YALNIZLIĞA ÖVGÜ
Naci YENGİN
Türk Dil Kurumu 2024 yılında insanların içinde bulunduğu durumu anlatan “Kalabalık yalnızlık” kelimesini yılın kelimesi olarak seçti. Yalnızlığın kimilerine göre çağın hastalığı ve bir sarsılma, kimilerine göre ise bulunmaz bir nimet olduğunu kabul edenlerinin sayısı da bir hayli fazla!
Yalnızlıkla ilgili 24 Ekim 2011’de(https://www.tarihistan.org/yazarlar/naci-yengin/yalnizliga-ovgu/2522/ ) ‘Yalnızlığa Övgü’ başlığıyla yazmış olduğum yazı hala güncelliğini korumaya devam ediyor.
Yalnızlığa özlem duyanlar ve yalnızlığı avantaja çevirebilenler için bir sıkıntı yok. Ancak yalnızlığın karanlık bir dünyada gözleri açık gezmekle eşdeğer olduğunu düşünenler için bu durum hayatın kâbusa dönüşmesi anlamına gelir ki bu durum büyük bir sorunun başlangıcıdır.
Bizim gibiler yalnızlığa özlem duyan ve bunu bulunmaz bir nimet olarak görenler tarafındayız.
"Saray-ı uzleti bihude kılmadık me'va/
Zeman- ı hale muvafık miz'acımız yoktur"
Şair Nabi'nin
"Yalnızlık sarayını kendimize vatan edinmemiz boşuna değildir, zira mizacımız artık bu zamana uygun düşmüyor" şeklinde açıklanabilecek yalnızlığı anlattığı dizelerinin gölgesinde yaşamak isteriz bazen.
Bazen de yalnızlık meleği gelir ve alır götürür insanı adını, sanını bilmesek de tanıdık, aşina coğrafyalara... İşte o zaman yalnızlık kanatlanıp açar yürekler dolusu sevgiyle…
Yalnızlık bazen Octavia Paz’ın ‘Yalnızlık Dolambacı’ndaki satırlarında dile gelir. Her okuyanı kendine çeker, her dem tazeliğini korurcasına:
“Kaçtım ve yürüdüm dünyanın içinden
Sözlerim evimdi benim, hava türbem…”
Yalnızlık öyle bir bilmecedir ki zamanın sarkacı eskimiş ve zaman adeta zaman olmaktan çıkmış, canlı bir organizmaya; başka bir benliğe dönüşmüştür:
“Zaman zonklayan şakaklarımda tekrar eder
aynı değişmeyen kan hecesini.
An dağılır. Hareketsiz.
Kalırım ve giderim:
Bir duraklamayım.”
Gabriel Garcia Marguez yaşadığımız asra bakarak kitabını ‘Yüzyıllık Yalnızlık’ adıyla yayınlanmıştı.
Yalnız geçen zaman, durmanın diğer adı değildir bizim gibiler için… Aksine zaman yalnızlığın tek ilacıdır. Yalnızlığın ortağı, sırdaşı ve şahididir zaman.
Yalnızlık insanlardan uzakta yaşamak ve kalabalıkların arasına karışmamak hiç değildir. Modern insanın içine düştüğü girdabı gören ve bu girdabın içinde kaybolmak istemeyenlerin bilinçli olarak teselli niyetiyle tercih ettikleri ve bir anlamda deli göleğinin adıdır yalnızlık!
Modern dünyada yalnızlığın deli gömleğini giyebilecek ve hayatın dayatmalarına, şuh ve albenili gerdan kırmalarına sırtını dönebilecek kaç insan vardır şunun şurasında?
Hayır, kendimizi kandırmayalım…
Yalnızlığa karşı direnebilecek insanlar çok gibi görünse de aslında sanıldığı kadar çok değildir.
Hangi felsefi görüşe sahip olursanız olun, ne kadar da modern dayatmalara karşı görünürseniz görünün aslında hayat tarzınızın karşı olduğunuz dünyaya ait olduğunu söyleme becerisi göstermeyi en azından kendinize itiraf edebilirsiniz!
Ve eğer zaman avuçlarınızın arasından fark ettirmeden uçup gidiyorsa işte o zaman yıllarca iman edip ahdettiğiniz düşünceler bırakıp gitmiştir! Ya da siz yalnızlığınızın konforuyla onları terk etmişsinizdir!
Eğer modern dünyanın cenderesinden geçtiyseniz ve eğer hayatınıza dair ebedi yalnızlığı tercih ettiyseniz; ‘Allah’a yoldaş olan dünyaları zihninde ve gönlünde taşıyandır’ diye düşünüyorsanız işte o zaman yalnızlıktan korkmanıza gerek yoktur. Aksine yalnızlık sizin gibiler için bulunmaz bir nimettir. Yok, eğer başkaları ne der kaygısı taşıyorsanız hayat tarzınızdan önce düşünceleriniz sizi yönlendirmekte ve yalnızlık sizin için bir zindana dönüşmektedir. O zaman kalabalıklar arasına karışışsanız da tek başınasınızdır!
Modern şehrin yetiştiği insanlardansanız yalnızlık size göre değildir.
Pahalı zevkler içinde alımlı-çalımlı bir hayat tarzınız günün birinde hayatı balkondan seyretmenin daha iyi olacağını düşünmeye itecektir kalabalıklar içinde yaşayan yalnızları.
Böyle zamanlarda İsmet Özel gibi insanı zihninden yakalayan bir çığlığı hak etmişsinizdir.
“Şehrin insanı, şehrin insanı, şehrin
kaypak ilgilerin insanı, zarif ihanetlerin…”
“Şehrin insanı, şehrin insanı, şehrin
bozuk paraların insanı, sivilcelerin.”
“Şehrin insanı, şehrin insanı, şehrin
pahalı zevklerin insanı, ucuz cesaretlerin…”
Zaman, yalnızlıkta boşluğa bırakılan bir değer olsaydı ve seçme hakkı bize bırakılmasaydı zamanın ve yalnızlığın bizi tercih edip etmeyeceğini bilemezdik.
O zaman tercih hakkı bizdedir. https://www.tarihistan.org/
FACEBOOK YORUMLAR