YUNUS EMRE’NİN ŞEHİRLERİ: EMRE SULTANDAKİ YUNUS EMRE
Yunus Emre’nin şehirleri denildiğinde aklımıza ilk gelen Sarıköy, Karaman, Nallıhan ve Kula Emre Sultan gibi merkezlerdir.
Yunus’un şiiri ve sesi Türkistan’dan gelen Hoca Ahmet Yesevî’nin ışığını çağrıştırır. Bu senin Türklerin İslam’la kaynaştığı ilk dönemde hoca Ahmet Yesevi’nin Türkçe sözleri, hikmetlerine düşünmüş ve öyle yaşamıştır.
Yunus Emre’nin yaşadığı çağda da Anadolu Türkünün kalbi de Yunusla atmıştır denilebilir. Türkistan’dan Hoca Ahmet Yesevî’nin gönderdi ateş Yunusla Anadolu’da tekrar harlanmış, Türkçeyle insanların kalbine dolmuş ve milletimiz Yunus’u kendilerinden birisi olarak görmüşlerdir.
Anadolu insanı Yunus’un şiirleri ile adeta iman tazelemiş ve yüzyıllarca sözlü kültürün taşıyıcılığın yapagelmişlerdir.
Yunus Emre’nin yaşadığı dönem bir yandan Moğollara diğer yandan Haçlılar ve Bizans’a karşı verilen dış mücadelelerle öte yandan da Selçuklu devletinin tat kavgalarıyla geçen dönem olarak bilinir. Bu dönemde 1240 yılıyla başlayan Babai Türkmen İsyanı her ne kadar farklı yerlere çekilmek isterse de Anadolu’da Selçuklulara karşı bir Türk isyanıdır. Selçukluların isyana karşı başvurduğu yöntemler Anadolu Türklerinin bir bölümünü devlete karşı küstürmüşüm ve devlete olan bağlarını zayıflatmış görünmektedir. Bu süreçte Batı Anadolu’ya gelenler Ömer Lütfi Berkan’ın ifadesiyle Kolonizatör Türk Dervişleridir.
Yunus Emre şiirlerinde Barak Baba, Sarı Saltuk ve Tapduk Emre ile olan bağı ve aldığı nasip açıkça ortaya konmuştur. Yunus’un silsilesinin de bu sayede ortaya çıktığı görülmektedir. Yunus Emre şiirlerinde Taptuk Emre’nin dizinin dibinde eğitim gördüğünü ve aynı kültürden beslendiğini açıkça anlatmaktadır.
Yunus Emre genellikle şair ve mutasavvıf kişiliği ile ön plana çıkarılagelmiştir. Yunus’un şairlik ve mutasavvıftık özelliklerinin yanı sıra çokça ön plana çıkarılmayan bir başka yönü de siyasi yönüdür.
Bize göre Yunus Emre bir yandan Fütüvvet Teşkilatının kendisine verdiği görevleri yerine getirmek amacıyla Anadolu’yu dolaşmış bir yandan Kafkaslar Azerbaycan Suriye topraklarına kadar gitmiş ve gittiği yerlerde Anadolu Türk insanının anlayacağı arı Türkçe ile halkın derdine derman, gönlüne tercüman olmuştur. Yunus bir yandan şiirler söylemiş bir yandan milli bilinci diri tutmak amacıyla insanları aşka, mücadeleye çağırmıştır.
Türkistan’da Hoca Ahmet Yesevî’nin Türkler üzerinde Türkçe söyleyerek İslam’la olan bağlarını güçlendirmesi gibi Yunus Emre de Anadolu Türklüğünü milli birlik ve beraberliğini güçlendirmek amacıyla Türkçeyi adeta ilahileştirmiş ve insanların gönlündeki imanın tekrar harlamasına yardımcı olmuştur.
Kula Emre Köyündeki Tapduk emre Türbesi ve Yunus Emre’nin Mezarı
Yunus’un Anadolu, Suriye, Kafkaslar coğrafyalarını dolaşması ve insanların Yunusla tekrar kendisini bulması ve Yunus’un mısralarıyla imanlarını tazelemesi Yunus’un halkın kalbinde, zihninde ölümsüzleşmesinin sebeplerinden sayılabilir.
Yunus Emre’nin mezar ve makamları üzerinde yapılmış çalışmalar mevcuttur. Ancak bu çalışmalar Tapduk Emre ve Yunus Emre’nin mezarlarının nerede olduğunu kesinleştirebilmiş çalışmalar değildir.
