Naci YENGİN

Naci YENGİN

Genel Yayın Yönetmeni
[email protected]

“BİZİM YUNUS” VE MANİSA

18 Ekim 2015 - 13:15

“BİZİM YUNUS” VE MANİSA

Medeniyetleri ayakta tutan o medeniyetin ortak mirası haline gelen mili değerleridir.

Şehirler, medeniyet mirasına sahip çıktığı ölçüde ayakta kalabilir ve medeniyet içerisinde kendine yer bularak yaşama imkânını elde ederler. 

Köklü ve görklü bir medeniyetin mirasçısı olduğumuzu söylüyorsak bu söylemimizin içi boş olmadığını bilmemiz, görmemiz gerekiyor.  Her şeye rağmen; son yüz yıl yok sayma çabalarıyla var olma mücadelesi vermesi, medeniyeti ayağa kaldıracak milli- manevi değerlerin atmosferler iklimi etrafında insanların fır döndüğünü görerek anlayabilmeliyiz!

Milletimizin Türkistan’dan başlayan medeniyet yolculuğunun son durağı Türkiye değildir. Çin, Hindistan, Afrika, Doğu ve Batı Avrupa, Kafkaslar, Akdeniz ve Karadeniz havzası, Balkanlar… sınırları milyonlarca kilometre kare ile ölçülebilecek medeniyet hinterlandımızın ortak değerlerini benimsemek ve bir milletin kültürel boyasını o coğrafyalara taşıdığını görmek anlayan için en büyük bahtiyarlıktır!

Şehirlerin kültürel boyasıyla hemhal olanlar milletinin medeniyet mirasına sahip çıkanlardır! Medeniyet mirasına sahip çıkanlar medeniyet yolculuğu yürüyüşünde arkada kalmayanlardır.

***

16- 17 Ekim 2015 tarihlerinde Manisa tarihinde bir ilk gerçekleşti! I. Uluslararası Yunus Emre Sempozyumu 20’den fazla bilim adamının katılımı ve müzik etkinlikleriyle gerçekleştirildi. Manisa ili sınırları içinde Kula Yunus Emre Köyünde meftun olan Yunus Emre ile ilgili şimdiye kadar bu tür bir etkinlik yapılmış değildir.

Yunus Emre ve Manisa ile ilgili yapılan birkaç özverili çalışma dışında tatminkar bir çalışma yoktur! Çağatay Uluçay 1940 yılında yayınladığı“Saruhanoğulları ve Eserlerine Dair Vesikalar” ve  “Yunus’un Mezarı “[1] adlı broşür kitabında Yunus Emre’nin mezarının Manisa’nın Yunus Emre Köyünde olduğunu şüpheye meydan bırakmayacak şekilde ortaya koymuştur.[2]

 Yunus Emre, “Risalet-ün Nushiyye” adlı mesnevisinin sonunda verdiği; “Söze tarih yedi yüz yediydi/ Yunus canı bu yolda fi diydi.” Beytinden anlaşıldığı kadarıyla M. 1307–08 tarihlerinde hayattadır. M. 1240–41 yılında doğmuş, 82 yıllık bir dünya hayatından sonra M. 1320–21 yılında öldüğü anlaşılmaktadır.

Yunus Emre’nin hocası Tabduk Emre’nin M. 1200’lü yıllarda Manisa ili Kula ilçesi Emre köyünde yaşadığı bilinmektedir. Hoca Ahmet Yesevi’nin müritlerinden olduğu söylenmektedir. Orta Asya'dan gelen Sinan Efendi yahut Ata Sinan isimli bir şeyh tarafından irşad edilmiştir.

Yunus Emre’nin Hocası olan Tabduk Emre ve ailesinin türbe ve mezar taşları, Kula’nın Emre Köyündedir. Büyük bir Türk mutasavvıfı olan Tabduk Emre hakkında yazılı kaynaklar O’nu Barak Baba, Sarı Saltuk gibi Hacı Bektaş-ı velinin halifesi olarak göstermektedir.

***

Medeniyetin üzerini örten küllerin altında kalan milli ateşi yeniden yakmak için şehirlerin milli değerlerini yeniden hatırlaması ve hatırlatmasından başka bir yol görünmüyor. O halde Yunus Emre Belediyesi çok önemli bir adım atmış bulunmaktadır. Umarız önümüzdeki yıllarda Şehzadeler Belediyesi ve Büyükşehir Belediyelerinin şehrin kültürel mirasının canlandırıp ortaya çıkarmak amacıyla çalışmalar yapmasını umuyor ve bekliyoruz.

I.Uluslar arası Yunus Emre Sempozyumunda emeği geçen başta Yunus Emre Belediyesi olmak üzere organizasyonda katkısı bulunan ve tebliğleriyle Yunus Emre yolunun ışığını aydınlatanları arı ayrı teşekkür ederim.

 

[1] Çağatay Uluçay, Yunus’un Mezarı, Gediz Basım Evi, Manisa 1943.

[2] Uluçay, 14

Reklam