Ötekileştirme hastalığı
(Ya çekil yolumdan ya da yoldaşım ol)
Farklılaşma ve farklı düşüncede olma insan tabiatının sonucudur. Farklı olma durumu yaradılışın da bir gereğidir.
Farklılaşmayı kabul etmekte zorlananlarımız çoktur. İnsanın evlatlarıyla olan farklılıklarını düşündüğümüzde bunun zorunlu bir süreç olduğunu da kabul etmemiz gerekir.
Farklılaşma demokrasiyle, eşitlik, adalet anlayışı ve evrensel haklarla da güvence altına alınan doğuştan getirdiğimiz haklar arasındadır.
Yaşama, inanma, düşünme ve konuşma gibi insanın doğuştan olan temel hakları farklılaşma olarak görülüyorsa da ayrışma sebepleri olarak görülemez. Bir insanın inancı, etnisitesi, dili, siyasi görüşü ve düşüncesi farklı olduğu için o insanın farklılaştığını iddia etmek mümkün değildir.
Kapalı grup olarak ifade edilebilecek cemaat, parti, hizip, tarikat gibi yapılarda görülen farklılaşma, bir ayrışma sebebi olarak kabul ediliyorsa bunda bir insanlık sıkıntısı vardır. Söz konusu yapıların kontrol altında tutulabilmesi için farklılaşmanın önüne geçilmesi ilk akla gelen savunma mekanizması mevcut statükoyu koruma düşüncesidir. Lider durumundaki şahsiyetlerin yönetmeye çalıştıkları yapıları devam ettirmelerinde farklı düşünce, dil, renk ve görüşlere karşı çıktıkları tarihen sabittir. Ortaçağ skolâstik düşüncesine karşı çıkan Martin Luther’in aforoz edilmesiyle günümüz doğu toplumlarında; çoğunlukla İslam coğrafyalarında görülen tek tip anlayışın hâkim kılınması ve farklılaşmaya karşı çıkılması arasında çok fazla bir anlam farkı bulunmaz.
Hâlbuki yüzlerce yılık yapıların dahi günün birinde yıkılacağını, değişeceğini görmek öngörü sahibi insanlar için hiç de zor değildir. Ancak bunun için akıl ve feraset sahibi olmanız gerekir. Değişimi, gelişmeleri ve dünyanın gidişatına göre pozisyon belirlemeniz gerekir.
Mevcut yapıların ne durumda olduğunu anlamanın yolu içinde bulunduğunuz yapı dışına çıkarak yaşanan, söylenenleri yukarıdan bakmak ve gözlemlemek olmalıdır.
Yapacağınız gözlemler sizleri hayal kırıklığına uğratabilir. Kabullenmeniz zor olabilir. İnanmakta zorlanabilirsiniz. Ancak başta İslam dünyası olmak üzere Emevilerden itibaren sorgulama, eleştirel bakış ve farklılıklarımıza tahammül etme anlayışı kültürünü bugünlere getirebilseydik emin olan bu halde bulunmazdık. Cemaat, parti, hizip, tarikat ve ideolojilerimizin en büyük sıkıntısı olarak görülmektedir. Üzülerek söylemek gerekir ki bu yapı güçlenerek devam etmektedir.
Farklı düşüncelerin insan olmanın gereği olduğuna inanların rejimidir demokrasidir.
Farklılaşmayı bir erdem ve akılcı düşünceyle perçinlenmiş gelişmenin itici gücü haline getiren milletler dünyayı yönetmeye talip milletler olagelmişlerdir.
Ancak farklılaşma insanları bölünmeye ve ayrışmaya götürecek denli gemi azıya aldıysa sıkıntılı bir sürece girilmiştir.
Türkiye’nin son dönemde yaşadığı farklılaşma yok olmaktır gibi parçalayıcı anlayış tecrübesi siyasetten, cemaate, ideoloji ve milli değerlere, vatandaş olmaya kadar önümüzdeki süreçte yolunu, tavrını belirleyecek gibi görünmektedir. Bu süreç yalnız siyasetle sınırlı kalmayacak birçok kişi, kurum, cemaat, düşünce bundan derin bir şekilde etkilenecektir.
Bizlere düşen binlerce yıllık tecrübeyle her kapıyı çalmak, her insana hitap etmek ve kuşatıcılığı kaybetmeden, özden ayrılmadan birlikte yürüyebileceğimiz, konuşabileceğimiz, tartışabileceğimiz, yeni yol ve yöntemler; çözümler bulabileceğimiz insanlarla yol almak olmalıdır.