Neyin Sırrı ve Beşir Ayvazoğlu
Beşir Ayvazoğlu Neyin Sırrı Hala Hasret[1] kitabında Tanpınar’ın Huzur romanında anlatılan Neyzen Emin Dede için “İşte o budur, bu çelimsiz adamdır, bütün mazi hazinelerinin son bekçisi, kafası altı asrın altın uğultulu kovanı olan ve nefesinde bir medeniyet yaşayan insan budur.” ifadelerini kullanır.
Cümlede Tanpınar’ın sanat zevki ve cümlenin derin anlam ve ahengine yüklediği estetiğin yanında “altı asrın altın uğultulu kovanı olan ve nefesinde medeniyet taşıyan insan” ifadeleri medeniyet derdi olanları etkilememesi mümkün değildir.
Tanpınar için Emin Dede gibiler “aramızdan el ayak çekmiş alemin son ışıkları[2]” gibidirler. Hatta onlar öyle insanlardı ki “kendisini ve sanatını muhteşem bir harabe yahut güneş batması gibi bir şey yapan üs tüste inkarları bile[3]” fark edemeyecek denli herkese dost ve eşittiler.
Kendini sanatına, ilmine, aşkına adamış insanları tanımak ne büyük bahtiyarlıktır. Onlar milyonların içinde yalnız yaşamayı seçmişlerdir.
Onlar büyük ve kutsi bir medeniyet ülküsü içinde içlerinde açan tomurcuklarla yeni baharlar müjdelemenin çabası içindedirler.
Onlar ki bedende kaybolma, aşkta var olma ve yücelmenin hevesine kapılmışlardır.
Aşkı Hoca Ahmet Yesevi gibi, Yunus gibi inanır, bakar, anlar ve söylerler. Onlar Tanrı aşkını Maturidi anlayış ve iman algısı mertebesine çıkaran ve “Bana Seni gerek seni” diyen âlemşümul bir medeniyetin kurucuları olduklarının da farkında mıdırlar bilinmez!
Hayatı, sanatı bir ipek böceğinin kozasını örmesi gibi ilmek ilmek örenlere ne mutlu.
Beşir Ayvazoğlu köklü maziden muhteşem atiye giden yolculukta milletin ilim, kültür medeniyet kozasını örmeye devam edenlerden olduğu için onu tanıyan bizler ne kadar bahtiyarız.
FACEBOOK YORUMLAR