ŞEHİRLERİ KİMLER YÖNETMELİ
Şehirler, medeniyet taşıyıcısı yüce gönüllü insanları bekler.
Şehirler, medeniyete iman etmiş insanları bekler.
Şehirler, köklü maziden muhteşem atiye iman eden insanlarla yönetilmek ister.
Şehirler, davalarına ülkü edinmiş alperen ruhlu Yesevi otağında demlenmiş Yunus diliyle konuşan insanları bekler.
Şehirler, kendi boyasıyla boyananları arzular.
Şehirler, sokaklarında dolaşan, çalmadık kapı bırakmayan, insana dokunan, kalbe giren tebessümlerin sahiplerini arar.
Şehirler omzunda taşıdığı insanlardan ilgi bekler.
Şehirler, mimarisine, insanına, kültürüne merhamet bekler.
Aşına, işine, ocağına, otağına, ağacına, dalına, dağına, deresine, tepesine, kedisine, köpeğine, düşkününe, yorgununa, kimsesizlerine, delisine, velisine, hacısına, hocasına, anasına, bacısına, kızına, erkeğine, dedesine, ninesine… Sahip çıkan gönül erlerini bekler.
Dağ tepe demeden, yağmur çamur dinlemeden, köy kasaba ayrımı yapmadan insana koşan, yardıma adım atan ayakları arar.
Her canlıyı Yaratandan ötürü seven ‘Hiçlik’ otağında demlenmiş er kişiler şehirlerin, insanların ve tüm canlıların derdine derman olabilir.
Şehirleri yöneteceğine inananlar 31 Mart 2019 seçimlerinde boy gösterecek.
Şehirleri yönetmeye talip olanların kendilerine göre bir şehir planı, programı mutlaka vardır. Ancak adayların seçim sonrası plan ve programlarını hayata geçirmeleri için akla mantığı uygun, ayakları yere basan ve şehrin ihtiyaçlarına cevap verecek programlar olması beklenir.
***
Türkiye gibi coğrafyanın kaderinin belirlendiği ülkelerde halkın tercihleri çok şey ifade eder.
Seçimler ülkenin kaderini belirlerken coğrafyanın kaderini de belirlerler.
Dünya coğrafyasından Türkleri çekip alırsanız dünyanın tarihinin nasıl olabileceğini düşünürsek Vandalizm’in hâkim olduğu bir tarihle karşılaşırsınız.
Tarihten Türkleri çıkardığımızı varsayarsak işte o zaman işin içinden çıkılmaz hale gelecektir. Türklerin olmadığı bir dünya tarihi, milletler tarihi, dinler tarihi ve de kültür tarihi yazılamaz.
Tarihi şekillendiren milletlerdir. Coğrafya insanların, tarihin ve geleceğin belirlenmesinde etkili olarak görülür. Ancak milletler coğrafyaya renk verir.
Milletlerin milli karakterleri coğrafyanın kültür, dil, sanat, mimari, medeniyet, insanlık âlemine kattığı güzellik ya da olumsuzluklarla anılırlar.
Türklerin tarihe, insanlık âlemine ve özellikle Türk-İslam dünyasına katkıları düşünüldüğünde bin yıl gibi uzun bir sürecin Türkler sayesinde gerçekleştirilen faaliyetlerle mümkün olabildiği görülecektir.
İslam tarihinden Türkleri çıkardığınızda İslam dünyasının durumunu düşünmek bile istemeyiz. Bu durum içinde bulunduğumuz beynelmilel dünyada da kendisini göstermektedir.
Günümüzün sözde Müslüman devletlerinin içinde bulunduğu demokrasi, insan hakları, eğitim, teknolojik gelişmişlik seviyesi ile Türkiye arasında yapılacak değerlendirme bile abestir. Türkiye’nin tarihten getirdiği demokrasi ve hoşgörü, sosyal milli devletçilik anlayışı sayesindedir ki birçok Arap ülkesinde kişi başına düşen milli gelirleri fazla olmasına rağmen insan hakları gibi konularda Türkiye’den geri olmasının ardında demokrasi, kadim devlet deneyimi, bağımsız yaşama anlayışı, aklı ön plana alan dini ve kültürel-bilimsel altyapı çalışmalarının etkisi yabana atılamaz.
Demokrasi ile milletin iradesinin gücünün yönetime yansıması milletlerin geleceğe olan bakışları, vatan ve devletlerine olan sadakatleriyle doğru orantılı olarak gelişir. Merkez-çevre bütünlüğü Türklerin benimsediği milli bir devlet modelidir.
Türkiye’nin en azından 1876 I. Meşrutiyetle başladığı modern demokrasi tecrübesi Türk-İslam dünyasına örnek olacak tecrübeye sahiptir. Türklerin demokrasi ve bilimsel gelişmelerin önünü açan anlayışıyla benimsedikleri akılcı Maturidi felsefesi en önemli gücü olarak kabul edilmelidir.
Seçimler arifesinde şehirleri yönetecek şahsiyetlerin tarihten aldıkları deneyimle şehirlere yapacakları kültür, sanat, mimari, ekonomi, hayat standartlarının arttırılması, huzurlu bir yaşam, yaşanabilir bir şehir ve yaşanabilir bir medeniyet alanlarında yapacakları hizmetler oranında hatırlanacaklarını-yâd edileceklerini bilmeleri gerekir.