EĞİTİMİN ETRAFINDA DOLAŞAN İLİM!
www.tarihistan.org
NACİ YENGİN
Bilginin “güç”, “silah” olduğunu fısıldadılar kulağıma!
Bilgi erkini yanıma alarak çıktığım dünya fethinde hesaplayamadığım düşmanıma yenilmiştim!
Bilginin gücünü yok edecek en büyük tehlikenin hırs, makam, para ve karşı cinse zafiyet olduğunu anladım üniversitemde!
Bilginin güç bir şey olduğunu yaşayarak görmeden anlamanız mümkün değildir. Bilginin kaynağına ulaşma çabanız ne olursa olsun öğrenme çabanız oranında bilgilerinizin ne kadar sığ ve yetersiz olduğunu anlamakta gecikmezsiniz!
İlkokul öğretmenimden ansiklopedi diye bir bilgi hazinesi keşfetmiştim.
Ortaokul öğretmenlerimden bilgiyi kullanma ve ısrar etme azminin ne anlama geldiğini anladım.
Lise öğretmenlerim dünyayı ve insanı anlamamda yolumu aydınlattı.
Üniversite yıllarım İstanbul’un büyülü atmosferinde bilgiyi yeniden aramak ve keşfetmekle geçti. Gerçek üniversitem arkadaşlarım, dostlarım ve takip ettiğim paneller, söyleşiler, dergiler, yayınlar oldu. Kitaplarım en büyük sığınaklarım, gerçek üniversitelerimdi. Her biri farklı dünyalardan, farklı hülyalara yelken açmama yardımcı oldu. Hala bu yolda beni yalnız bırakmayan gerçek dostlarım kitaplarımdır. Yeter ki onlardan uzaklaşmayayım!
Gerçek anlamda üniversitem Nazmi Eroğlu, Önder Bayır, Bahri Bal, Sebahattin Bayram, Coşkun Yılmaz, Recep Çelik, Âlim Kahriman, Mümin Yıldıztaş, H. Hüseyin Süzen, Turhan Kaçar, Âdem İnce, Abdullah Kılınç… İsmini sayamadığım onlarca arkadaşımdır benim. Onlarla yaptığım konuşmalar, tartışmalar ve ayrışmalar sayesinde fark ettim bilginin gücünün ne anlama geldiğini!
Cemil Meriç, Necip Fazıl, Peyami Safa, Said Nursi, Ziya Gökalp, Süleyman Hilmi Tunahan, M. Esad Coşan, Namık Kemal, İsmail Gaspıralı, Kemal Tahir, İdris Küçükömer, Aliye İzzetbegoviç, Malcolm X gibi Hakkın rahmetine kavuşan onlarca mütefekkiri de yabana atamam gerçek üniversitemi bitirmemde yardımcı olanlar arasında!
Bilginin güç olduğunu anlamak büyük bir devinim ve büyük bir değişim demektir bir insan için. Ancak bu gücün gizlenmesi de ayrı bir egoizmin, enaniyetin de habercisidir. Yoksa sırtında taşıdığı yükü nereye teslim edemeyeceğini bilemeyen bir merkepten farkınız kalmayabilir. Bilginin paylaşılması paylaşan ve paylaşılan kişiyi mutlu ve huzurlu yapacaktır.
İlim-âlim ile bilim ve bilgi kavramları her ne kadar karıştırılsa da, aynı kefeye konsa da ilkinin bize ait sıcak ve albenici diğerinin ise daha çok pozitif, yapmacık zorlayıcı hâkimiyet-tahakküm; karşısındaki insanları alt eden bir yönünün olduğunu da akıldan çıkarmamak gerekir. Burada anlatılmak istenen bilginin ilim olduğunu ayrıca belirtmeye gerek yoktur.
Geniş bir çerçeve çizilmiş olsa da, meramımızı dolambaçlı yollardan anlatsak ta bir gerçek vardır ki ilimden uzaklaşılarak edinilen bilgiler gönüllere hitap etmez!
Türkiye Cumhuriyetinin Osmanlı son dönem anlayışından miras aldığı pozitif düşünce ve bilgi mirası ilmi dışlayıcı yapıda sistemleştirilerek eğitim faaliyetlerini sürdürmüştür.Bu anlayış 3 Mart 1924 Tevhid-i Tedrisat Kanunundan bu günü uygulanıyor.
Ancak şimdi geldiğimiz noktada görülüyor ki bu yöntem çok da sağlıklı ve ülkeyi kültürüyle buluşturacak bir yol- yordam değil. Bu acı gerçek bilinmesine rağmen yüksek sesle dillendirilemediği için dernek, vakıf, cemaat, tarikat adı altında sivil toplum kuruluşları tarafından kör topal adımlarla günümüze kadar getirildi. Ancak bu adımların daha çok kör gözün parmağına cinsinden olduğu aşikârdır!
Ancak artık devletin de ilim-irfana, bize dair her ne varsa yeniden ele alması ve yürürlüğe koymasının zamanı geldi de geçiyor bile!
Başta dil politikası ve kültürel değerler eğitimi olmak üzere tarihten edebiyat ve felsefeye…Her alanda eğitim politikaları yeniden ve ivedilikle ele alınmalıdır.
Ülkenin eğitim ve irfan politikaları ivedilikle çözüme kavuşturulamazsa korkarım ki üniversiteler ilimden yoksun insanlar yığını üretmeye devam edecek!
Yoksa bizlerin durumuna düşmek ve gerçek ilmi çevreyle, taşımalarla öğrenmek taşıma suyla değirmen döndürmekten farksız! Yaşadık gördük. Bari bizden sonrakiler yaşamasın… Bari yeni nesiller gerçek ilim yuvalarında eğitim alsın…
Ancak hala kılık kıyafet, saç sakal safhasını geçemedik!