HIDRELLEZ MEVSİMİ
Şehirlerimizde eskiden Mayısın ilk haftası oldu mu çoluk çocuk, genç ihtiyar demeden herkes kırlarda, bayırlarda akarsu kenarlarında eğlenceler düzenlerdi.
Hıdrellez gibi son yıllarda unutulmaya yüz tutmuş nice gelenek, göreneklerimiz var ki sormayın… Türkistan’dan, atalar yurdundan Anadolu’ya taşıdığımız kadim geleneklerimiz…
Günler öncesinden hazırlıklar yapılır nişanlılar, evliler, bekârlar… O, tertemiz baharın müjdecisi olan hıdrellez gününü beklerdi.
Mesire yerleri cıvıl cıvıl olur tabiatın rengârenk ahengine insanların kıyafetleri de uyum sağlardı.
Daha önceleri yazmış olduğum hıdrellezle ilgili İslam Ansiklopedi maddesinde hıdrellezi bu kadar öveceğimi söyleseler inanmazdım! Zira o yıllarda daha içten, inanmış bir İbrahim edasıyla bakamamıştım geleneklerimize! Kırıyor, döküyor, yok ediyor, kökten retçi ve kökten kabulcü tercüme inanç kalıplarına takılıyordum! Cümlelerim daha sert ve kışkırtıcı- ötekileştirici idi. Gençlik yıllarımın ucu sivriltilmiş düşünceleri, referanslarım gelenekleri yok edici özellikler taşıyordu…
Şimdilerde öyle mi ya… Nerede gelenekle, örf, adet ve törelerimizle ilgili bir güzellik görsem kulak kesilir oldum. Yaşlanıyor muyuz diye de düşünmeden edemiyor insan. Kim ne derse desin insan yaş aldıkça, tecrübesi arttıkça kökleriyle olan bağını güçlendirmek istiyor. Aslına rücu ediyor sizin anlayacağınız Sizi anlayacağınız bize dair ne varsa biriktiriyorum.
Hıdrellez geleneği birçok toplum ve coğrafyada görülen bir tür inanış biçimi olarak yaşaya geldi.
Türkler arasında yaygın olarak kabul edilen Hıdrellezle ilgili inanış biçimi birçok milletten daha farklı bir durum arz ediyor. Baharın başlangıcı, Ergenekon’dan çıkışı, baharın karşılanmasını, otlakların bolluk ve bereketinin kutlanmasını da anlatan Hıdırellez İslam’da da yerini bularak bugüne kadar gelmiş. İnanışa göre Hızır ve İlyas (a.s)'ın buluşarak sohbet ederler ve bu günlerde vakitlerini Allah yolunda olmanın ve birlikteliklerinin verdiği sevinçle kuvvet bulurlardı.
Hızır (a.s)'ın Allah'ın lütfu ile dolaştığı yerlerde yeşillikler çıkar ve çorak yerler çiçeklere bezenir. İşte bu olaya dayanarak halk arasında zamanla bu günlerde buluşup Hızır ve İlyas (a.s) ın geleneğini sürdürmek amacıyla bu tür özel anlarda dua günleri tertip eder olmuş.
Ancak bu inanış zamanla aslî hüviyetinden çıkarılarak günümüzde olan şekliyle Hıdrellez adını almıştır.
Hızır ve İlyas peygamberlerin isimlerinin birleştirilmesinden türetilen bir isimdir Hıdrellez.
Günümüzde kullanılan manası ise; insanların kıştan kurutuluşlarının bir işareti ve bahar güneşinden faydalanma, piknik yapma, stres atma, eğlenme, nişan- düğün sünnet törenleri tertip etme, uğursuzlukları giderme, adak adama, dilekte bulunma gibi düşünceleri gerçekleştirme amacıyla gelenekselleşen "bahar bayramı" inancıdır…
Türkistan’dan uzak doğuya, Mezopotamya, Antik Yunan uygarlığına kadar geniş bir coğrafyada kutlanan Hıdrellez benzeri kutlamaları insanları birleştirmeye-kaynaştırmaya devam ediyor…
Edebiyat ve sanatımıza ilham veren Hıdrellez geleneğimiz üzerine az kalem oynatılmamış…
Daha çok kurtuluş ve günahlardan arınarak baharla birlikte temiz bir hayata yelken açmak şeklinde insanların hafızalarında yer etmiştir.
“Uçurumun kenarındayım Hızır /Ulu dilber kalesinin burcunda/ Muhteşem belaya nazır/
Topuklarım boşluğun avcunda /Derin yar adımı çağırır/ Dikildim parmaklarımın ucunda/
Bir gamzelik rüzgâr yetecek/ Ha itti beni, ha itecek/ Uçurumun kenarındayım Hızır/
Civan hazır /Divan hazır /Ferman hazır /Kurban hazır” şekliyle Ömer Lütfü Mete’nin ‘Gülce’ şiirindeki satırlarda yerini almıştır.
Hıdrellez ve Hızır inancı milletimizin binlerce yıldır sürdüre geldiği gelenekse bunun ortadan kaldırılması değil aksine yaşatılması için çaba sarf edilmesi gerekir.
İlkbahar, saflığın, yeniden yeşermenin öteki adıdır biraz da…
Hıdrellezle gelen bereketin mevsimidir İlkbahar…
FACEBOOK YORUMLAR