HIDIRELLEZ
Eskiden Mayıs’ın ilk haftası oldu mu çoluk çocuk, genç ihtiyar herkes kırlarda, bayırlarda akarsu kenarlarında eğlenceler düzenlerdi.
Hıdrellez gibi son yıllarda unutulmaya yüz tutmuş nice gelenek, göreneklerimiz var ki…
Türkistan’dan, atalar yurdundan Anadolu’ya taşıdığımız kadim geleneklerimiz birer birer utulur oldu.
Günler öncesinden hazırlıklar yapılır nişanlılar, evliler, bekârlar… O, tertemiz baharın müjdecisi olan hıdrellez gününü beklerdi.
Mesire yerleri cıvıl cıvıl olur tabiatın rengârenk ahengine insanların kıyafetleri de uyum sağlardı.
90’lı yıllarda yazmış olduğum hıdrellezle ilgili İslam Ansiklopedisi maddesinde hıdrellezi bu kadar öveceğimi söyleseler inanmazdım! Zira o yıllarda daha içten, kökten inanmış bir İbrahim edasıyla bakamamıştım geleneklerimize! Kırıyor, döküyor, yok ediyor, kökten retçi ve kökten kabulcü tercüme inanç kalıplarında zaman harcıyordum! Cümlelerim daha sert ve kışkırtıcı- ötekileştirici idi. Gençlik yıllarımın ucu sivriltilmiş düşünceleri, referanslarım, etrafımdaki bazı zevatların duruşları gelenekleri yok edici özellikler taşıyordu… Gençlik yıllarımızdı, o yıllarda okuduklarımızdan, söylenenlerden etkilendik ve yanıldık!
Şimdilerde öyle mi ya…
Nerede gelenekle, örf, adet ve törelerimizle ilgili bir güzellik görsem kulak kesilir oldum.
Yaşlanıyor muyuz diye de düşünmeden edemiyor insan.
Kim ne derse desin insan yaş aldıkça, tecrübesi arttıkça, hele hele 40’ını geçince kökleriyle olan bağını daha da güçlendirmek istiyor. Aslına rücu ediyor sizin anlayacağınız.
Bize dair, Türk kültürüne, atalara dair ne varsa biriktiriyor, öpüp başıma koyuyorum.
Hıdrellez geleneği birçok toplum ve coğrafyada görülen bir tür inanış biçimi olarak yaşaya geldi.
Türkler arasında yaygın olarak kabul edilen Hıdrellez’le ilgili inanış biçimi birçok milletten daha farklı bir durum arz ediyor.
Baharın başlangıcı, Ergenekon’dan çıkış, baharın karşılanması, otlakların bolluk ve bereketinin kutlanmasını da anlatan Hıdırellez İslam’da da yerini bularak bugüne kadar gelmiş.
İnanışa göre Hızır ve İlyas peygamberlerin buluşup sohbet ederler ve bu günlerde vakitlerini Çalap-Tanrı yolunda olmanın ve birlikteliklerinin verdiği sevinçle kuvvet bulurlardı.
Hızır’ın dolaştığı yerlerde yeşillikler çıkar ve çorak yerler çiçekler bezenirdi. İşte bu olaya dayanarak halk arasında zamanla bu günlerde buluşup Hızır ve İlyas’ın geleneğini sürdürmek amacıyla bu tür özel anlar dua günleri olarak tertip eder olmuş. Ancak bu inanış zamanla aslî hüviyetinden çıkarılarak günümüzdeki şekliyle Hıdrellez adını almıştır.
***
Hızır ve İlyas peygamberlerin isimlerinin birleştirilmesinden türetilen bir isimdir Hıdrellez.
Günümüzde kullanılan manası ise; insanların kıştan kurutuluşlarının bir işareti ve bahar güneşinden faydalanma, piknik yapma, stres atma, eğlenme, nişan- düğün sünnet törenleri tertip etme, uğursuzlukları giderme, adak adama, dilekte bulunma gibi düşünceleri gerçekleştirme amacıyla gelenekselleşen "bahar bayramı" inancıdır…
Türkistan’dan uzak doğuya, Mezopotamya, Antik Yunan uygarlığına kadar geniş bir coğrafyada kutlanan Hıdrellez benzeri kutlamaları insanları birleştirmeye-kaynaştırmaya devam ediyor…
Edebiyat ve sanatımıza ilham veren Hıdrellez geleneğimiz üzerine çok fazla kalem oynatılmamış…
Daha çok kurtuluş ve günahlardan arınarak baharla birlikte temiz bir hayata yelken açmak şeklinde insanların hafızalarında yer etmiştir. “Uçurumun kenarındayım Hızır /Ulu dilber kalesinin burcunda/ Muhteşem belaya nazır/ Topuklarım boşluğun avcunda /Derin yar adımı çağırır/ Dikildim parmaklarımın ucunda/ Bir gamzelik rüzgâr yetecek/ Ha itti beni, ha itecek/ Uçurumun kenarındayım Hızır/ Civan hazır /Divan hazır /Ferman hazır /Kurban hazır” şekliyle Ömer Lütfü Mete’nin ‘Gülce’ şiirindeki satırlarda yerini almıştır.
Hıdrellez ve Hızır inancı milletimizin binlerce yıldır sürdüre geldiği geleneğin ortadan kaldırılması değil aksine yaşatılması için çaba sarf edilmesi gerekir.
İlkbahar, saflığın, yeniden yeşermenin öteki adıdır biraz da…
Hıdrellezle gelen bereketin mevsimidir İlkbahar…
FACEBOOK YORUMLAR