Yunus Emre’nin mezar ya da makamlarının bulunduğu yerler arasında Eskişehir-Sarıköy, Karaman, Aksaray, Bursa, Ordu- Ünye, Erzurum, Keçiborlu, Uluborlu, Gönen, Eğirdir, Sivas- Hafik, Konya-Doğanşehir, İzmir-Tire ve Manisa- Kula- Emre köyleri bilinmektedir.
Yunus’un makam ve mezarları ile ilgili şimdiye kadar yapılan çalışmaların Bursalı Mehmet Tahir’in bizzat ziyaret etmesiyle 1907’ye kadar gerilere gittiğini söylemek mümkündür daha sonra Fuat Köprülü ile popüler hale gelen Yunus Emre’nin mezar yerlerine dair çalışmalar Abdülbaki Gölpınarlı, Rıza Tevfik, Burhan Ümit Toprak, İsmail Hami Danişment, İbrahim Hakkı Konyalı, Cahit Öztelli, Çağatay Uluçay gibi değerli araştırmacıların eserleri ile daha da popüler hale gelmiş ve Yunus Emre’nin mezarının nerede olduğuna dair çalışmalar artmıştır.
Fuat Köprülünün 1918’de yazdığı ‘Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar’ kitabı ile Yunus Emre Türk Edebiyatındaki haklı yerini almaya başlamıştır.
Yunus Emre’nin makam ve mezarları ile ilgili çalışmalardan elimizde bulunan son eser Mustafa Özçelik’in ‘Yunus Emre’nin Şehirleri[2]’ kitabıdır. Mustafa Özçelik Yunus Emre üzerine yaptığı çalışmalarıyla tanınan velut bir yazarımızdır. Hayatını Yunus Emre’ye adamış bir şahsiyettir.
Mustafa Özçelik yakından tanıdığım değerli araştırmacılarımızdandır. 2021 Haziran ayında yayınlanan ‘Yunus Emre’nin İzinde’[3] çalışmamızın son okumasını yaparak yayınlanması konusundaki teşvikleri bizlere önemli katkılar sağlamış değerli bir yazar ve gönül insanıdır.
Naci Yengin, (2021) Yunus Emre’nin İzinde, Ihlamur Kitap, İstanbul
Mustafa Özçelik’in ‘Yunus Emre’nin Şehirleri’ kitabında Yunus Emre’nin makam ve mezarlarının bulunduğu iddia edilen yerlerle ilgili değerlendirmeleri bulunmaktadır.
Bu yazımızda öncelikle kendi çalışmamızın da ana konusu olan Yunus Emre ve hocası Tapduk Emre’nin mezar ve türbesinin bulunduğuna inandığımız Kula Emre Köyüne dair Mustafa Özçelik’in kitabında yer verdiği yazısı üzerinde duracağız.
Mustafa Özçelik kitabına ‘Yunus’u Şehirlerinde Aramak’ başlığıyla Yunus Emre üzerine genel bilgiler vererek giriş yapmaktadır.
Mustafa Özçelik’in bahsini ettiği Yunus’un mezarının bulunduğu iddia edilen şehirlerden birisi de 101. sayfada bahsedilen mezar Manisa- Kula Emre Köyündeki Tapduk Emre Türbesi ve Yunus Emre mezarıdır.
‘Manisa’daki Yunus Emre’ başlığıyla ele alınan yazı Kula Emre Sultan Köyündeki Yunus Emre Türbesi üzerine yapılan çalışmalar hakkında kısa bilgiler verilmektedir. Özçelik öncelikle Kula Emre Sultan Köyünde türbesi bulunan Taptuk Emre ve Yunus Emre ile ilgili şimdiye kadar yapılan çalışmaları ön plana çıkarmış ve 1940 sonrası Çağatay Uluçay’ın ortaya koyduğu Yunus Emre’nin Kula Emre Köyündeki mezarı ile ilgili ‘Yunus Emre’nin Mezarı’[4] kitabına değinmiştir. Yazar daha sonra Fuat Köprülü’nün ‘Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar’ kitabında bahsedilen Kula Emre Köyündeki Yunus Emre’nin mezarı ile ilgili bilgiler ve 1907 yılında bizzat Kula Emre Köyüne gelerek türbe hakkında bilgiler veren Bursalı Mehmet Tahir Bey’in verdiği bilgileri kısmen değinmiş, daha sonra Yunus Emre’nin yattığını iddia ettiği mezarın Yunus Emre’ye ait olup olamayacağı konusunda değişik araştırmalardan bilgiler aktararak yazısını zenginleştirmiştir.
