Sultan Nevruz ve Mesir Bayramı
NACİ YENGİN
Türk dünyası, Türkiye, Yakındoğu’da binlerce yıldır kutlanan Nevruz bayramı nasıl özdeşleşmişse Manisa ile Mesir de en az Nevruz kadar Manisa ile özdeşleşmiştir.
Manisa’da kime sorsanız Mesir Bayramı ile Nevruz bayramlarının aynı olduğunu söyleyecektir. Hele hele 70’li yaşlarında olan Manisalılara sorarsanız Nevruz-Bahar Bayramı ile Mesir Bayramını ayırmak abesle iştigal olur derlerdi!
Yavuz Sultan Selim’in hanımı, Kanuni Sultan Süleyman’ın annesi Ayşe Hafsa Sultan’a atfedilen ve Merkez Efendinin (Muslihiddin Efendi) gayretleriyle hastalara şifa olsun düşüncesiyle başlayan tıp çalışmalarının ürünü olan Mesir Macunu 1527’den günümüze kadar Ayşe Hafsa Sultan Vakfiyesinden halka dağıtılan ve özellikle 21 Mart Nevruz Bayramı gününe denk getirilen bir gelenek-bayram haline gelmiştir. Şimdilerde festival olarak kutlansa da Manisalıların gözünde Mesir hala bir bayramdır.
Her ne kadar Mesir’in tarihi M.Ö. 132-63 tarihlerine kadar götürülse de[1] Mesir Bayramının günümüze kadar gelmesinde Merkez Efendi-Ayşe Hafsa Sultan’ın katkıları büyüktür.
Hekim Merkez Muslihittin Efendi tarafından yapıldığını bildiğimiz mesir macununun İbn Sina’nın ‘el-Kanun Fit-Tıp’ kitabında geçtiği, hatta ‘Mesir’ adının Pontus kralı Mithridates’den geldiği ifade edilir. Babil, Sümer, Hitit, Mısır, Urartu, Asur, Lidya, Frikya, İyon, Pers, Roma, Hun Türkleri, Selçuklu ve Osmanlı kültürlerinde rastlandığı ifade edilmektedir.[2]
Yavuz Sultan Selim’in hanımı, Kanuni Sultan Süleyman’ın annesi Ayşe Hafsa Sultan’ın şifa bulması amacıyla 1522 ya da 1527 tarihinde Merkez Muslihittin Efendi tarafından Manisa Dağının bitkileri ve 41 çeşit baharattan hazırlanan Mesir Macunu 1537 tarihten itibaren Türklerin ortak bahar bayramı olan Nevruz Bayramı günü Sultan Camiinden halka saçılmaya başlanmıştır.
1527’den 1926’ya kadar aralıksız olarak her Nevruz-Bahar Bayramında muntazam olarak kutlanan Mesir Bayramı 1926’da Manisa Valisi Müştak Lütfi Gürsan tarafından yasaklanmıştır![3]
Vali Müştak Lütfi’nin dönemin siyasi kararlarını uyguladığı ve Mesir ve Nevruz Bayramlarının Osmanlı bakiyesini hatırlattığı için yasaklanması ilginçtir!
Her ne kadar dönemin iktidarı tarafından Mesir Bayramı yasaklansa da Manisalıların Türk kültürüne ait bu geleneği unutmak gibi bir niyeti yoktur. Bu amaçla DP iktidarı döneminde dönemin Manisa milletvekillerinden Av. Muzaffer Kurbanoğlu’nun öncülüğünde Hafsa Sultan Vakfiyesinde 1951 tarihinden itibaren yeniden yaşatılmaya ve Mesir Bayramı kutlanmaya başlanmıştır.
Mesir Bayramının bazı dönemlerde tarihleri değişmiştir. 21 Bahar Bayramına denk gelen tarih 21 Mart’tan Vali Refik Kitapçıgil döneminde 5 Mayıs tarihine alınmıştır![4] Vefik Kitapçıgil’in Mesir Bayramının tarihini 5 Mayıs’a almasının nedeni olarak “yağmur yağması” gösterilmiştir!
