Kurşunlu Şiir Akşamları
Naci YENGİN
İnsanlar gibi şehirlerin de nefes alması gerekir.
Kendilerine ait özgün dokusu, kokusu ve tınısı olmayan şehirler özgünlüğünü, hatta özgürlüğünü kaybetmiş sayılırlar.
Şehirlerin nefes alması için içinde barındırdığı insanların kültür kodlarıyla şehri donatmaları, boyamaları ve nakış nakış işlemeleri beklenir.
Mimar Sinan’ın elinin değdiği şehirler bizlere göz kırpmaya devam ediyorsa bunda siyasi erkin etkisinden daha fazla sanatçının, zanaatkârın benliğinde, havsalasında ve ülkü edindiği kültür dünyasında taşıdığı hayalin daha fazla etkisi vardır.
Şehirler nefes almıyorsa, geçmişten aldığı gücü bugüne taşımadan gelmiş ve yarına olan umudu kırıksa bilinmelidir ki bu umutsuzluk, karamsarlık şehrin sahiplerinin umutsuzluğu, vizyonsuzluğu ve ülküsüzlüğüyle doğru orantılıdır.
Şehirleri yaşanır kılmak adına yapılması gereken şey çok zor ve girift değildir. İnsana dokunmak, kültürle irfanı birleştirmek, maddeyle manayı sentezleyerek şehri omuzlayanlara sahip çıkıp destek olmaktır. Destek olmak bir yana köstek olmamak bile şehri kurtarmaya, kendi sesini, nefesini, kültürünü, tarihini; kısaca muhteşem geçmişten beklenen geleceğe uzanan zorlu yolculukta yürüyenlerle birlikte olmak…
Anadolu’nun pek çok ilinde, kasabasında birer okul, birer can suyu görevi ifa eden dergiler, yayınlar, dernekler ve yayın organları çıkmaya devem ediyor. İyi de ediyor.
Gençliğimde Manisa’dan gelecek Nizam-ı Âlem’i, Maraş’tan gelecek Andırın Postasını, İstanbul’daki Yeniçağ, Konya’dan gelecek Konevi… Dergilerini sabırsızlıkla beklerdim.
Şimdilerde teknolojiye direnen bazı yayınevleri, dergiler şehir ve kasabalarda çiçek açmaya, ilkbahar iklimi estirmeye devam ediyor.
Bunlardan birisi de Salihli’de yayın hayatına devam eden Gönül Eri dergisi.
*
Bazen karamsarlığa bürünsek te Anadolu’dan yükselen gür ses dalga dalga yayılıyor. Bazen Suçıktı, bazen Simav, bazen de Kurşunlu’da…
Anadolu'da dergi çıkarmanın, kültürel faaliyetler yürütmenin ne denli ağır bir sorumluluk olduğunu yaşayanlar daha iyi bilir. Türkiye’nin içinde bulunduğu en büyük sorun da budur bize göre. Kültür, sanat, eğitim, kısaca insan yetiştirme alanlarında çok büyük eksikliklerimiz var.
Kültür, eğitim ve sanat zor ve zahmetli bir birikimin sonucu verilen uğraşın somutlaşmış şeklindir bir anamda.
Yıllar içinde ekilen tohumlar ya yeşerir dal budak salar meyveye durur. Ya da hazan yaprakları gibi emekler zayi olur gider.
Bir kişi, bir okul ve bir dergi etrafında kümelenen birkaç kişi gönüllerdeki yerini sağlamlaştırır ve merhaba der insanlara. Sazı, sözü, mısraı ve nağmesi vardır haykıracak…
Kahraman Maraş'tan çıkan Abdurrahim Karakoç ve Yedi Güzel Adam gibi, Seyid Ahmet Arvasi, Cemil Meriç, Erol Güngör ve Samiha Ayverdi gibi milletin irfan damarından aldıkları ilham ve millete dönen kalplerle millete mal olurlar.
Türkiye'nin gönül insanlarına her zamankinden daha çok ihtiyaç var.
Günümüzün Yesevisi diyebileceğimiz kültür insanları gibi cepheye koşarken Fatih Sultan Mehmet cepheden döndüğünde Yunus Emre, Sadrettin Konevi olan insanlara ne kadar da çok çok ihtiyaç var.
*
14-15 Temmuz 2018 tarihlerinde Salihli’de Gönül Eri Dergisiyle özdeşleşen Gündüz Aydın yönetiminde gerçekleştirilen ve Salihli Belediyesinin destek verdiğini gördüğümüz “Kurşunlu Şiir Akşamları” etkinliği kültürün, sanatın ve edebiyatın damar damar yürüdüğünü ağacın kök saldığını ve meyve vermeye devam ettiğini görmek açısından önem arz ediyor.
Türkiye’nin yedi bölge ve yedi ikliminin sesi, nefesini derleyerek Salihli’ye gelen şair, yazar ve gönül insanları iki gün boyunca sanat, şiir, kültürden başka bir şey konuşmadı. Siyaset, politika, ekonomik beklentiler hiç gündeme gelmedi.
Böylesine güzel atmosferin oluşmasında gönül insanı, Gönül Eri dergisi yayın yönetmeni Gündüz Aydın ve Salihli Belediyesi Başkan Yardımcısı Mahmut Süreyya Karaoğlu başta olmak üzere emeği geçen herkese teşekkür ederim. Umarım daim olur ve yapılan çalışmalar yayımlanır temennisiyle.