Naci YENGİN

Naci YENGİN

Genel Yayın Yönetmeni
[email protected]

Manisa'da Osmanlı Dönemi Hazireleri

02 Şubat 2017 - 08:34 - Güncelleme: 02 Şubat 2017 - 21:06

Manisa'da Osmanlı Dönemi Hazireleri

 

Yaşadığımız köy, kasaba ve şehirlerin bizim olduğunu iddia ediyorsak bu aidiyet duygusunun oluşumunda bizden önce yaşamış ve yaşadıkları yerleri bizim yapmış ve ebedi âleme göçmüş atalarımızın rolü vardır.

Ahmet Hamdi Tanpınar’ın meşhur sözünü hatırlarım bu tür durumlarda. O, vatan sınırlarını “Atalarımızın bulunduğu yerden başlar” şeklinde tarif eder. Bu tarif ne kadar haklı ve yerinde bir tarifse tanım içindeki derin manayı yok edecek derecede atlarımızın tarih, kültür ve birikim ve medeniyetini adeta talan etme yarışına giren bizler için o denli yüz kızartıcı bir gerçeği de yüzümüze çarpmış olur adeta!

Bir milletin ülke sınırları haricinde kalan gönül, kültür, hatıra ve medeniyet sınırlarının belirlenmesi bu günün insanının harcı değildir! Aksine köklü medeniyet ve içtimai mirasın ortak sınırlarının belirlenmesinde isimleri bu güne kadar gelen bahtiyar ecdatlarımız kadar isimleri tarihe mal olmuş, arkasından hayır dua edecek kimsesi kalmamış atalarımızın rolü vardır. Onların gerçekleştirmiş olduğu tarih, kültür ve medeniyet inşası ülke sınırlarımızın, gönül köprülerimizin nereden başlayıp nerede biteceğini gösterir. Bizlere düşen ecdadın izini sürerek geçmişle olan bağları güçlü tutmaktır. Geçmişle bağların gücü oranında geleceğe daha güvenle bakma ve amaçlanan hedeflere ulaşma konusunda kendisinde güç bulacak nesillerin yetişmesine katkıda bulunulacağını akıldan çıkarmamak gerekir.

Yahya Kemal Beyatlı’nın ifadesiyle “Kökü mazide olan ati”ye ulaşmanın yolu atalarla beraber yaşamak ve onların rüya, hayal ve amaçlarını gerçekleştirme azim ve kararlılığıyla çağın gerçekliğinden uzaklaşmamak olduğu bilincine sahip olmaktır.

Atalarımızın kabirleri modernleştirilmiş kentli insana ürkünç gelen yerler olarak anlatıla geldi. Ancak kabirler yaşadığımız yerlerden uzaklaştırılalı beri ölümü ve hayatın gerçek yüzünü unuttuk. Hayatın anlamını kavrayamaz olduk. Hâlbuki Yahya Kemal’e kulak verseydik coğrafyamızın üzerinde yaşayanlarla karıla karıla vatanlaştığını da anlamış olurduk. Vatanın öyle kolay kolay bizim olmasını beklemek ham hayalden başka bir şey değildir. Mezarlar ve mezarlıklarımızın sancılı, sıkıntılı tarihi sürecin canlı şahitlerinin bize anlattığı en çarpıcı gerçek vatanlaşmanın hangi badirelerden geçtiğidir.

Vatan kavramı ve vatanın gerçek sahipleri ile ilgili Nurettin Topçu “Büyük mezarların üstünde büyük vatanlar vardır. Büyük ölüleri olmayan milletler ebedî olamazlar. Üzerinde büyük ruhların sevildiği topraklarda ebedi hayat ağacı yeşerir, gerçek hayat, gerçek saadet tadılır. Onlarsız yeryüzünde yetim yaşar insanlar.” Diyerek adeta Yahya Kemal’in “Yol Düşüncesi” şiirinde ifade etmiş olduğu “Cihan vatandan ibarettir, itikadımca” mısrasını açıklamış olur.

***

Manisa gibi kadim bir şehirde yaşıyorsanız sorumluluğunuzun çok daha ağır olduğunu yaşayarak anlarsınız!

Yönetici, bürokrat, şehir sevdalısı ya da sıradan bir vatandaş olsanız da eğer içinizde bir sorumluluk duygusu, tarihe, ecdada vefa borcu düşünceniz varsa şehir sizi bırakmaz. Şehir sizinle yaşar ve şehri tutup kaldırmak ve muhteşem geçmişten gelen her şeye sahip, mamur etmek istersiniz.

Manisa Büyükşehir Belediyesi 2009’dan itibaren devam ettirdiği önemli bir projenin ilk meyvesini  “Manisa'da Osmanlı Dönemi Hazireleri” kitabını yayımlandı.

1313-1410 yılları arasında Saruhan Beyliği sınırları arasında kalan Saruhan Sancağı 1410 yılından itibaren Osmanlı’da sancak şehri olarak kabul edilmiş 16 şehzade Manisa'ya gönderilmiştir. Bu yönüyle Manisa tarihiyle yaşayan, hazireleriyle bizlerle birlikte nefes almaya devam eden bir şehirdir.

Manisa Büyükşehir Belediyesinin Manisa merkezde birçoğu yok olmuş, toprak altında kalmış ve unutulmuş birçok mezarın kayıtları Manisa Büyükşehir Belediyesi tarafından önemli bir çalışmayla gün yüzüne çıkarması umut verici bir adımdır.

Prof. Dr. Muzaffer Tepekaya, Doç. Dr. Alpay Bizbirlik ve Dr. Necdet OKUMUŞ tarafından yoğun bir çaba sonucu ortaya çıkarılan Nişancı Paşa, Hüsrev Ağa, İvaz Paşa hazirelerinden mezar taşları tespit edilerek yapılan çalışmanın 800 sayfalık bölümü "Manisa'da Osmanlı Dönemi Hazireleri" başlığıyla yayımlandı. 

Manisa’nın sokakları, mahalleleri, parkları, pazaryerlerinin bir kısmı eski mezarların bulunduğu muhitlerdir. Evliya Çelebinin Manisa’da izini sürerek nerelerde tarihi mezarların bulunduğunu öğrendiğimizde hayıflanır ve besmelesiz adım atamayacağımızı anlarız! “ Bastığımız yerlerin toprak değil yatır,  hazire olduğunu bilerek Manisa’yı dolaşmak hüzün vericidir.

“Manisa'da Osmanlı Dönemi Hazireleri” kitabına dair teknik ve içerik olarak eleştirilerimiz yok değil! Bu devasa eser keşke ayrı ciltler halinde yayımlansaydı. Kitabın teknik olarak daha titiz yayınlanması mümkün olabilirdi. Ancak her şeye rağmen alanında Manisa'da ilk önemli çalışma olduğu için eksiklikleri hoş görmek adettendir.

 Kitaba emek verenleri kutlar tarih, kültür, mimari… Ve şehri medenileştirme yolunda yapılan tüm çalışmaların yanında olduğumuzu belirtmek isteriz. [email protected]

 

Reklam