Türkiye’nin Suriye ve Irak Operasyonu/Suriye ve Irak Türkleri
Naci YENGİN
www.tarihistan.org
I. Körfez Savaşıyla başlayan Ortadoğu da ikinci bir İsrail devletinin kurulması çalışmaları devam ediyor.
Kuzey Irak ya da Misak-ı Milli sınırları içinde yer alan bölgede İsrail ve ABD öncülüğünde kurulması gündemde olan Barzani Kürt devleti için 25 Eylül 2017'de referandum yapılacağını biliyoruz.
Ancak Irak topraklarının parçalanması halinde Misak-ı Milli yeniden gündeme gelecek ve Türkiye antlaşmalardan doğan haklarını geri alabilecektir.
Buna göre Türkiye Kuzey Irak'ta bağımsız bir devlet kurulması halinde 1926 Ankara Antlaşması ile Milletler Cemiyeti'nin 29 Ekim 1924 tarihli kararı ortadan kalkmış olacaktır. "Böyle bir durumda mevcut durum diyebileceğimiz Musul ve Kerkük petrol alanları dahil olmak üzere Kuzey Irak bölgesi yeniden Türk toprağı olacaktır."
Misak-ı Milli sınırları içinde kalan Kerkük ve Musul, 1926 yılında yapılan Ankara Antlaşması ile birlikte toprak bütünlüğü sağlanması şartıyla terk edilmişti. Irak'ın toprak bütünlüğü esas alınarak yapılan İstanbul anlaşmasına göre, bugün bölünmüş yapısı ve bölgenin illegal örgütlerin kontrolüne geçmesi Türkiye'nin haklarını gündeme getirdi. Buna göre, otorite boşluğundan kaynaklanan kaos ortamı, Türkiye'nin Kerkük ve Musul'a girebilmesi için uluslar arası hukukta meşru zemini hazırlıyor.
Türkiye eğer isterse, Kerkük ve Musul'daki haklarını gündeme getirerek bu iki şehri kontrol altına alabilir.
…
Bize göre:
Türkiye’nin bir şekilde Fırat kalkanı Hançer operasyonunu genişlemesi gerekiyor. Kuzey Irak'ta olduğu gibi Kuzey Suriye'de de üç farlı özerk bölge oluşturulma ihtimalini düşünmemiz gerekiyor.
Suriye'de kurulacak özerk bölge için ABD altyapı hazırlıklarını tamamlamak üzeredir. Bize göre bu durum Milli Mücadeleden sonra Türkiye’ye yönelik en önemli tehdittir!
Türkiyenin bölgedeki varlığı Suriye'de toprak bütünlüğünün teminatıdır. Ancak Esed’in devrilip Suriye’nin parçalanma ihtimali hızla artmaktadır. Bu duruma hazırlıklı olmak zorunluluğu vardır. Şu aşamada gerekirse Esed’le de Suriye’nin toprak bütünlüğünü garanti altına alacak anlaşma gerekecektir.
Uzun vadede Esed’in devrilmesiyle birlikte Kuzey Suriye'de üç farklı bölge kurulacaktır. Zaman geçirmeden Türkiye'nin özgür Suriye ordusu, Rusya, İran veya tek başına bir an önce harekete geçmesi gerekiyor.
Kuzey Irakta 25 Eylülde yapılacak sözde Kürt halk oylaması Türklerin ve Arapların yok sayılması anlamına gelmektedir. Bu durum bölgede yüz yıllık karmaşanın habercisidir. ABD’nin ve üst aklın amacı da budur! Suriye’de Irak’ta 1991 Körfez savaşıyla devreye sokulan senaryo uygulanıyor.
Korkarım önümüzdeki süreçte Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunmasını isteyen tek devlet Türkiye kalacaktır!
Bir an önce bölgeye asker sevk etmek gerekiyor. Kilis’ten atılan top mermileri bu işi çözmez.
Suriye ve Iraktaki gelişmelere karşı daha kararlı bir duruş sergilemek gerekir. Musul Kerkük daha önemli gelişmelerin yaşanacağı sürece girmiştir.
Zaman geçerse 1926 Antlaşmasıyla doğan haklarımızı bile kaybetme ihtimali vardır! Şunu net olarak görüyoruz ki Suriye ve Irak Türkmen bölgesi ile aramıza Barzani Kürtlerinden oluşan bir İsrail ABD seti çekilmek isteniyor!
Her ne kadar Barzani'nin arkasındaki rüzgâr hafiflemeye başladıysa da ABD’nin bölgede kalıcı olacağı kesindir. Türkiyenin sert duruşu devam etmelidir.
Türkiye’nin Rusya ve İran’la yapacağı bölgesel işbirliği Barzani'ye yine Türkiye ile baş başa bırakacaktır! ABD ve Batılı ittifak bölgede rüzgârın yönüne göre hareket edecektir.
Irak’ta Barzani öncülüğündeki Kürt hareketi uzun dönemde Türkiye’yi kaybetme lüksüne sahip değildir. Türkiyenin varlığı onların yaşamasına güvence olabileceği kadar tersi de olabilecektir. PKK/PYD ya da diğer terör örgütü Kürt unsurlarının hareketlerinin Barzani’yi güçlendirdiği göz ardı edilmemelidir. www.tarihistan.org