Devrim Arabaları
Geçen gün gazetelerde Çinli Devrim (Jie Faung) üreticisi FAW ile Komsan Otomotiv arasında yapılan anlaşma gereği Türkiye’ye getirilen araçları görünce hayıflanmadan edemedim!
Neden hayıflanmayayım ki.
Türk Devrim arabalarıyla Çinli Devrim arabalarının ortaya çıkışı aynı döneme rastlıyor.
Çin lideri Mao’nun ıssız bir bölgede 1954’te başlattığı çalışma FAW adı ile ilk arabasını 1958’de çıkarır.
Geçen yılın rakamlarıyla 2 milyona yaklaşan üretim yapan Çin Devrim arabaları 60 yıl sonra Türkiye yollarını çiğnemeye başlıyor.
E, ne var bunda demeyin sakın.
Çin komünist bir ülke olmaktan çıktı artık yaftalarıyla da vaziyeti kurtarmaya kalkamazsınız.
Şapkamızı önümüze koyup uzun uzun düşünmemiz gerekiyor.
1961’de üretime başlayan Türk Devrim arabaları neden seri üretime geçemedi?
Geçmedi.
Geçirilmedi?
41 milyar dolarlık cirosu ile dünya pazarlarında boy gösteren Çin Devrim arabaları ile Eskişehir’de Tülomsaş Fabrikasında tarihi eser olarak sergilenen Türk devrim arabasını aynı kefeye koyamazsınız!
İçinizden bir şeyler eksilmiyor mu?
Kendinize, tarihe yanlış yön veren ve bu yanlışlıkta rolü olan insanlara içinizden de olsa dua okumuyor musunuz?
Hani Türk, övün, çalış, güvendi?
Para ile ilgisi yok bu işin.
Para ve emek var. Ancak olmayan, iyi gitmeyen bir şeyler var bizim insanımızın kafasında.
Aşağılık kompleksi, emek harcamadan başkalarına paranın, gücün kölesi olma pahasına köşe dönme ve buna karşın halkının her geçen gün köleleştirilmesine göz yuman insanlık dışı bir anlayış!
1960 darbesi birçok yönüyle kınanacak bir harekettir.
Ancak darbecilerin alkışlanacak en güzel girişimi 1,4 milyon lira ile 20 mühendisimizin 4,5 ayda 4 tane Devrim Arabası prototipi üreterek Türk’ün de kendi otomobilini üretebileceğini göstermiş olmalarıdır.
Devrim arabasının üretilmesinin üzerinden 49 yıl geçti.
Düşünebiliyor musunuz?
Türkiye’de Devrim arabası seri üretime geçirilebilse idi nasıl bir görüntüsü olurdu Türkiye’nin!
Hiçbir iç ve dış etki altında kalınmadan el yordamıyla da olsa; kısıtlı bütçe ile devam edilebilseydi şu anda dünyada Türk markası Devrim adıyla dolaşan bir araba ve yan kolları bulunmaz mıydı?
Medyanın bürokrasinin, batıcı elit kadronun ve batının yerli taşeronlarının, baskı unsurlarının aleyhte kampanyalarıyla; darbeye karşı olanların teknoloji ve Devrim arabasına ve dahası daha sonradan yarıda kalan Anadol Markasına karşı olmaları akla birçok soru işareti getiriyor.
Şimdilerde yalnız filmleriyle yetindiğimiz, avunduğumuz, avutulduğumuz Devrim Arabalarımız yok maalesef.
Komünist olmakla eleştirdiğimiz, dudak büktüğümüz teknoloji ülkesi olan Çin Dünya ile birlikte Türkiye pazarında!
Bu size bir şeyler anlatmıyor mu?
Cevabınız evet ise varın gidin Çin malı ve bilmem hangi ülkenin malını kullanmaya devam edin!
Daha sonra da laf başı geldiğinde ‘Türk’üm doğruyum, çalışkanım’ deyin!
Vatan, millet, Sakarya nidalarıyla çınlatın salonları!
‘Şehitler ölmez vatan bölünmez’ deyin!
Bu kafayla ne derseniz deyin hiç fark etmez.
Ya da ‘Türk övün çalış güven’ naralarıyla uyumaya devam edin!
Hiçbir yararı yok.
Düzelmemiz mümkün değil.
Zira biz ayağa kalkıp şahlanmak istemiyoruz!