HZ. ALİ’DE SÖZÜN BÜYÜSÜ
www.tarihistan.org
NACİ YENGİN
Bazen hayatın anlam kazanması zorlaşır.
Bazen modern hayatın dayatmaları karşısında hayatımıza anlam veremediğimiz anlarımız olur.
Şehrin kalabalıkları arasında bir yerde birileri çıkar ve bir şey söyler. Hayatın anlamına dair bir söz… Bir vecize…
Bir mesel.
Sözlerin kime ait olduğunun anlamı da olmaz çoğu zaman. Araştırmayız kim söylemiş. Ancak yaşadığımız sürece biliriz ve kabul ederiz ki o söz hayatınıza yön veren kutlu bir söz oluvermiş!
Söz ister bir meczuba ait olsun isterse bir veliye. Hiç fark etmez. Anlamı olan ve hayatımza giren her sözün ayrı bir önemi vardır.
Ve şuna da kaniyizdir ki bazı sözlerin sözler içinde ayrı bir yeri vardır.
Bu ayrımı yapıp kutlu gördüğümüz sözün sözler içindeki ayrıcalıklı yerini kavradığımızda genellikle yaptığımız bir hatadan kurtulma arifesindeyizdir! Zaman geçmiş ve bizi derinden yaralayan hata; o her neyse bizi kutlu söze götürmüştür. Adımlarımızla birlikte kalbimiz, benliğimiz o söze ram olmuştur!
Dünden bu güne getirdiğimiz ortak değerler manzumesi sayesinde günümüzün değerlerini ayrıştırmaya çalışmak beyhude bir çabadır.
Türkiye coğrafyasında bin yıllık ortak değerler manzumesi içinde hiçbir zaman ayrıştırılamayacak bir değer varsa o da İslam Peygamberi ve sahabeleriyle olan gönül bağıdır. Bu bağ sayesinde irfanı yakalayan gönüller üstü makamlara layık görülen insanların ortaya koyduğu beşeri ve ilahi düsturların ayrıştırılması mümkün değildir.
19 Ekim 2012 tarihinde ETV’de “Dün, bugün, yarın” programında misafirim CBÜ Fen Edebiyat Fak. Öğr. Üyesi Prof. Dr. Adem Ceyhan’dı. Hz. Ali menkıbeleri ve Hz. Ali’nin edebi yönü konusunda çalışmalarından tanıdığımız Adem Ceyhan Beyle yaptığımız sohbette Hz. Ali’ye ait vecizelerin Şia ve Sünni ayırımı yapılmadan günümüze kadar getirilmiş olduğu tespiti yapıldı. Öyle ki Türklerin Müslümanlaşmasında etkili olan Hoca Ahmed Yesevi’den Hacı Bektaş-ı Veli, Yunus Emre’ye… ve günümüzün halk ozanlarına varıncaya kadar aynı damardan beslenmeleri dikkat çekiciydi!
Küçük farklılıklar bir yana siyasi boyutuyla da ele alınabilecek kültürel payanda sorunu önümüzdeki dönemde karşımıza çıkarılma ihtimali yüksek olan konuların başında gelmektedir. Bu konunun ivedilikle bütün boyutlarıyla ve milleti kuşatıcı, ortak temele dayalı kültürümüz olarak ele alınması gerektiği ortadadır. Bu çerçeveden bakıldığında yaptığımız sohbetin önemi ve Prof. Dr. Âdem Ceyhan Beyin çalışmalarının önemi ortadadır.
Aşağıdaki satırları idrak ettiğimizde aklımıza gelen önder kişilerin yukarıda ismini zikrettiğimiz şahsiyetler olması muhtemeldir. Bundan daha tabii bir şey olamaz. Ancak Hz. Ali’den beslenen damarın hala ve çok şükür ki diri olması ve insanlar arasında ortak değer olarak algılanması bir zenginlik olarak örülmelidir.
“Fikir çatışmalarından hakikat çıkar.
Gerçek dost, sıkıntı zamanında imdada yetişendir.
Güzel bir siyaset, iktidarı sürekli kılar.
Halka hürmet edenler hürmete mazhar; halkı tahrik edenler hakarete layık olurlar. Halka saygınlık veren kişi, saygın tutulmuştur. Halkı küçümseyenlerse saygı görmemişlerdir
Herşey akla muhtaçtır, akıl da eğitime.
Hızlı yükselenlere imreniliyor. Oysa en hızlı yükselenler toz, duman, saman ve tüydür.
Kendini bilmeyen başkasını nasıl bilir?
En bilge insan, eksikliğini kusurunu bilen kişidir.
Sözünü tutan, bencil tutkuları silen kişidir.
Kötülüklere yüz vermeyen, iyiliklerle güzelleşen.
Dünya yıkılsa, kendi değerlerini söyleyen kişidir.”(Hz.Ali)
Kalın sağlıcakla.
Kurban bayramınızı en içten dileklerimle kutlarım.
Twitter/tarihistan.org