TÜRKİYE’DE BİYOGRAFİ GELENEĞİ VE İBRAHİM GÖKÇEN
Yaz boyunca gazetedeki yazılarıma “İbrahim Gökçen” çalışması için ara vereceğimi kıymetli editörüme de ifade etmiştim.
İbrahim Gökçen (1904-1958) kısacık ömrüne 8 kitap ve yüzlerce makale, şiir, hikâye, deneme, tablo sığdırmış; hayatını yaşadığı şehre adamış, Manisa ve Makedonya Türk kültürüne büyük hizmetlerde bulunmuş tarihçi, ressam, eğitimci. Yazarın Manisa ile ilgili yazmış olduğu yazılar ve yayınladığı kitapların üzerine henüz kitap yazılabilmiş değil. Aynı durum Makedonya’da Türk Kültürü üzerine yazmış olduğu yazılar için de geçerli. Ancak Makedonya’da Türk Kültürü üzerine yazmış olduğu yazılar henüz kitaplaşmış değil.
İbrahim Gökçen, Kâmil Su, Çağatay M. Uluçay gibi her şehir için gösterilebilecek onlarca örnek insanın yaşadıkları şehirlerle ilgili yaptığı çalışmalar olmasa o şehirlerin kültür, sanat, medeniyet açısından eksik kalacağına şüphe yoktur.
İbrahim Gökçen’in çocukları Emine Meral Seçer, Oğuz Gökçen ve gelinleri Hayrunnisa Gökçen, Melahat Gökçen’i, torunu Bahar Hanım’ı tanıma imkânı bulduktan ve Gökçen’i tanıyanların anlattıklarını dinledikten sonra böylesine bir değerli insanlar hakkında yapılan çalışmaların ne denli az ve yetersiz olduğunu bir kez daha anlamış olduk!
Eskiler kendileri hakkında bir şeyler anlatmayı doğru görmezlerdi. Türk tasavvuf anlayışında bir insanın kendini övmesi, kendisi hakkında bir şeyler anlatması uygun görülmemiş ve bu durum kibir şeklinde algılanmıştır.
Günümüzde millete hizmet eden devlet adamı, siyasetçi, tarihçi, sanayici, … ve kültür inanlarının hatıralarını yazmaları milletleri için yapacakları büyük bir hizmet, hatta görevleri olarak bakmak gerekir.
Biyografi yazarlığının bilim dünyasındaki yeri bizde çok eskilere dayanmaz. Bazı istisnalar hariç hatıra yazma geleneği de öyledir. Milletlerin tarihlerinde, geçmişle geleceği buluşturmada hatıraların ne denli önemli olduğunu günümüzde daha iyi anlıyoruz.
Orhun Kitabeleri Türklerin hatıra ve tecrübe aktarımına verilebilecek en güzel örnektir. Nutuk kitabıyla Atatürk bilgi ve tecrübelerini gelecek nesillere tecrübe aktarımı yapmıştır. Çoğu devlet adamı, siyasetçi, bürokrat, lider ve insanlara hizmet eden şahsiyetlerin hatıraları yoktur. Bu yüzden onların biyografilerini ortaya çıkarmak günümüz insanına düşmektedir. Bu anlamda yapılmış onlarca güzel örnek saymak mümkündür. Ancak araştırılmayı bekleyen binlerce örnek ve öncü şahsiyet bulunmaktadır.
Onlar öyle şahsiyetlerdir ki hiçbir makam, mevki ve ekonomik karşılık beklemeden; hatta maddi olarak zor şartlar altında yaşamalarına rağmen kendi kozalarını örmeye ve şehirleri için üretmeye, çalışmaya devem ederler.
Böyle şahsiyetlere verilebilecek en güzel örnek ve öncü şahsiyetlerden birisi de İbrahim Gökçen’dir.
İbrahim Gökçen en çok derse giren hocalardandı. Öğrencileriyle yakından ilgilenirdi. Derslerinde geri kalanları evine çağırır evinde yardım ederdi. Koltuğunun altındaki boya sandığıyla Çaybaşı’na, Ağlayan Kaya’ya, Ulu Cami’ye çıkardı. Bir gün Çaybaşı’nda çocukları Oğuz ve Yavuz’un atletlerini yıkamış ve oradaki ağaçlara asarak kurutmuştu.
Geceleri Manisa Şer’iye Sicillerinde gaz lambası altında çalışırdı. Taksitle alışveriş yapardı. Bazı geceler Gediz dergisi için Manisa Halkevinde sabahlardı. Kirada otururdu. Her gün farklı bir elbise giyemezdi. Ancak düzenli ve bakımlıydı. Hafta sonlarında Manisa köylerini, dağ ve ovalarını dolaşırdı. Yazmadan önce gider görür, insanlarla konuşur bilgi ve belge toplardı. Manisa Halkevinde ve Manisa Lisesinde idarecilik görevleri vardı. Ayda birkaç kez önemli gün ve haftalarda, resmî törenlerde konuşmalar yapardı… Arkasında yüzlerce tablo, makale, onlarca şiir, yazı ve 8 kitap bıraktı. İstanbul Bakırköy’de açtığı resim sergisinde beyin kanmasından 4 Şubat 1958’de öldüğünde daha 54 yaşındaydı. Hatırası Manisa’da yaşamaya devam ediyor. Nur içinde yatsın.