Mesir Bayramı Mesir Festivali adı altında son yıllarda genellikle 21-25 Nisan tarihleri arasında yapılıyor! Bu tarihler arasında Mesir Bayramının niçin kutlandığını anlamak güç! Hangi gerekçelerle 21 Nisan tarihine alındığını merak konusudur. Üstelik geleneksel bayramların festival adı altında kutlanmasının arkasında hangi amaç ve düşüncelerin olduğunu da bilmiyoruz.[5]
1952’den itibaren Mesir ve Nevruz bayramını hatırlayanların anlattığına göre önceleri sünnet şölenleri, tıp bayramı, kongreler, at arabaları ve mesir arabalarının eşliğinde halkın coşkulu katılımıyla at yarışlarının da yapıldığı Mesir Bayramı son yıllarda Avrupa ülkelerinden alınan festival şekline dönüştürülerek yüzyıllardır devam eden gelenek ortadan kaldırılmış; halkın katılımı da o oranda düşmüştür.
Mesir ve Nevruz Bayramlarını yeniden aynı günde kutlamak daha doğru bir tercih olacaktır. İlla festival havasında devam etsin ve Mesir Bayramı Manisa’nın ulusal ve uluslararası bir markası olsun isteniyorsa o zaman gelin daha ciddi ve kalıcı etkinliklerle Mesir Haftasını zenginleştirelim.
Manisa’nın kadim kültürüyle dünü, bu günle, bu günü yarınla kucaklamak için elindeki en büyük imkânı Mesir Bayramıdır. Bu amaçla “Mesir Kısa Film Yarışması”, “Mesir Sinema Etkinlikleri”, “Mesir Şiir Etkinlikleri” ve “Mesir Bilimsel Etkinlikler”… Sempozyumlar bağlamında Nevruzun da birleştirici öğesinden yararlanıp “Türk Dünyası Nevruz Konferansları”, “Merkez Efendi Tıp Bayramı Etkinlikleri” düzenlemeyi neden akıl edemeyiz anlamış değilim!
Kim bilir belki bir gün Nevruziye adlıya bilinen Mesir Macunu yeniden hatırlanır ve Mesir Bayramı aslına geri döner!
NACİ YENGİN
Türk dünyası, Türkiye, Yakındoğu’da binlerce yıldır kutlanan Nevruz bayramı nasıl özdeşleşmişse Manisa ile Mesir de en az Nevruz kadar Manisa ile özdeşleşmiştir.
Manisa’da kime sorsanız Mesir Bayramı ile Nevruz bayramlarının aynı olduğunu söyleyecektir. Hele hele 70’li yaşlarında olan Manisalılara sorarsanız Nevruz-Bahar Bayramı ile Mesir Bayramını ayırmak abesle iştigal olur derlerdi!
Yavuz Sultan Selim’in hanımı, Kanuni Sultan Süleyman’ın annesi Ayşe Hafsa Sultan’a atfedilen ve Merkez Efendinin (Muslihiddin Efendi) gayretleriyle hastalara şifa olsun düşüncesiyle başlayan tıp çalışmalarının ürünü olan Mesir Macunu 1527’den günümüze kadar Ayşe Hafsa Sultan Vakfiyesinden halka dağıtılan ve özellikle 21 Mart Nevruz Bayramı gününe denk getirilen bir gelenek-bayram haline gelmiştir. Şimdilerde festival olarak kutlansa da Manisalıların gözünde Mesir hala bir bayramdır.
Her ne kadar Mesir’in tarihi M.Ö. 132-63 tarihlerine kadar götürülse de[1] Mesir Bayramının günümüze kadar gelmesinde Merkez Efendi-Ayşe Hafsa Sultan’ın katkıları büyüktür.
Hekim Merkez Muslihittin Efendi tarafından yapıldığını bildiğimiz mesir macununun İbn Sina’nın ‘el-Kanun Fit-Tıp’ kitabında geçtiği, hatta ‘Mesir’ adının Pontus kralı Mithridates’den geldiği ifade edilir. Babil, Sümer, Hitit, Mısır, Urartu, Asur, Lidya, Frikya, İyon, Pers, Roma, Hun Türkleri, Selçuklu ve Osmanlı kültürlerinde rastlandığı ifade edilmektedir.[2]
Yavuz Sultan Selim’in hanımı, Kanuni Sultan Süleyman’ın annesi Ayşe Hafsa Sultan’ın şifa bulması amacıyla 1522 ya da 1527 tarihinde Merkez Muslihittin Efendi tarafından Manisa Dağının bitkileri ve 41 çeşit baharattan hazırlanan Mesir Macunu 1537 tarihten itibaren Türklerin ortak bahar bayramı olan Nevruz Bayramı günü Sultan Camiinden halka saçılmaya başlanmıştır.