Yaptığımız araştırmalar sonucunda ortaya çıkan ‘Yunus Emre’nin İzinde’ kitabımızda da belirtildiği gibi Kula Emre köyünde bulunan mezarın Yunus Emre’ye ait olup olmadığı tartışması Fuat Köprülü’den itibaren devam etmektedir. Fuat Köprülüden sonra yazarların çoğunluğu Fuat Köprülü’nün etkisi ile olsa gerek söz birliği etmişçesine Kula Emre’de bulunan mezarın Yunus Emre’ye, türbenin ise Tapduk Emre’ye ait olmadığı konusunda değişik görüşler ileri sürmüşlerdir. Faruk Kadri Timurtaş’ın ‘Yunus Emre Divanı’nda bu durum açıkça belirtilmektedir. Ancak yapılan araştırmalarda gözlerden ve dikkatlerden kaçan en önemli hususun Yunus Emre, Said Emre[5], Aliğim Emre, Ömer Emre gibi aynı dönemde Tapduk Emre’nin tekkesinde yetişen şahsiyetlerle Yunus Emre’nin aynı kişi olabileceği yanılgısıdır. Tartışma götürmeyecek şekilde ortaya çıkmıştır ki söz konusu şahsiyetlerin farklı bölgelerde mezarları bulunmakta ve farklı kişiler olduğu bilinmektedir.
Çağatay M. Uluçay, İsmail Tosun, Merdan Dinçtürk, Macit Aray, Mustafa Alkan, Ali Duymaz gibi akademisyen ve yazarların yaptığı çalışmalar ve en son ‘Yunus Emre’nin İzinde’ çalışması ile ortaya konulmuştur ki Yunus Emre’yi aramak ve mezarının nerede olduğunu anlamak için hocası Taptuk Emre’nin mezarının nerede olduğunu bilmemiz gerekmektedir. Zira Yunus Emre vasiyet sözü gibi ‘Ko beni yatayım şeyh işinde/ Dönmezem şeyhinden ya ne döneyim’ diyerek Taptuk Emre’nin türbesinin kapısının önüne gömülmek istediğini ve bu talebin Türklerin kadim geleneği olan eşik kültürüne uygun olduğu ortaya koymaktadır.
Yunus Emre’nin şiir ve menkıbelerinden yola çıkarak ifade edilecek olursa Yunus Emre yıllarca kendisine verilen görevi yerine getirmiş Anadolu’yu, Yukarı İlleri Kamuyu, Şam’ı dolaşmış ve tekrar hocasının yanına tekkeye dönmüştür. Bu bilgiler gerek menkıbelerde gerekse kaynaklarda mevcuttur. Balıkesir Üniversitesinden Prof. Dr. Ali Duymaz’ın yayınladığı makale ile Yunus Emre’nin hocası Taptuk Emre’nin dizinin dibinde yattığını ve buna en uygun yerin Kula Emre Köyü olduğuna dair bilgiler delilleriyle ve eşik kültürü anlayışından yola çıkılarak ortaya koymuştur.[6]
Yaptığımız çalışmalar sonucu Yunus Emre’nin mezarının hocasının mezarının yanında olması gerektiğine dair kanaatler daha da güçlenmiştir. Bu kanaat Yunus Emre’yle Taptuk Emre’nin aynı mekânları paylaşması gerektiğini de hatırlatmaktadır. Öyle ki Yunus Emre, Aliğim Emre, Ömer Emre ve Sait Emre gibi Yunus Emre ile aynı dönemde Taptuk Emre’nin öğrencileri olan bu şahsiyetler Tapduk Emre’nin ölümünden sonra farklı bölgelerde, köylerde tekke ve zaviyelerini kurmuşlardır.
Yunus Emre Anadolu, Azerbaycan, Şam civarında kendisine verilen görevini hakkıyla yerine getirip Taptuk Emre’nin tekkesine geri dönmüş ve Taptuk Emre’nin vefatından sonra tekkenin başına geçerek faaliyetlerine devam etmiştir.
Bize göre Taptuk Emre’nin döneminde yaşanan siyasi çalkantıları altında faaliyetlerine ara vermeden devam edebileceği en elverişli ortamın Batı Anadolu coğrafyası olduğu anlaşılmaktadır. Batı Anadolu coğrafyası o dönemde önceleri Germiyan Beyliği’ne bağlı olan Kula Emre Köyü daha sonra Saruhan Beyliği’ne bağlanmıştır.
