MODERN İNSAN!
NACİ YENGİN
WWW.TARİHİSTAN.ORG
Zaman denilen büyülüm sarkacın altında yaşamanın kıymetini bilmek gerek.
O, öyle bir hazine ve bizlere bahşedilmiş değer ki ancak dara düştüğümüzde, ona ihtiyaç duyduğumuzda değerini anlıyor, gereksinim duyuyoruz!
Ancak her nedense modernleştirilmiş, modernizmin standartlarına uydurulmuş günümüz insanının en çok şikâyet ettiği kavramların başında gelen yine de zamandır!
İşlerinin yoğunluğundan kendisine zaman ayıramadığını söyleyenimiz…
Zamanı olsa daha neler yapacağına dair hayıflanmalarımız…Zamanım yok!
Azizim bu kadar işi aynı anda nasıl yapıyorsun? Nereden buluyorsun bu kadar zamanı anlayamıyorum hayretlerini gizlemeden söyleyenlerimiz!
Ah ah. Ev, iş ve sorumluluklarımız bizleri hep yapmayı düşündüğümüz çalışmalardan uzaklaştırıyor tarzı mazeret arayışlarımız…
Şöyle keyfimize göre vaktimizi değerlendiremediğimize dair hayıflanmalarımız.
Acizliklerimiz!
Beceriksizliğimize tembelliğimizin eklenmesi… Zamanı suçlayıcı tavırlarımız!
İş ev arasında sıkışan günümüz insanı aslında ne evine ne de gerektiği şekilde işine zaman ayırmıyor!
Modern insan bireysel arzularını en rahat bir şekilde nerede ve ne zaman gerçekleştirebileceğine dair planlar yaparak geçiriyor vaktini!
Çalıştığı iş yerinde işini zamana yayarak ya da başka bir ifadeyle zamanı öldürerek ömür tükettiğinin farkına varamıyor!
Akşama kadar mesaisini konuşmakta harcayan, birilerini çekiştirmekle farklı bir haz duyan günümüz insanı akşam eve vardığında kendisine kurmuş olduğu modern hapishanelerde gergin, stresli ve yorgun görünümüyle kendisini TV veya sosyal medyaya teslim ediyor!
Modern insanın çok iyi bildiği bir gerçek var asıl: Çile çekmeden zamanı geri getirmek ve onu değerli kılmak mümkün değil!
Zamanın kutsal bir hazine olduğunu, kendisine bahşedilen en önemli iki hazineden birisi olduğunun da farkında!
Mutlu insanların zamanı kontrol altına alan insanlar olduğunu da biliyor ve öyle insanlara öykünüyor çoğu zaman!
Kişisel gelişim kitapları okumaktan, terapi seanslarına katılmaktan haz alan günümüz insanı-ve bunu çağdaşlığın bir gereği sayarak- çoğu zaman zamanın yokluğunda anlıyor değerlerin elinden bir bir gittiğini!
Modern insanın farkına varamadığı en önemli ayrıntılardan birisi de birileri adına çalışıp üretirken aslında onlar için tükendiği, tüketildiğidir!
Modern insan cemil Meriç’in ifadesiyle sürüden ayrılmayan ve tek dünya oluşturmaya çalışan batı felsefesinin insanı!
"Onlar sürü yavrum. Zincirlerinden başka kaybedecek neleri var? Karanlıktan geldiler, karanlığa gidiyorlar. Ummandaki dalgalar gibi sayısız. Tarihi yok bu sürünün. Macerası yok. Yıldızlara tırmanan merdivenden habersiz. Yürüyen, esneyen, tepinen ve öğrendiği şeyleri tekrarlayan uzviyet. Kafanın vecdinden habersiz. Bu sarhoş karnaval alayını yıldızlar, yüzbinlerce yıldız, kayıtsız bakışlarıyla seyrediyor."
Üretimin, hayatın özgür bir nefsin içinde olduğunu zanneden günümüz insanı tüketim metaı olduğunu anladığında ya yapacak bir şeyi kalmamış oluyor ya da zamanın sonuna gelmiş olmanın bezginliği içinde kalakalıyor! Daha da kötüsü mangutlaşmışsa işte o zaman moderniyete felsefesini oluşturan Hıristiyan pagan kültürü amacına gerçekten ulaşmış demektir!
Son söz yine söz ustasının: "Ne garip bir oyuncak şu insan! Yürür, konuşur ve acı çeker. 70 kilodur. Kendisine ve çevresine ait hiçbir şey bilmez. Bir nevi ıstırap makinesi. İplerini
başkaları çeker. Hantal ve şapşal bir robot. Neye sevinir bilinmez. Sınırsız olan hayalleri ve acı kabiliyeti. Etten bir kafes ve aciz içinde kıvranan bir ruh. Vücut araba, akıl arabacı. Ama gözleri bağlı arabacının, arabaya hükmeden, atlar... Buda haklı: Var olmak için yok olmak lazım, parça bütüne kavuşacak ki hasret dinsin. Bütün musiki, bütün şiir, bütün aşk, bu bir çuval kemik, bu asi ten, bu aptalca endişeler ne olacak? Ne olacağını bilen var mı? Kader hep oynayamayacağı roller yükler insana ve ıslıklar. Alkışlar sahtekârların..." Cemil Meriç (Jurnal)