Yaz boyunca gazetedeki yazılarıma “İbrahim Gökçen” çalışması için ara vereceğimi kıymetli editörüme de ifade etmiştim.
İbrahim Gökçen (1904-1958) kısacık ömrüne 8 kitap ve yüzlerce makale, şiir, hikâye, deneme, tablo sığdırmış; hayatını yaşadığı şehre adamış, Manisa ve Makedonya Türk kültürüne büyük hizmetlerde bulunmuş tarihçi, ressam, eğitimci. Yazarın Manisa ile ilgili yazmış olduğu yazılar ve yayınladığı kitapların üzerine henüz kitap yazılabilmiş değil. Aynı durum Makedonya’da Türk Kültürü üzerine yazmış olduğu yazılar için de geçerli. Ancak Makedonya’da Türk Kültürü üzerine yazmış olduğu yazılar henüz kitaplaşmış değil.
İbrahim Gökçen, Kâmil Su, Çağatay M. Uluçay gibi her şehir için gösterilebilecek onlarca örnek insanın yaşadıkları şehirlerle ilgili yaptığı çalışmalar olmasa o şehirlerin kültür, sanat, medeniyet açısından eksik kalacağına şüphe yoktur.
İbrahim Gökçen’in çocukları Emine Meral Seçer, Oğuz Gökçen ve gelinleri Hayrunnisa Gökçen, Melahat Gökçen’i, torunu Bahar Hanım’ı tanıma imkânı bulduktan ve Gökçen’i tanıyanların anlattıklarını dinledikten sonra böylesine bir değerli insanlar hakkında yapılan çalışmaların ne denli az ve yetersiz olduğunu bir kez daha anlamış olduk!
Eskiler kendileri hakkında bir şeyler anlatmayı doğru görmezlerdi. Türk tasavvuf anlayışında bir insanın kendini övmesi, kendisi hakkında bir şeyler anlatması uygun görülmemiş ve bu durum kibir şeklinde algılanmıştır.
Günümüzde millete hizmet eden devlet adamı, siyasetçi, tarihçi, sanayici, … ve kültür inanlarının hatıralarını yazmaları milletleri için yapacakları büyük bir hizmet, hatta görevleri olarak bakmak gerekir.
Biyografi yazarlığının bilim dünyasındaki yeri bizde çok eskilere dayanmaz. Bazı istisnalar hariç hatıra yazma geleneği de öyledir. Milletlerin tarihlerinde, geçmişle geleceği buluşturmada hatıraların ne denli önemli olduğunu günümüzde daha iyi anlıyoruz.
Orhun Kitabeleri Türklerin hatıra ve tecrübe aktarımına verilebilecek en güzel örnektir. Nutuk kitabıyla Atatürk bilgi ve tecrübelerini gelecek nesillere tecrübe aktarımı yapmıştır. Çoğu devlet adamı, siyasetçi, bürokrat, lider ve insanlara hizmet eden şahsiyetlerin hatıraları yoktur. Bu yüzden onların biyografilerini ortaya çıkarmak günümüz insanına düşmektedir. Bu anlamda yapılmış onlarca güzel örnek saymak mümkündür. Ancak araştırılmayı bekleyen binlerce örnek ve öncü şahsiyet bulunmaktadır.
Onlar öyle şahsiyetlerdir ki hiçbir makam, mevki ve ekonomik karşılık beklemeden; hatta maddi olarak zor şartlar altında yaşamalarına rağmen kendi kozalarını örmeye ve şehirleri için üretmeye, çalışmaya devem ederler.
Böyle şahsiyetlere verilebilecek en güzel örnek ve öncü şahsiyetlerden birisi de İbrahim Gökçen’dir.
İbrahim Gökçen en çok derse giren hocalardandı. Öğrencileriyle yakından ilgilenirdi. Derslerinde geri kalanları evine çağırır evinde yardım ederdi. Koltuğunun altındaki boya sandığıyla Çaybaşı’na, Ağlayan Kaya’ya, Ulu Cami’ye çıkardı. Bir gün Çaybaşı’nda çocukları Oğuz ve Yavuz’un atletlerini yıkamış ve oradaki ağaçlara asarak kurutmuştu.
Geceleri Manisa Şer’iye Sicillerinde gaz lambası altında çalışırdı. Taksitle alışveriş yapardı. Bazı geceler Gediz dergisi için Manisa Halkevinde sabahlardı. Kirada otururdu. Her gün farklı bir elbise giyemezdi. Ancak düzenli ve bakımlıydı. Hafta sonlarında Manisa köylerini, dağ ve ovalarını dolaşırdı. Yazmadan önce gider görür, insanlarla konuşur bilgi ve belge toplardı. Manisa Halkevinde ve Manisa Lisesinde idarecilik görevleri vardı. Ayda birkaç kez önemli gün ve haftalarda, resmî törenlerde konuşmalar yapardı… Arkasında yüzlerce tablo, makale, onlarca şiir, yazı ve 8 kitap bıraktı. İstanbul Bakırköy’de açtığı resim sergisinde beyin kanmasından 4 Şubat 1958’de öldüğünde daha 54 yaşındaydı. Hatırası Manisa’da yaşamaya devam ediyor. Nur içinde yatsın.
FACEBOOK YORUMLAR