Emre Köyü Taptuk Emre’den isim alarak bugünlere kadar gelebilmiş 1200 yıllarda kurulduğu kuvvetle muhtemel köylülerimizden birisidir. Tapduk Emre’nin vefatından sonra Yunus Emre aynı köyde tekkenin ve dergâhın başında geçmiş Sait Emre, Ömer Emre, Ömer Emre, Aliğim Emre gibi şahsiyetler farklı bölgelerde tekkeler ve zaviyeler kurarak hizmetlerini sürdürmüştür.
İncelenecek olursa bahsettiğimiz şahsiyetlerin Yunus Emre’den farklı şahsiyetler olduğu, mezarlarının farklı bölgelerde bulunduğu anlaşılacaktır. Araştırmalar ve tanıkların şahitliği ile Kula Emre Köyünde yatan şahsiyetin Yunus Emre olduğu ve bahsedilen diğer şahsiyetlerin farklı yerleşim yerlerinde bulunduğu ve bilindiği ortaya konmuştur.
Özçelik’in ‘Yunus Emre’nin Şehirleri’ eserinde Kula Emre Köyünde yatan Taptuk Emre ve Yunus Emre türbesi ile ilgili kısmen verilen bilgiler ve konuyla ilgili yayınlanmış kitaplara da atıf yapıyor olması son derece önemli ve takdire şayandır.
Mustafa Özçelik’in Yunus Emre’nin mezarı ve Kula Emre köyü ile ilgili verdiği bilgiler okuyucuyu derinlemesine araştırma yapmaya teşvik edecek niteliktedir.
Özçelik, 2021 yılına kadar Kula Emre ile ilgili yazılan kitap ve makalelerden yola çıkarak Kula Emre köyündeki Yunus Emre etrafında oluşan gelenek, görenek, ilahiler ve Yunus Emre etkinlikleri gibi yörenin bazı hususiyetleri; türbenin şekli gibi konular üzerinde durmuş, Kula Emre Köyünde yatan şahsiyetin kim olabileceğine dair net bir değerlendirmede bulunmamıştır.
Hayatını Yunus Emre’ye hasreden Mustafa Özçelik Beyin ‘Yunus Emre’nin Şehirleri’ çalışması alanında önemli bir çalışmadır.
Yunus Emre’nin mezarının nerede olduğuna dair çalışmaların Yunus Emre’yi somutlaştırma, gönüllerdeki Yunus Emre sevgisi ve ilahi aşkını yok etme ve hatta Yunus Emre’yi öldürme risklerini de bünyesinde barındırdığını da akıldan çıkarmamak gerekir.
Bizce Yunus Emre’nin mezarının nerede olduğunu değil, Yunus sevgisinin, düşüncesinin gönüllere nakşedilmesidir. Yunus’un ‘Bana seni gerek seni’ düşüncesinin yaygınlaşması; birlik ve beraberliğin güçlenmesi, aşkın yücelmesi adına Yunus Emre’nin mezar ya da makamlarının bulunduğunu her köy, kasaba, şehir ve yörenin Yunus Emre ile ilgili ortak çalışmalara imza atması en büyük temennimizdir.
[1] Tarihçi-Yazar, [email protected], twitter: @YenginNaci
[2] Özçelik, Mustafa (2021) Yunus Emre’nin Şehirleri, Muhit Kitap, İstanbul
[3] Yengin, Naci (2021) Yunus Emre’nin İzinde, Ihlamur Kitap, İstanbul
[4] Uluçay,M. Çağatay (1943) Yunus’un Mezarı, Manisa Halkevi Yayınları, Sayı: 10, Gediz Basımevi, Manisa
[5] Alkan, Mustafa (2021 ) Said Emre, Net Kitap Yayıncılık, Ankara
[6] Duymaz, Ali (2017) “Eşik Kültü ve Tapduk’un Eşiğinde Yunus Emre”, Yunus Emre Belediyesi III. Uluslararası Yunus Emre Sempozyumu 19-21 Ekim 2017, Manisa; ayrıca bak. Duymaz, A. (2019). EŞİK KÜLTÜ VE TAPTUK’UN EŞİĞİNDEKİ YUNUS EMRE. Akademik Kaynak, 5 (10-11), 1-19. Retrieved from https://dergipark.org.tr/tr/pub/akad/issue/51615/669650 16 Mart 2022 tarihli internet kaydı.
FACEBOOK YORUMLAR