Mavi Gök Yayınları, Demlik Mecmua ve Mehmet Âkif
Toprakta gezen gölgeme toprak çekilince,
Günler şu heyulâyı da er, geçecektir.
Rahmetle anılmak, ebediyyet budur amma,
Sessiz yaşadım, kim beni, nerden bilecek mi?"
Mehmet Âkif Ersoy
Kubbealtı Lugatı “Mecmua” terimini şöyle tanımlar: “Fikir, edebiyat, sanat, aktüalite gibi çeşitli konulara yer veren ve belirli aralıklarla neşredilen yayın, dergi”, Cemil Meriç de dergiler için “hür tefekkürün kalesi” ifadesini kullanır. Geçmişten bu yana fikir ve akımların filizlenmesinde ve hayat bulmasında dergilerin hiç şüphesiz çok büyük bir rolü ve etkisi olmuştur. Dergiler çevresinde toplanan nice gençler geleceğin kalem üstadları olmuştur.
Bugün her ne kadar teknolojinin gelişmesiyle elektronik dergi yaygınlaşmış olsa da basılı yayın bir gelenek olarak varlığını sürdürmeye devam edecektir. Matbu bir yayını eline alıp bir çay eşliğinde sayfalarını çevirmenin ve kâğıt kokusunu içine buram buram çekmenin hazzının yerini hiçbir sanal gelişme tutamayacaktır. Bu sebeple zaman zaman basılı kitap ve dergiler kalkacak, yerini e-kitap ve e-dergi alacak tartışmaları olsa da bunun tamamen mümkün olacağını zannetmiyorum. Ancak elektronik yayın sektörünün bir alternatif olarak hızla geliştiği de muhakkaktır.
Yayın sektörü günümüzde büyük sıkıntılar içindedir. Maliyet, kâğıt ve posta masraflarının çok fazla artması ve ülkemizde maalesef kültürel yayınlara yeterince ehemmiyet verilmemesinden dolayı bu alan günümüzde hayatta kalma mücadelesi vermektedir.
Bütün sıkıntılara rağmen kültüre, irfana inanmış Yarınki Türkiye’nin inşasının buralarda olduğunun şuurunda olanlar büyük bir özveriyle bu alanda gayret göstermeye devam etmektedirler.
Gayretlerini esirgemeyenler arasında ilk önce “Demlik Mecmua” ve daha sonra derginin bir yayınevi olarak kurulan “Mavi Gök Yayınları” önemli bir yer tutmaktadır. “Kendini aramakta olan bir avuç genç “niçindir yaşamak ?” sorusunu birbirlerine sorduklarında, sahip oldukları cevabın iki cümle ile özetlenemeyeceğini fark etti. Saatlerce süren tartışmalar önce düzenli ve planlı istişare toplantılarına ardından da sivil toplum mücadelesine evrildi. Cevabı bulmak ve buldukları cevabı daha iyi anlatabilmek adına temel bir dürtü ile yazmaya başladılar. İlk günlerinden beri “bırak beni haykırayım” şiarıyla yetiştirilen bu gençler, kâğıda dökülen düşüncelerini başkalarına da duyurmak zorunluluğunda hissetti. Böylece 3 Mayıs 2018 tarihinde “Âmâlimiz efkârımız ikbâl-i vatandır” parolası ile kültür sanat ve edebiyat dergisi Demlik Mecmua’nın ilk sayısı yayımlandı. Yayın hayatları boyunca gayeleri üretmek, ülküleri “yükselmek, ileri gitmek”, gayretleri genç edebiyatçıların sesini taşımak üzerine oldu. Türklüğü yalnızca asabiyet bilinci olarak değil, Türklüğü Türk’ün yüksek karakterinin felsefi, edebi, tarihi, siyasi, içtimai ve bilimsel mücadelesi, varoluş ereği olarak algılayan bu Genç Türkler, nihayetinde “Türk yayıncılığına yeni bir renk” getirmek hevesiyle Mavi Gök Yayınları’nı kurdu.
