmez gerçeğini yansıtıyor.
-“Nostradamus'un insanı şaşırtan kehanetleri var.”
-“Yeni dünya düzeninin yol haritasında devam eden Rusya-Ukrayna Savaşı, küresel aktörler arası uyumsuzluk, Latin Amerika, Orta Doğu, Doğu Asya, Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyi sorunları, küresel eğitim noksanlığı, suç oranlarında artış, ekonomik kriz, küresel korona salgını, kronik hastalıklar, entelektüel kültürde duraklama, tarım arazilerinde azalma, çarpık kentleşme, enerji krizi, devlet yönetimlerindeki farklılıklar, İran ve Afganistan’da kadınların direnişi, bölgesel ihtilaflar, terör, ülkeler ve kıtalararası göçler, kültürel çatışmalar ve diğer güncel konular dünya insanlığını etkiliyor.”
-“Dünya, gelecek yüzyılda, bilinmeyen veya açıklanmayan bir yüksek teknolojiye yönelik internet, yapay zeka, robotik nesneler, cep telefonları, uzay teknolojisi, uzay araçları, gezegenlerde kurulan koloniler, evrenin keşfi araştırmaları, küresel ısınma, iklim değişikliği, ürkütücü kuraklık, su ve gıda sorunları gibi faktörlere bağlı olarak şekillenecek tezi ileri sürülüyor. Kim bilir?”
-“Dünya tarihi, bütün yönleriyle ibret alınacak olaylar bağlamında gözler önündedir.”
-“Tarih hep mücadelelerle dolu ama bu mücadeleler neyin mücadelesidir?
-“Gelinen bu nokta, insanlık tarihini yeniden okumak ve tarihten gerekli dersleri yeniden çıkarmak zamanıdır.”
-“Dünya tarihi okunmazsa ve bilinmezse gelecek nasıl inşa edilir?”
-“Tarihteki bilge liderlerin öğretileri hayata geçirilmiş midir?”
-“Birleşmiş Milletler Teşkilatı (BM) raporlarında, dünya insanlığının ‘insani gelişmişlik seviyesi” dönemsel olarak yayımlanmaktadır.”
-“Uluslararası hukuka göre: Dünya barışını, güvenliğini sağlamak ve sürekli olarak korumak; ülkeler arasında ekonomik, toplumsal ve kültürel bir iş birliği sağlamak amacıyla kurulmuş olan, 193 ülkenin üye olduğu BM ile 15 ülkenin üye olduğu BM Güvenlik Konseyi söz konusu zorlu yükümlülüklerini ne ölçüde gerçekleştirebilmektedir?”
...
*
Ne var ki biraz da günlük hayattan söz etmek faydalıdır. Güzel şeyler düşünmek, güzel şeyler söylemek ve güzel işler yapmak gerek. Dünya insanlığına bu yakışır.
Sohbete, hayatın görünmeyen masum küçük renkleri ve güzelliklerinden söz açarak devam ediyoruz:
Konuşmayı : Temiz yürekli insanlar - manevi duygu ve düşünceler - sanat, edebiyat, sinema, tiyatro, opera, müzik ve spor - mavi gökyüzü, okyanuslar - dağlar - vadiler - ovalar - ormanlar - göller - Irmaklar - tarım alanları - bitkiler - dost hayvanlar - sayısız canlı varlıklar - bir merhaba, bir sevgi ve saygı sözcüğü - bir şarkı - bir şiir üzerine sürdürüyoruz.
Evin dış duvarlarına sımsıkı dolanan hanımeli ve balkondaki vazosu içinde ilk tomurcuğunu veren çiçek dikkatimizi çekiyor.
Ankara’nın yamaçlarındaki akşam sisi, sohbete postmodern bir sohbet katarak hızla yayılıyor; sevgi dolu bir tebessümle insanların yüzlerini okşuyor; güzel sözler mırıldanıyor; kendi yörüngesinden bir yol bulup, sessizce, Manisa Ovası’na uzanıyor; oradan da ıslık çalarak bilinmeyen sonsuzluğa karışıyor sanki..
*
FACEBOOK YORUMLAR