1527’den 1926’ya kadar aralıksız olarak her Nevruz-Bahar Bayramında muntazam olarak kutlanan Mesir Bayramı 1926’da Manisa Valisi Müştak Lütfi Gürsan tarafından yasaklanmıştır![3]
Vali Müştak Lütfi’nin dönemin siyasi kararlarını uyguladığı ve Mesir ve Nevruz Bayramlarının Osmanlı bakiyesini hatırlattığı için yasaklanması ilginçtir!
Her ne kadar dönemin iktidarı tarafından Mesir Bayramı yasaklansa da Manisalıların Türk kültürüne ait bu geleneği unutmak gibi bir niyeti yoktur. Bu amaçla DP iktidarı döneminde dönemin Manisa milletvekillerinden Av. Muzaffer Kurbanoğlu’nun öncülüğünde Hafsa Sultan Vakfiyesinde 1951 tarihinden itibaren yeniden yaşatılmaya ve Mesir Bayramı kutlanmaya başlanmıştır.
Mesir Bayramının bazı dönemlerde tarihleri değişmiştir. 21 Bahar Bayramına denk gelen tarih 21 Mart’tan Vali Refik Kitapçıgil döneminde 5 Mayıs tarihine alınmıştır![4] Vefik Kitapçıgil’in Mesir Bayramının tarihini 5 Mayıs’a almasının nedeni olarak “yağmur yağması” gösterilmiştir!
Mesir Bayramı Mesir Festivali adı altında son yıllarda genellikle 21-25 Nisan tarihleri arasında yapılıyor! Bu tarihler arasında Mesir Bayramının niçin kutlandığını anlamak güç! Hangi gerekçelerle 21 Nisan tarihine alındığını merak konusudur. Üstelik geleneksel bayramların festival adı altında kutlanmasının arkasında hangi amaç ve düşüncelerin olduğunu da bilmiyoruz.[5]
1952’den itibaren Mesir ve Nevruz bayramını hatırlayanların anlattığına göre önceleri sünnet şölenleri, tıp bayramı, kongreler, at arabaları ve mesir arabalarının eşliğinde halkın coşkulu katılımıyla at yarışlarının da yapıldığı Mesir Bayramı son yıllarda Avrupa ülkelerinden alınan festival şekline dönüştürülerek yüzyıllardır devam eden gelenek ortadan kaldırılmış; halkın katılımı da o oranda düşmüştür.
Mesir ve Nevruz Bayramlarını yeniden aynı günde kutlamak daha doğru bir tercih olacaktır. İlla festival havasında devam etsin ve Mesir Bayramı Manisa’nın ulusal ve uluslararası bir markası olsun isteniyorsa o zaman gelin daha ciddi ve kalıcı etkinliklerle Mesir Haftasını zenginleştirelim.
Manisa’nın kadim kültürüyle dünü, bu günle, bu günü yarınla kucaklamak için elindeki en büyük imkânı Mesir Bayramıdır. Bu amaçla “Mesir Kısa Film Yarışması”, “Mesir Sinema Etkinlikleri”, “Mesir Şiir Etkinlikleri” ve “Mesir Bilimsel Etkinlikler”… Sempozyumlar bağlamında Nevruzun da birleştirici öğesinden yararlanıp “Türk Dünyası Nevruz Konferansları”, “Merkez Efendi Tıp Bayramı Etkinlikleri” düzenlemeyi neden akıl edemeyiz anlamış değilim!
Kim bilir belki bir gün Nevruziye adlıya bilinen Mesir Macunu yeniden hatırlanır ve Mesir Bayramı aslına geri döner!
[1] Ali Haydar Bayat, Manisa Mesir Bayramı ve Darüşşifası, Manisa Turizm Derneği Yayınları No.2, 1981
[2] Veren, Ergün (2018 ) “Manisa Kültürel Belleğinde Mesir Macunu Festivali”, Geçmişten Günümüze Manisa, CI, s. 655
[3] Vali Müştak Lütfi Bey’in 1908’de yapılan Manisa Hükümet Konağının Yunanlılar tarafından 1922’de tamamen yakılması üzerine 19424-25 yılları arasında Mimar Rüstem Bakoğlu’na yeniden yaptırdığını kaydedelim.
[4] Vefik Kitapçıgil, Doğumu. 1918, Erzurum, ölümü. 10 Haziran 2000; Vefik Kitapçıgil Manisa’da 1970-75 yılları arasında valilik yapmıştır.
[5] Tezcan Karadanışman, Manisa Bizimdir, Manisa’yı ve Mesir’i Tanıtma ve Turizm Derneği Yay.2012,s.20vd.
FACEBOOK YORUMLAR