YOL VE YOLCU
Naci YENGİN
editö[email protected]
Egenin şimdilerde küçük ancak bir dönem Osmanlıyı yönetmiş Şehzade Şehrinden Güneyin Gazi Şehrine doğru yola revan olduk.
Yol ve yolculuk ile ilgili çıkınımızda ne var ne yok göreceğiz saatlerce süren yolculuğumuz esnasında.
Yolculuklar cümleleri kırabilir, cümleler gönülleri. Yolculuklar ifadeleri yarım yamalak bırakabilir. Yolculuk ruhu yorabilir, yola revan olanları kendine alabilir. Yola revan olan yola ram olmadan edemez bir süre, aksi halde yolculuk bitmez bir çileye dönüşebilir.
Aklımdan kapağı açılmamış bir kitap kalınlığında cümleler geçiyor. Uzun yola çıkmaya hüküm giymiş insanlara dair cümlelerimin arasına düşen göz bebekleri, sabır ve kahır yüklü satırlardan haber sorabilirim diyorum... Ey yolcu nereye böyle?
Yolcular hep şunu bekler, murat ederler: Yanlarında oturan insanlar fazla kilolu olmasın! Olmasın ki yolculuk rahat geçsin. Bir de horlamasın! Eğer yanınızdaki yolcu fala kiloluysa ve horluyorsa o zaman yapılacak tek şey İranlı yazar Ali Şeriati’ den ödünç alacağınız cümlelere sığınmanızdır. “Onlar elbiselerine sığmayacak kadar şişmanlarken, ben içim içime sığmayacak kadar âşık oldum.”
Zira yolculuk bir aşka kavuşma arzusudur bir bakıma. Sevgilinin kollarına atılma anını bir kez daha doya doya yaşama arzusudur!
Sevgililer sevgilisine kavuşmak için hicaza giden de bir yolcudur. Bir şehre kavuşmak, bir sırdaş, bir dosta, bir beldeye veya bir sineye kavuşmaktır yolculuğu doyumsuz kılan heyecan!
Yolculuklar bazen tespih taneleri gibidir. Tespihin imamesi düşerse şirazeden çıkabilir düşünceler! Düşüncelerin şirazeden çıkması zoraki yapılan yolculukların eseri olsa gerektir.
Yolculuğun ilk adımlarını atıyorum. Şehzade şehrin Turgutlu otogarına… Oradan da Güneyin Gazi Şehrine doğru… Yol uzun düşünceler diri, adımlar kavidir yolculuğa başladığınız ilk anlarda. Ancak başlamak kadar bitirmek te önemlidir yolculuklarda… Yolculuğun son istasyonunda dizlerinizde fer kalmazsa menzile varmanız ve menzilde sizi bekleyenlere ulaşmanız güçleşebilir.
Tren istasyonları, tramvaylar ve otobüs garlarından kalkan akşam 20.15 tarifelerinin yolcuları bazen şimendifer bazen de muavinin sesiyle uyanır. hareket saati gelmiştir. Yolcular hazroldadır. Kalbinin sesini dinlemektedir. Saçları gümrah hafif rüzgarda dalgalanmaktadır. Duraklarda öbek öbek bekleşenler çantalarına konulmuş yol azıklarıyla gidilecek yerlere doğru ağır ağır lastik seslerine doğru meyillenmektedir.
Geceler zifiri karanlık olabilir, gaz lambasının gazı bitebilir, ışığınız fersiz olabilir diye şimdiden yola dair azığımı çıkınıma koyarak sizlere emanet ediyorum dostlar!
Mümkün değil yolun yolcuya verdiği duyguları yazmak ancak lastiğin titreşimleri arasında sıkışan düşünceleri toparlayamama endişesidir yazdıran duydu bunu bilsin insanlar...
Biraz sonra muavin bağıracak “aşağıda yolcu kalmasın" ve yolcu yerinden kalkacak on altı saatlik seferine başlayacak...
Yola çıkmaya görün sonucun ne olacağını kestirmeniz sizin elinizde değildir. yolculuğa başlamak ve yola çıkmak sizin elinizdeyken yolun sonuna varmak Mevla’dandır. Mevla yol ve yolcu arasında derin ruhları da yaratarak yol insanlarını bu ruhlardan üflemiş olsa gerektir! Yolun başından sonuna kadar yapılması gereken tek şey sabırdır sanırım…
Yol uzun, yollar kıvrımlı ve zaman geçmek bilmeyen bir ömür törpüsüdür. Hele bir de yol kabusu olanlar var ya onlar için tam bir kendine dönüş, iç aleme yönelme, durup düşünme ve kendini dinleme anlarıdır yolculuklar. Ancak bu bazen ters de tepebilir. Yol ve yolculuk bazı insanlar üzerinde öyle etkiler bırakır ki yolculuğun bitiminde kendisinin bile hayret edeceği şekle gelebilir insanlar!
Uzun yola çıkmaya hüküm giymiş cümleler de yolcular gibidir çoğu zaman. Eğri büğrü, bazen anlamsız ifadelerle bölünmüş ruhlara benzerler.
Yol ve yolcu. Birbirine muhtaç iki sırdaş…
Ve yollar umudumuzu yakınlaştıracak... Ve ümitler yolları kısaltacaktır.