II. MURAT VE MANİSA’DA KÜLTÜR SANAT HAYATI
NACİ YENGİN
“…Sultan ikici Murad, büyük teşkilatçılığı, büyük kumandanlığı ve savaş dehası yanında ilimle, fenle, musiki ve şiirle yakından meşgul olmuş…”
“İkinci Murad’ın, haftada iki defa âlim ve şairleri sarayında toplayıp, ilim ve şiir musahabeleri tertiplediği, onlarla kültür sohbetleri yapmaktan derin zevk aldığı bilinir.”[1]
II. Murad tarafından Saruhan Sancağı Manisa’da inşa ettirilen ve Osmanlı’nın Edirne, Topkapı saraylarından sonra üçüncü büyüklükte ve öneme sahip sarayı olan Saray-ı Amire’de musiki, şair ve sanatçılarla iki yıl gibi (1444-1446) kısa süre de olsa önemli çalışmalar yaptığı bilinmektedir.
İkinci Murad’ın Osmanlı padişahları arasında en rind(açık yürekli, kalender, dünyaya sırt çevirmiş…) hükümdarlardan birisi olarak bilinir.
Osmanlılar devrinde II. Murad’la başlayan Saray-ı Amire’deki siyaset ve sanat hayatı XV. ve XVI. Yüzyıllarda zirveye ulaşmış görünmektedir. Öyle ki bu yüzyıllarda Saray-ı Amire merkezli Saruhan Sancağının merkezi Manisa’da yirmi iki divan şairinin yetişmiş olduğunu,[2] mimariden estetiğe, sanat ve siyaset hayatından ekonomik hayatına varıncaya her alanda şehrin kalkınmasına; insanların mutlu ve müreffeh hayatına etki ettiğini, dolayısıyla Osmanlı medeniyeti içerisinde Manisa’nın önemli bir yer tekil ettiğini söylememiz gerekmektedir.
Manisa XV. ve XVI yüzyıllarda Gülşenî-i Saruhânî, Yiğitbaşı Şeyh Ahmed Şemseddin Efendi, Serîrî, Keşfî Çelebi, Ferruhî, İbn-i Îsâ, Senâî Çelebi, Leâlî, Fehmî Çelebi, Celîlî, Derûnî, Makâlî Hamamcı-zâde Mehmed, Makâlî Mustafa Beğ, Nâmî, Münşî, Nevâlî, Füsûnî Çelebi, Şühûdî Çelebi, Memi Cân, Câmiî Çelebi, Fenâyî Çelebi, Gınâyî[3] gibi divan şairleri yetiştirerek sanat ve ilim hayatına adeta damga vurmuştur.
İkinci Murad’a ait olduğunu bildiğimiz Divan şiiri tarzındaki birçok şiirin Manisa Saray-ı Amire’de yazıp söylediğini tahmin etmek zor değildir. Zira İkinci Murat Manisa’ya biraz da rindlik için tercih etmiş olmalıdır.
“Uyhuda dün gice canum gibi canan gördüm
Ten-i efsürdede kalkub ese-i can gördüm…”
---
“Saki getür yine dünkü şerabumı
Söylet dile getür yine çeng ü rebabumu,
Ben var iken gerek hana bu zevkü bu safa
Bir gün gele ki görmeye kimse türabumı.”[4]
Manisa’nın Saray-ı Amire çevresinde gelişen sanat ve siyaset hayatı İkinci Murad(1421-1444; 1446) ile III. Mehmed devrine kadar devam ettiğini bilmekteyiz(1595-1603).
II. Mehmet’in (1432-1481) küçük yaşta Saruhan Sancağına gelmesi ve Manisa’da aldığı her türlü eğitimin yanında derin bir musiki ve sanatın ayrı bir yeri ve nemi vardır. Nice divan şairini kıskandıracak denli şiirleri bulunan “Avni” lakabıyla şiirler yazan Fatih sultan Mehmet’in gerek devlet tecrübesi, gerek sanat ve musiki zevki, gerekse dünya görüşü Manisa’da şekillenmiştir.
“Yâr içün ağyâr ile merdane ceng etsem gerek
İt gibi murdâr rakîb ölmezse yâr elden gider.”
(Yâr için düşmanla cesurca doğuşsem gerek
Pis düşman it gibi ölmezse yâr elden gider)