Mavi Gök Yayınları kurgu, kurgudışı, şiir, siyaset bilimi, tarih ve felsefe alanlarında eski ve yeni eserlerin neşrinde bulunurken, “niçindir yaşamak” sorusunun cevabı peşinde olacak.” (1) diyerek bir avuç gencin fikir çilesi sonucu büyük bir özveriyle kurduğu derginin eski sayılarına şöyle bir bakacak olur isek; “Atatürk, Namık Kemal, Yusuf Akçura, Peyami Safa, Mehmet Emin Yurdakul, Cengiz Aytmatov, Yahya Kemal Beyatlı, Attila İlhan ve Ziya Gökalp gibi Türk Düşüncesi ve Devletimizin kurucu iradesi bağlamında önemli şahsiyetleri gündeme aldıklarını müşahede etmekteyiz. Yayınevi noktasında da tarih, şiir, roman ve hikâye alanlarında altı civarında çıkarmış oldukları kitapla şimdiden kalıcı izler bırakmayı başarmışlardır.
İçinde bulunduğumuz 2021 yılının bizim için ayrı bir önemi vardır ki o da İstiklal Marşı’nın kabulünün 100. yıl dönümü olmasıdır. Bazı tarihlerin milletlerin hafızalarında hiç kuşkusuz çok önemli bir yeri vardır. İstiklal Harbinin en netameli günlerinde, top seslerinin milletin kalbi kurucu meclisin salonlarında çınlamaya başladığı günlerde hayatıyla kelamı bir olan Mehmet Akif Ersoy çıkmış ve “Korkma” demiştir. Hiç şüphesiz 100. yıl dönümünde Mehmet Akif Ersoy ve İstiklal Marşıyla ilgili birçok çalışma yapılacaktır ve yapılmalıdır.
Bu çalışmalardan birisi de şuan çalışma masamın üstünde durmaktadır. Demlik Mecmua 10. sayısını Mehmet Akif Ersoy dosyasına ayırmıştır.
Evvela dergiye bakacak olur isek; sayfa sayısı kırk civarında olan dergi iki ayda bir çıkmaktadır. Derginin yayın kurulu ve yazarlarının tamamı gençlerden oluşması bizin için ayrı bir kıvanç sebebidir. 10. Sayıda toplam 18 yazı bulunmaktadır. Bu yazıların 9’u şiir, 1 söyleşi, 1 ilgili yayınevinden çıkan “Serbest İnsanlar Ülkesi’nde” adlı kitabın tanıtımı ve inceleme-deneme yazılarından oluşmaktadır. 5 tane de dosya konusuyla ilgili yazı bulunmaktadır.
Dosya konusuna geçmeden önce dergide yer alan söyleşi üzerinde durmak isterim ki son derece önemli bir röportaj olduğunu şimdiden söyleyebilirim. Şöyle ki röportaj İstiklal Harbinin kahramanların, Doğu Cephesi Kumandanı, yetimler babası Kazım Karabekir Paşanın kızı Timsal Karabekir Hanımefendiyle yapılmış olup arşivlik bir değere sahiptir. Bizde bir takım çevreler maalesef tarihi dönemin şartları içinde değerlendirilmesi elzem mevzuları düşüncelerine kalkan yapmak, ideolojilerine meşreplerince arkaik plan hazırlamak adına tarihi şahsiyetleri birbirleriyle kıyasıya bir mücadele halinde göstermek, birisine itibar etmek için diğerine tabiri caizse lanet okumak gerektiği gibi mesnetsiz, kör bir döğüşün içine toplumun bir kısmını etkileyerek dâhil etmişlerdir. Dergide yer alan ilgili röportaj bu ve bunlar gibi çevreler için de güzel bir ders mahiyetindedir. Tabii ki okuyup, idrak edip, düşüne bilen için sözlerim yoksa aklını kiraya verenlere sözümüz yoktur çünkü onlarla gireceğimiz bir fikir münakaşası olamaz. Geçmişte yaşanmış zaman zaman olan ihtilafları, ayrılıkları, görüş farklılıklarını bugüne taşımanın ne gibi bir faydası ve ne maksadı vardır bir düşünülmelidir ki Kazım Karabekir Paşanın, Atatürk’e dediği: “Tabii giderdim. O kardeşimdir. Mustafa Kemal’dir! O gel dediği zaman, gidilir” şu ifadesi onlara verilecek en güzel cevaptır.
Dosya yazılarına göz atar isek; Oğuzhan Acar: “İstiklal Marşı ve Safahat Şairi: Mehmet Âkif Ersoy”, Mustafa Kemal Kaya: “Berlin’de Bir İrşad: Mehmet Âkif”, Emircan Aykar: Mürekkebi Bir Asır, Kalemi Âkif”, Sinem Saka: İstiklal Marşı Işığında Mehmet Âkif Ersoy’un Millet Anlayışı”, Murat Pehlivanoğlu: “Dün, Bugün, Yarın: Asım’ın Nesli” adlı yazılar bulunmaktadır. Bu yazılarda Osmanlıdaki fikir akımlarına, Mehmet Âkif Ersoy’un hayatı, İstiklal Harbine katkıları, sanat anlayışı, şiirleri, safahat adlı kitabı ve İstiklal Marşımızın yazılış öyküsü ve marşın ihtiva ettiği anlam üzerine değişik bakış açıları sunularak durulmuştur.
Mehmet Âkif Ersoy dediğimizde aklımıza neler gelir? Hiç şüphesiz büyük bir gururla okumaktan asla vazgeçmeyeceğimiz “İstiklal Marşı”, “Ben ezelden beri hür yaşadım, hür yaşarım / Hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım” yedi düvelin başımıza üşüştüğü ve hasta adam dediği Osmanlı’yı adeta bir ameliyat masasına yatırmışlar ve şurası benim, burası senin diye kesmekte, bölmekte, parçalamaktadırlar. Böyle bir dönemde Türk’ün son savunacağı topraklar olarak yüzyıllardır akıttığı, sayısız şüheda kanıyla vatan eylediği geride kalan son vatan parçası Anadolu’dur. Mehmet Âkif Ersoy seslenir: “Korkma” der ve tekrardan dirilişin manevi önderlerinden birisi olur. Mehmet Âkif Ersoy deyince söylenecek söz, yazılacak kelam bitmez. Sadece bir şair değildir bir dönemin çok önemli münevveridir, hem doğuyu hem de batıyı bilir ama Abdullah Cevdetler gibi Avrupa’dan damızlık (…) getirmeye kalkmaz kurtuluşu ve istikbali yüce Türk milletinin aslî cevherinde arar ve yol gösterir. İl il, nahiye nahiye, kaza kaza dolaşır, milli mücadeleyi halka anlatır. Özüyle sözü, kelamıyla tavır ve davranışları aynı istikamette olan bu büyük insan milletimiz ortak bir değeri olarak hafızamızda, kalbimizde ve gönlümüzde ilelebet yaşayacağı gibi genç kuşaklara örnek olmaya devam edecektir.
Ayrıca Demlik Mecmuanın 10. sayısında dikkatimi çeken Ahmet Hamdi Tanpınar hakkında kaleme yazı ile “Türk İhtilali ve Kan Senedi” adlı yazıyı okurun dikkatine sunmakla yetiniyorum.
Evvela “Demlik Mecmua” sonra “Mavi Gök Yayınları” ile fikir dünyamızda bir kilometre taşı olmaya namzet bu gençleri emekleri ve ortaya koydukları eserlerden dolayı kutluyorum. Sağlam ve emin adımlarla yollarına devam eden bu gençlerin daha kalıcı nice eserlere imza atacaklarına dair inancımız tamdır.
Ne diyor Âkif:
“Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklâl!”
Hak’tan başka hiç kimseye tapmayan şuur sahiplerine bâki selamlar…
Mustafa ORAL
…………………………………………………..
1- https://www.mavigokyayinlari.com.tr/hakkimizda/
FACEBOOK YORUMLAR