DEVLETLER ARASI İSTİHBARAT SAVAŞLARI
NACİ YENGİN
TARİHİSTAN.ORG
Zamanın sarkacı altında yaşamak bazılarına göre hüzün bazılarına göre ise zamanı dönüştürme anlamına gelebiliyor.
Zaman iki yüzyıldan fazladır doğu İslam dünyasının aleyhine işletilir oldu. Bunda elbette İslam dünyasının içinde bulunduğu adaletin payı büyüktür. Ancak sanırım atladığımız en önemli konu bilgi- hikmetin batıya kayması ve batının bu avantajı sonuna kadar kullanma avantajından faydalanmasıdır.
Son yıllarda iletişimin hızla yaygınlaşması ile bilgilerin eskisi kadar gizli kalmayacağı- gizlenemeyeceği ortadadır. Mısır’dan, Tunus’a, Libya’dan, Suriye, Türkistan’a varıncaya kadar insan ve devletlerarası ilişkilerin derinlemesine ortaya döküldüğünü son Wikileaks belgeleriyle anlamış bulunuyoruz. Ancak son yıllarda daha da önemsenir hale gelen think thank kuruluşlarının hiç öyle masum kuruluşlar olmadığı ayan beyan ortaya çıkmış bulunaktadır.
Sözüm ona yardım, eğitim, kültür, silahsızlanma, kadın hakları, obezite, çevre, çevre dengesi... Sivil topluma destek amaçlarıyla kurulduklarını iddia eden; bu anlamda hizmet yürüten kurum ve kuruluşların bağlı bulunduğu devletler adına çalışmalar yaptıkları anlaşılmaktadır.
Söz konusu kuruluşların merkezlerinin nerede olduklarının fazla bir önemi yoktur. Bu anlamda ABD merkezli birçok think thank kuruluşunun dünyanın pek çok ülkesinde sivil toplum kuruluşu şeklinde örgütlenip, çalışmalar yaptığını sağır sultan dahi bilmektedir.
İngiltere, ABD, İsrail, Almanya, Fransa gibi ülkeler başta olmak üzere dünyanın pek çok ülkesinde faaliyet gösteren think thank kurumları mevcuttur.
Hatta Facebook, Twitter... türü sosyal ağların bir amacının da batılı devletler adına bilgi depolamak olduğunu söylemek gerekir. 'Hizmete Özel', 'Gizli', 'Çok Gizli' ibareleriyle depolanan bilgilerin örneğin ABD'de dış istihbarat örgütü ( CIA ),ulusal güvenlik ajansı ( NSA ),askeri istihbarat alanında hizmet veren ( NSC ),adına bilgi biriktirdiği bilinmektedir.
Bazı ülkelere aktarılan bilgiler bazen diplomatlar ve bazı kurumların sağladığı “Kaynak”lardan elde edilirken çoğu zaman sivil toplum kuruluşlarıyla sağlanan “kontak”ların yardımıyla ülkelerin derin bilgileri bazı ülkelere aktarılabilmektedir.
Her devlet kendisi hakkında diğer devletlerin düşüncelerini öğrenmek ve çalışmalarını takip etmek ister. Bundan daha doğal bir devlet örgütlenmesi ve dış politika anlayışı olamaz.
Ancak gelin görün ki gelişmiş ve ekonomik desteği fazla olan birimlerin devletlerine sağladığı bilgiler o derece güçlü ve önemli olabilmektedir ki bazen de sivil toplum kuruluşlarının alt yapı hazırlaması ile darbeler yapılabilmektedir…
Hatta bazen batılı devletlerin desteklediği sivil toplum kuruluşları eliyle bazı devletlerde 'devrim' adı altında yönetim değişikliği yaptığını gördük biliyoruz.
Gürcistan, Kırgızistan, Tunus, Libya, Mısır, Suriye... Örnekleri ve bu ülkelerde görülen 'sözüm ona' halk hareketleri incelendiğinde arka planda gönüllü ve genellikle batı, ABD, İsrail menşeli sivil toplum kuruluşlarının çıkması muhtemeldir...
Peki, Türkiye ve Türk dünyası ne yapmalıdır?
Sorunun hası ve cevabı en zor olan kısmı da budur bizce.
Bilmediğimiz konulardan soruların sorulması insanı zor durumda bıraksa da zor olanı tercih etek insan ve devletleri zor durumdan kurtaracaktır.