Naci YENGİN

Naci YENGİN

Genel Yayın Yönetmeni
bilgi@tarihistan.org

Üsküdar Postanesi

15 Nisan 2025 - 09:24

Üsküdar Postanesi

 

Son günlerde iyiden iyiye belirginleşen ve karar almamı zorlayan düşüncelerim ruhumu ve kalemimi yeni maceralara doğru beni sürüklüyor. Âmin Maalouf'un “Yüzüncü Ad” romanından etkilenmiş mi olmalıyım? Yoksa ‘Yüzüncü Ad’da anlatılan hikayenin aslında bende var olan gizli bir duyguyu harekete geçirmesi mi tam olarak karar veremedigim yol ayrımının bu kertesinde yeni bir niyet yeni bir adım atmak bana iyi gelecek diye düşünüyorum.

İlk gençlik yıllarımda harfiyen uyguladığım ve benim için hayatın bir parçası haline gelen, yaşadığım hayatı anlamlı kılan bir özelliğim de duygu ve düşüncelerimi zaman- mekan kavramı olmadan kağıda dökmek, aylar sonra dönüp baktığımda gerek kendi adıma gerekse dönemin şartlarının beni zorlamasıyla kağıda döktüğüm metinlerin ne derece önemli ve anlamlı olduğunun tadına vararak bu mutluluğun haznı duyumsamış olmamdır.

Yirmili yaşlardan itibaren elimden, gönlümden düşürmediğim kalem ve kağıdım olmadan yaşayamayabileceğimi, yaşansa bile bu yaşamanın çok da kıymeti harbiyesinin olmayacağını o yaşlarda fark etmiştim. Hayatı bir çok insandan önce fark etmek, hayatı daha da anlamlı hale getirmek amacıyla milletimin ve ülkemin içinde bulunduğu durum, çevresel faktörler ve edindiğim kültürel formasyon yolumu çizmiş, aradan geçen 40 yıl sonra bile dönüp baktığımda bu yolun ne kadar zor, meşakkatli ve bir çok insan için aşılmaz dağlar, çekilmez çilelerle dolu ve bir o kadar da mutluluk verci olduğunu yaşayarak gördük.

Üniversite yıllarımızda arkadaş çevremiz, beslendiğimiz tarihi ve kültürel kodlarımızın beslediği çevremizin etkisiyle hayatımıza kendimize göre yeni bir yön tayin etmiş olduk.

İnsanların hayatlarının yönünü tayin edebilmek için bir çok faktörün bileşenlerinin etkili olduğunu söylememiz gerekir. Bir çok insan gibi biz de bize göre doğru, mantıklı akla ve gönlümüze hitap eden bir çok insandan, bir çok yazardan ve bir çok kitaptan etkilendik.

Milli benliğini inşasında insanların bireysel tercihleri kadar kadim kültürden aldığı değerlerin büyük önemi vardır. Bizler de farkında olalım ya da olmayalım genetik kodlarımızdan aldığımız değerler, çevresel faktörlerin etkisi; muhteşem kadim kültürümüzle başlayan ve ölünceye kadar devam eden kültürel kodlarımızın yönlendirmesi ile yaşamaya devam ederiz. Hayatımız boyunca bilinçli olarak karar verdigimizi düşündüğümüz ve özgür irademizle karar verip kendimizin tayin ettiğimizi sandığımız yönümüz ve yolumuz yaşı 50'yi geçmiş insanlara sorulursa köklerden kopuk ve atalar kültüründen çok da farklı bir yol olmadığı görülecektir. Hatta yaşı 50'yi geçen insanlarda köklere doğru, öze doğru yöneliş daha da güçlüdür. O yüzden insanın olgunluğu 40'tan sonra başlar 50'den sonra güçlenir, 60'tan sonra erdemlileşen bir olgunluğa doğru yönelim gösterir.

Türkler arasında çok sonraları ortaya çıkan bireylerin kendilerini anlatması, günlük yazması, yaptıklarını ifşa eder derecede bütün çıplaklığıyla ortaya koyması çok da alışılagelmiş, sıradan şeyler değildir. O yüzden Türklerde bir insanın kendini anlatması kibir ya da egoizm olarak algılanır, hoş karşılanmaz, yadırganırdı. Ancak yine de özellikle Osmanlı son döneminde ve Cumhuriyet sonrası daha sık rastladığımız insanların kendilerini anlatma, faaliyetlerini ortaya dökme, hatıralarını yazma çabası bir yandan da yaşama tutunma, ölümsüzleşmenin tezahürleri olarak görülebilir.

Hatıra yazmak daha çok devlet yönetiminde görev yapmış insanlara mahsus bir durum gibi algılansa da son zamanlarda edebiyatın ve yazarlığın bir parçası olarak görülmeye başlanmıştır.

Üniversite yıllarımda başladığım günlük yazma alışkanlığım sayesinde ajandalar dolusu günlüklerim birikti. 1987-1990’lı yıllarda yazdığım yazılarımdan oluşan ajandamı Üsküdar’da Doğancılar yokuşundaki postanede kaybetmenin üzüntüsünü hala yaşarım.

Cümlenin başında bahsettiğim Amin Maalouf'a dönecek olursak yazarın “Yüzüncü Ad” romanı adında gizlenen derinlikten cümleye başlamak şart oldu. Bence roman Türkiye’de çok fazla irdelenmedi, sorgulanmadı! 08 Nisan 2025, 15 Nisan 2025; https://www.tarihistan.org/

 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum