Türkiye ve Arap Baharı: Ortadoğu’da Liderlik Sorunu: I
Naci YENGİN
Türkiye’de iç ve dış politikayla ilgilenen herkes Graham E. Fuller hakkında az çok bir fikre sahiptir. Türkiye’nin derinliklerine nüfuz etmiş bir üst akıl varsa bunda Fuller gibi CIA ajanların büyük rolü olduğuna herkes inanır!
Graham Fuller’in CIA ajanlığının yanı sıra akademisyen kimliği ile Türkiye ve Arap dünyası üzerine yaptığı çalışmalar yabana atılır cinsten değildir. CIA’de geçirdiği 25 yılın ardından emekliye ayrılmış ve Kanada’ya yerleşerek özelde Türkiye ve Araplar, genelde İslam dünyası ile ilgili çalışmalarına devam etmiştir. Çalışmaları başta CIA'nın yan kuruluşu RAND Corporation olmak üzere tüm dünyada dikkatle takip edilmektedir.
“Türkiye ve Arap Baharı: Ortadoğu’da Liderlik”[1] adıyla Türkçeye çevrilen son kitabı gibi “Siyasal İslam’ın Geleceği”, “İslamsız Dünya” ve “Yeni Türkiye Cumhuriyeti” gibi kitaplarla İslam dünyasına yön vermeye çalışanların başında gelmektedir. İslam dünyasına karşı başta ABD politikaları olmak üzere Avrupa’nın alması gereken tavrı da belirlemeye çalışan Fuller’in eserlerinde Arap dünyasına karşı yapılan eleştirilere rağmen Türkiye’nin laik, çağdaş ve batı yanlısı politikaları, uygulamaları Ortadoğu ve Arap dünyasına taşınabilecek bir model olarak ele alınmakta ve bu yönüyle Türkiye övülmektedir!
CIA’nin Ortadoğu masasında görev yapmış ve bölge hakkında uzmanlaşmış araştırmacıların kitapları 1980’li yıllardan beri Türkiye kamuoyunun malumudur. Bunlar arasında gerek ABD, İngiltere, Almanya, Fransa, Rus vb. ülkeler adına çalışan oryantalist uzmanlar yüzlerce yıldır İslam dünyası-Osmanlı- Türkiye, Ortadoğu, Kafkaslar, Balkanlar, Türkistan, Afrika… Bölge halkları, inançlar, ideolojiler, mezhepler, yönetimler, ekonomi, askeri, kültürel, eğitim… Her alanda raporlar hazırlamakta, çalışmalar yaparak zaman içinde kamuoyuyla paylaşmaktadırlar. Bunlar arasında Graham Fuller, Gilles Kepel, Daniel Pipes, George Friedman ilk akla gelenlerdir. Ancak Fuller’in yeri Türkiye kamuoyunda diğer istihbaratçılara yazarlara nazaran daha ağırdır. Bunun nedeni Türkiye hakkında ortaya koymuş olduğu öngörülerinin daha tutarlı ve ABD’nin Türkiye hakkındaki düşüncelerini dile getirmesi açısından önemli olarak görülmesindendir!
1980 öncesi Türkiye’nin gelecek vizyonunu ortaya koyan Fuller “Yeni ve büyüyen bir Anadolu işadamları sınıfı, şehirlerdeki geleneksel alt sınıflar, modern oldukları halde İslami gelenekte anlamlı bir kimlik bulan, yeni ve büyüyen bir İslami profesyoneller ve entelektüeller sınıfı… Bu gruplar Türkiye’nin karakteri, kimliği ve gelecekteki dış politika yönelimi üzerinde giderek artan etkilere sahiptir.”[2] Tespitiyle adeta son on yılların Türkiye’sinin fotoğrafını çekmiş gibidir.
Fuller’in “Türkiye ve Arap Baharı: Ortadoğu’da Liderlik” eserinde üzerinde durduğu bazı konular yaşamakta olduğumuz kaos sarmalını anlamlandırma açısından farklı pencereden bakması itibarıyla önemlidir.
Türkiye’yi okumak ve anlamak için dışarıdan bakmak gerekir bazen. Ancak oryantalist mantığı ile bakanların ülkelerini anlamaları zordur. Yine de ABD'nin hala önemsediği ve CIA’nin gölge teorisyeni olan birisinin cümleleri ve değerlendirmeleri önemlidir diye düşünüyorum. www.tarihistan.org
Yazının ikinci bölümünde ayrıntıları ele alacağız...
[1] Turkey and the Arab Spring: Leadership in the Middle East, Çev: Prof. Dr. Mustafa Acar, Eski kitaplar, Haziran 2016
[2] Yeni Türkiye Cumhuriyeti, Timaş yay. Çev. Mustafa Acar, İst. 2008