Naci YENGİN

Naci YENGİN

Genel Yayın Yönetmeni
[email protected]

Mesir Bayramından festivale

11 Nisan 2022 - 09:33

Mesir Bayramından festivale
NACİ YENGİN
Yüzyıllardır devam eden Mesir Bayramı 2012’de UNESCO tarafından “İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsilî Listesi “kapsamında Uluslararası Mesir Bayramını Festival olarak koruma altına alındı..
Hekim Merkez Muslihittin Efendi tarafından yapıldığına inanılan Mesir Macununun İbn Sina’nın ‘el-Kanun Fit-Tıp’ kitabında geçtiği, hatta ‘Mesir’ adının Pontus kralı Mithridates’den geldiği ifade edilir. Babil, Sümer, Hitit, Mısır, Urartu, Asur, Lidya, Frikya, İyon,  Pers, Roma, Hun Türkleri, Selçuklu ve Osmanlı kültürlerinde rastlandığı da ifade edilmektedir.[1]
Yavuz Sultan Selim’in hanımı, Kanuni Sultan Süleyman’ın annesi Ayşe Hafsa Sultan’ın şifa bulması amacıyla 1522’de tarihinde Merkez Muslihittin Efendi tarafından Manisa dağının bitkilerinden oluşan 41 çeşit baharatla hazırlanan Mesir Macunu 1537’den itibaren Türklerin ortak bahar bayramı Nevruz Bayramı ile aynı günde kutlanır.
Manisa'da 1537'den bu yana Mesir Bayramı kutlanır. Mesir Bayramı geleneği Türkiye’de en uzun ömürlü geleneklerden birisidir. Dini yönü olmamakla birlikte halk kültüründe inancın bir parçası haline gelmiştir.
21 Mart 1537’den 1926’ya kadar kesintisiz olarak kutlanan bayram bu tarihte Vali Müştak Lütfi Gürsan (Manisa Valiliği: (1923-1926) tarafından yasaklanmıştır. Müştak Gürsan’ın valilik yaptığı yıllarda Hükümet Konağı 1908’de yapılmış, yıkıldıktan sonra 1924-1925’te Mimar Rüstem Bakaoğlu tarafından yeniden yapılmıştır.
1952’de tekrar kutlanmaya başlanan Mesir Bayramı günümüze kadar devam eden en uzun ömürlü geleneklerimiz arasındadır. Türk Bayramı Nevruzla aynı gün kutlanan Mesir Bayramını geleneğini aslına uygun şeklide yaşatmak gerekir.
Mesir-Nevruz Bayramında mesir macunu halka dağıtılmakta ve adına Nevruziye Şekeri denilmektedir. Mesir Bayramı 2012’den itibaren "Uluslararası Mesir Festivali" olarak kutlanmaya başlanmıştır.
Festivalin bize özgü bir kavram olup olmadığını düşünmek gerekir! Kavramlara takılmamak gerektiğini düşünenlerin yanıldıklarını söylemek isterim. Kavramlar bir yönüyle milli hafızanın dışavurumudur.
Batı dünyasında dini günler için kutlanmaya başlanan karnavallar son yıllarda Türkiye'de festival adıyla kutlanmaya başlamıştır. Hâlbuki "Mesir Bayramı" ve "Mesir Festivali" kavramlarının anlam itibarıyla birbirinden farklı olduğunu bilmek gerekiyor.
Bayram milli kültürle özdeşleşmiş. Türkün hayata bakışını, inancını anlatırlar.  Milli, yerli ve dini bir hüviyet taşırken festival batıya özgü bir bakıma insanın ve hazzın meta olarak kullanıldığı bir geleneğin temsilcisi...
Batıdan alınan kültür aktarımına göre festival: “Toplumsal uygulamaların başta gelen alanlarından biridir. Toplumda kültürel aktarımın geniş bir halk kitlesine ulaşılarak yapılabildiği, kültürel kodların ve geleneklerin o topluma ait insan grupları tarafından hep birlikte icra edildiği ve tekrar hatırlandığı ortamlar yaratan festivaller, kültürel iletişimin etkin bir biçimde gerçekleştiği organizasyonlardır.”[2]
Son yıllarda şehir turizmini canlandırmak, şehri tanıtmak ve markasını uluslararası hale getirmek gibi bir amaca yönelik olarak olarak Mesir Bayramından Mesir Festivaline geçildiği söylenmekte ve çağın gereklerine uyulduğu fikri genel geçer olarak dillendiriliyor olsa da anlatmaya ve festivalle bayramı ayırmaya çalışarak dikkat çekmeye çalıştığımız husus Manisa’nın iç ve dış turizmi canlandırıyor gibi görünürken kültürel köklerden uzaklaşma- unutma ihtimalini de bünyesinde barındırıyor olmasıdır.
Karnaval kültürü, karnaval hayat tarzı ve karnaval eğlenceleri ancak filmlerde gördüğümüz bir olguydu bir zamanlar. 1990 sonrası uluslararası ekonomik değer anlayış ve algısının hayat tarzımız olmaya başlamasıyla birlikte milli değerlerin, milletin mayası olmuş kadim kültürlerin alt üst olduğunu gördük. Milli kültür unsurlarının uluslararası alanda tanıtılması elbette değerlidir ve gerekliliktir. Bunu yaparken milli değerlerin asılları bozulmadan kültürel dezenformasyona uğratılmadan yapılması temel ölçü olmalıdır.
"Karnaval, festival batılının hayatında belirli dini günlere dayanır." "Festival ve karnaval, her şeyden önce kadın ve erkeğin uzun yüzyıllardan beri ayrı kompartımanlarda yaşadığı, eğlendiği bir mekân olan kentlerimizde görülmez. Çünkü bizim kentlerimizde kadınla erkek belli merkezler dışında henüz beraber yaşamaz, hukuki bağlarla birlikte olanlar günün az kısmını bir arada geçirirler." “Festival ve karnaval, kadının ve erkeğin; hayatın her safhasını birlikte yaşadıkları mekânlar ve zamanlara ait bir olgudur."[3]
Batı medeniyeti ile medeniyetimiz arasında taban tabana zıt bir hayat, inanç, kültür ve ekonomik anlayışlar bulunmasına rağmen iki yüz yıldır Batının bilimsel, siyasi, teknolojik ve ekonomik ve hatta kültürel birçok yönünü örnek alma ve onun ürettiği her türlü değerin doğru ve “mutlaka kabul edilmesi gerektiği” görüşü günü kurtarmaya çalışanlar için kısa vadeli bir kurtuluş reçetesi gibi duruyorsa da özünde milli benliği yok edici ve millet olgusunu ortadan kaldırıcı kodlar taşıması yönüyle zararları olumlu yönlerinden daha çok olan ön kabuller olduğu bilinmelidir. www.tarihistan.org


 

 
[1] Veren, Ergün (2018 ) “Manisa Kültürel Belleğinde Mesir Macunu Festivali”, Geçmişten Günümüze Manisa, C. I, s. 655
[2]Aksu, Hilal Erdoğan (2017 ) “Eller Havaya Eller Şifaya: Uluslararası Manisa Mesir Festivali Üzerine Bir İnceleme”,  Millî Folklor, 2017, Yıl 29, Sayı 115,s.92
[3] Oytaylı, İlber (2008) Gelenekten Geleceğe, İstanbul, s.115 vd.
 

Reklam

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum