SANCAĞI KİM KALDIRACAK?
NACİ YENGİN
Tarihi hafızası güçlü olan kadim bir medeniyete sahip devletlerin büyük aklı ve büyük öngörüleri olur. Türkler, Çinliler, İngilizler böyle milletlerdir.
Beş bin yıllık devlet tecrübemiz son 300 yıldır mecrasından uzaklaştırılmak ve hafızalardan silinmek istenmiştir. Türklerin devlet tecrübesi ve vatan sevgisi ellerinden alınırsa İslam dünyasını yok etmek, yönetmek daha da kolaylaşacağı için yapılmıştır bu!
Yüz yıl öncesine kadar Osmanlı ile uğraşanlar şimdilerde Türkiye’yi dize getirmek için her türlü plan ve desisenin peşindedirler.
Türkiye’nin kuşatılması 1839 Tanzimat Fermanı ile başlamış Islahat Fermanı ile ayyuka çıkmıştır.
Islahat Fermanında azınlıkların hakları Müslümanlardan daha fazladır. Bu duruma isyan eden çevreler Genç Osmanlılar hareketi başlattılar. Ancak ne yazık ki bu hareket içinden Batı tarafından yönlendirilen ve Osmanlı’nın dağılmasını hızlandıran unsurları temizleyemediği için zararlı oldu!
Genç Osmanlılar hareketi her ne kadar Batı karşıtı ve devlet –vatan, millet düşünceleriyle kurulmuş olsa da zaman içinde Batının eline geçmiştir!
Batı tarafından yönlendirilen Jön Türk aydınlarının vatan sevgilerinin önünde II. Abdülhamit engelmiş gibi gösterilmiştir.
II. Abdülhamit Jön Türklerden daha Türkçü ve daha milliyetperver daha liberal ve aydınlıkçı idi. Aydınların vizyonsuzluğu döneme zarar vermekle kalmadı Osmanlının son gerçek hükümdarına karşı Batı ile işbirliğine kadar vardırdı işi!
II. Abdülhamit’i anlamak Osmanlıyı anlamak ve Batının oyunlarını anlayarak gerçeği görmektir.
II. Abdülhamit zamanında açılan okullarda eğitim görenler Cumhuriyeti kuran kadrolardır.
Ülkeyi anlamanın yolu son üç yüz yılı bilmekten geçiyor. Diplomaside başarı tarih bilinci ve vizonuyla mümkündür.
ABD politikası derin İngiliz aklıyla mümkündür. Türk dış politikasında yeniden Türk aklına; Maturidi ve Hoca Ahmet Yesevi aklına ihtiyaç var. Hun, Göktürk, Uygur, Selçuklu ve Osmanlı tecrübelerine her zamankinden çok ihtiyacımız vardır.
Türkiye’nin kabuk değiştirme sancıları bir süre daha devam edecektir. Türkiye’nin geçmekte olduğu süreç bazılarının canını, cebini ve aklını acıtacaktır! Acıtmalıdır!
Türkiye’de her şeyden dert yanan, ağlayıp sızlayanlar ya vizyon sahibi değildir ya da Batının taşeronlarıyla birliktedir.
Aydın ayaklarını vatanına basana denir! Beslendiği kültüre, devlete, imana ve milletine ihanet etmeyene aydın denir!
Başka ülkelerin fikir ve ideolojileriyle cepleri dolanlar Türkiye’de çığırtkanlık yaparak beslendikleri efendilerine bağlı olduklarını gösterirler. Son dönemde bunlar kendilerini gizleme gereği bile duymuyorlar.
Gerçek aydın münevverdir.
Gerçek aydın ilim ve irfan sahibidir.
Aydın birleştirendir.
Aydın milletine tepeden bakmaz, hor görmez.
Konfüçyüs: “Bir milleti yozlaştırmak istiyorsanız musikisinin melodik yapısıyla ve ritmiyle oynayınız” der.
Bir zamanlar Türk milletinin müziğini yasaklayan iktidarlarla bu günlerde Batıya ram olanlar aynı zihniyetin temsilcileridir.
Zihnimizdeki deli gömleklerinden kurtulmanın yolu arı ve duru Türk aklı ve Hoca Ahmet Yesevi’nin İslam anlayışından geçmektedir. Köklerini tarihinden, kültür ve irfanından alan bir milletin geleceği köklerinden, aklından, dilinden ve imanından ayrı düşünülemez!
Önümüzdeki süreç bazı devletlerin coğrafyadan silineceği, bazılarının ise kültür ve tarihine daha çok sahip çıkarak yeniden doğrulacağı süreç olacaktır!
Biz inanıyoruz ki Türklerin Peygamber sancağını taşıma görevi devam etmektedir. Kim ne yaparsa yapsın süreç engellenemez. Yavaşlatılabilir, ancak durdurulamaz! www.tarihistan.org. 14 Mart 2017